"Küçücüksün."
Fısıltısı kulaklarıma dolunca kıkırdadım. Belimde ki elleri sıklaştı ve yanağını yanağıma sürtüp kulağıma yaklaştı.
"Küçük şeylere zaafım var." kulağıma çarpan sıcak nefesi ve fısıltısı yüzünden tüylerim diken diken olmuş ve kaskatı kesilmiştim.
Kucağında oturuyordum. Onun evindeydik, ve onun büyük kıyafetleri içindeydim.
"Ben küçük değilim. Sen büyüksün." Gülerek mırıldandığımda kalın dudaklarını kulağımın önünde hissetmiştim. Gözlerimi kapattım ve gülümsedim. Fazla yumuşak, ve güzeldi. Bu his daha önce hiç tatmadığım bir histi. Bulutların üstünde gibiydi.
"Ellerin." ses tonu, vahşiydi. Bir o kadar da narin, ve hafifti.
"Burnun." Yüzünü yüzümün karısına getirip hep yaptığı gibi burnumu öpmüştü.
Belim gerilmemek için zor duruyordu. Belim gerilirse utanırdım çünkü bu ondan etkilendiğim anlamına gelirdi.
Ondan çok etkileniyordum.
"Dudakların küçük değil, ama çok memnunum." Söylediklerine kıkırdadım. Dudaklarını dudaklarıma bastırıp çekti.
"Sana zaafım var." dudaklarımın üstünden konuşunca, yutkunmuştum sertçe.
Ellerimi sarı uzun saçlarına attım ve dudaklarını öpmeye başladım. Sırıttı ve yavaş öpüşüme karşılık verdi. O bana kıyasla daha hızlı öpüyordu. Bense yavaşça ona ayak uyduruyordum.
Dudaklarımın arasından ağzımın içine sızan dilini kabul ettim ve orada küçük bir gezintiye çıkmasına izin verdim.
Her hareketinde daha da dikleşen belimi baskı uygulayarak yatıştırdı. Dili dilime değdiği an da boğuk bir inleme bırakmıştım.
Ellerini kalçalarımda hissettim ve dişlerimi dudaklarına geçirdim. İnledi, ve kalçalarımı sıktı.
Kendimi ona sürttüm ve dudağını emdim.
Nefessiz kalınca onu göğsünden ittirdim ve sırıttım. "Yaramazsın." Dedim ve kucağından kalkmaya yeltelendim. Fakat tişörtümün ucunu tutup kalkmama izin vermeden yüzünü boynuma gömdü.
Başımı yana yatırıp ona daha çok yer açarken gülümsüyordum. Dudakları boynumda hareket ederken dilini hissettim. Diliyle ıslattı ve derimi emdi. Dişlerini sürtünce mızmızlandım.
Başını kaldırdı ve hâlâ kucağındayken ayaklandı. Ani hareketiyle bacaklarımı beline kollarımı boynuna dolamıştım. O ise hiç bozuntuya vermeden merdivenlere ilerlemişti. Başımı merdivenlerden çıkacağımızı anladığımda boyun girintisine kapattım ve ve bekledim.
En sonunda onun odasına geldiğimizi anladığımda başımı kaldırmış ve odasında olduğumuzdan emin olmuştum.
Yatağa ilerleyip beni yavaşça bıraktı ve yanıma uzandı. Ben ona, o bana dönünce gözlerimiz birleşmiş ve ikimizde gülmüştük. Ona iyice sokuldum ve belimi sarmasına izin verip başımı göğsüne yasladım. Buram buram gelen kokusu, benim bu hayatta hiçbir şeye değişmeyeceğim papatyalardan bin kat daha güzel kokuyordu.
Çenesini başımın üstüne yaslayınca onun orada olduğunu bilmek ve hissetmek bana ayrı bir güven vermişti. O benim belimi kavradığı sürece, hep güvende olacağımı hissetmiştim. Öyleydi de.
"Seni seviyorum, çilli." kocaman gülümsedim.
Fakat şu an pek rahat hissetmiyordum, -ki bu bir bahane sadece onun kucağında olmayı daha çok sevmiştim- bu yüzden kucağına tırmanıp başımı göğsüne koyarak ona bir panda edasıyla sarıldım.
"Ben de seni seviyorum, sevgilim."
Hem kalp sesini, hem de gülme sesini duyduğum için anında mayışmış ve gözlerimi kapatmıştım. O ise ellerini en çok yakışan yere, belime sardı ve saçlarıma birkaç öpücük bıraktı.
Kalbi dakikada 112 kez atıyordu.
- Çok uwu oluyorum 🥺💕
YA AZ ÖNCE YANLIŞ BÖLÜMÜ YÜKLEDİM O BÖLÜMÜ HİÇ OKUMADINIZ TAMAM MI
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me | hyunlix
Fanfictionhyun: öp beni Hwang Hyunjin hoşlandığı çocukla konuşabilmek için çok saçma bir yola başvurmuştu. Felix'i öpmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Hwang Hyunjin, Lee Felix ➤hyunlix içinde #1