İlk Defa|Bölüm 4

394 31 0
                                    


Sonbaharın habercisi yapraklar yayılmıştı sokaklara, kızıl renkler sokakları süslerken yaralı bir adam belirdi sokağın başında.

Güçlü görünmeye çalışıyordu,dışarıdan bakan kimse bu adam yaralı demezdi. Her şeye rağmen dik tutmaya çalışıyordu geniş omuzlarını,kara gözlerinde ki acı sadece yanlızken beliriyordu.

"Azer abi var mı Karaca'dan bir haber?" Dedi Çukur'un genci umutlu.

Azer konuşmayarak iki yana salladı başını. "Abi bizlik bir şey olursa canımız feda biliyorsun." Sesindeki umut kırılmıştı gencin.

Azer gururla baktı kan bağı olmayan kardeşine elini omzuna koyarak kafasını sıvazladı. "Sizin canınız sağ olsun koçum." Hala güçlü görünüyordu.

Bir zamanlar düşmandı Azer Çukur'a şimdi herkes abi diyordu ona bir sürü kardeşi olmuştu dört kardeş vermişti toprağa ama yerine bir sürü kardeş gelmişti.

Sokağın başında görünen Yılmaz abisinim yanına gelip oturdu. "Abi Eza ağlıyor sürekli,yemin ederim içim kıyılıyor,parça parça oluyorum."

Azer kaldırıma oturarak öne eğdi başını. "Ne yapayım oğlum? Gelmiyor elimden bir şey yapamıyorum." Sonunda akan gözyaşını hızla silip Yılmaz gördü mü diye kontrol ettikten sonra yeniden öne eğdi. "Ne Karaca'yı bulup getirebiliyorum ne kardeşimin gözyaşlarını silebiliyorum."

"Abi kalk güçlü ol." Dedi Yılmaz abisini tutarak. "Bak Karaca'yı sağ salim getireceğiz mahalleye bak yemin olsun koca bizansı yıkarım yine de alır gelirim sen yeter ki güçlü ol arkamda dur ben her şeyi yaparım abim."

Azer kafasını kaldırıp ayağa kalktı elini kardeşinin ensesine koyup anlını anlına yasladı. "Aslanım benim."

"Ohoo hemen karalar bağlamassınız be Kurtuluşlar." Salihde gülüyordu aslında çok benziyordu Salihle Azer ikisinin de içinde fırtınalar kopuyordu ama görenler bi haberdi.

"Ne yaptın len Yılmaz." Omzuna yavaşca vurup abisini işaret etti. "Beni mi şikayet ediyor sana bu?"

"Yok abi." Yılmaz gülmemek için zor tutuyordu kendini ama abisi bıyık altından gülümemesini fark edip şaplağı kafasına indirmişti bile.

"Abi ne vuruyorsun?" Yılmaz kafasını sıvazlayıp Salih abisine baktı.

"Vurma çocuğa,yürüyün haydi işimiz var." İkisinide peşine takıp kahveye doğru yürüdü.

"Karaca'dan bir iz mi var?" Dedi Azer her zaman ki yerine otururken.

"Maalesef." Dedi Salih. "Ama birinden var."

"Kimden?" Diye sordu Yılmaz merakla Karaca'dan başka kimse kaçırılmamıştı ki?

"Yamaç ölmemiş olabilir."

________________________

"Akın niye dönmüyoruz biz Çukur'a?" Diye sordum merakla.

Akın başını yaslandığı yerden kaldırıp yüzüme baktı. "Döneceğiz,ama şuan düşmanlarımızın yaşadığımızı bilmesi iyi olmaz."

"Abi." Dedim uzun zaman sonra. "Neden Çukur'a dönmüyoruz?"

Benim istediğim cevap bu değildi,Akın bir şeyler gizliyordu.

"O lanet günden utanıyorum çünkü Karaca." Akın yüksek çıkan sesini kontrol etmekte zorlanır gibi görünüyordu.

"Amcalarımın,annemin öldüğü o lanet günden çok utanıyorum,ailemi koruyamamış olmaktan çok utanıyorum."

Başımı öne eğdim çok dolmuştu Akın...

16 Haziran 2019,Çukur

Koçovalılar Kurtuluşlarla dost olmanın şerefine bahçeye koca bir masa kudurmuştu herkes yemeğini yiyip stada gidecekti ve maç yapacaklardı.

Bu İdris babanın teklifiydi ve herkesin çok hoşuna gitmişti.

Kocaman masa çeşit çeşit yemeklerle donatıldı çorbalar,tavuklar herkes karnını doyurup masadan bir bir kalktı erkekler önden stadyuma gidip hazırlık yaptılar.

Kadınlar ise bir kaç yiyecek ve su alıp arkalarından gittiler.

Yılmaz,Barış,Onur,Yağız ve Çukur'dan bir kaç genç Azer'in takımındaydı.

Cumali,Selim,Yamaç,Celasun,Akın ve Salihte İdris babanın takımındalardı.

Herkes yerini almış ve Meke düdüğü çalmıştı maç öyle güzel geçiyordu ki biraz sonra kimse başlarına büyük bir felaketin geleceğini akıllarına getirmezdi.

Kadınlar keyifle maçı izliyor bir yandan çekirdeklerini çitleyip gülüşüyordu.

Eza ile Karaca'da çok çabuk kaynaşmışlardı.

Maç bittiğinde herkes kendini yere attı skor 5-5 'di.

Azer gülerek Yamaç'a döndü. "O çalımı atmayacaktın oğlum."

Yamaç yorgunluktan konuşamıyordu bile gülerek geçti.

İdris baba keyifle evlatlarını izliyordu.

"Ben hayatımda böyle maç yapmadım." Dedi Yılmaz soluk soluğa. "Canım çıktı."

"Bizde böyle Yılmaz." Selim ayağa kalktı o sırada bir çift silah sesi duyulmasıyla herkes belini yokladı ama doğal olarak silahları bellerinde değildi.

Herkes İdris babayı arkasına alırken Azer,Yılmaz ve Salih kadınlara koştular sesler git gide artarken herkes yere yatmıştı.

Yamaç babasının ve kadınların güvenliğinden emin olduktan sonra kapıya koştu silahları alıp Azer'e ve Salih'e uzattı.

Ve çok yakından bir silah sesi geldi uzattığı eli kana bulmamıştı göğsündeki sancı tanıdıktı.

"Yamaç!" Salih kafasını kaldıracakken bir silah sesi daha duyuldu bu sefer hedef Akın'dı kalbine yakın bir yerden iki kurşun yemişti.

Azer ve Salih haraket edemeyecek konumdaydı silahlar onlara doğrutulmuştu eğer ani bir haraket ederlerse kadınlar ölürdü.

Atışlar hızlanırken bir bir kayıp vermeye devam etti Çukur.

Cumali,Barış,Onur,Celasun,Meke...

Sonra Ayşe'ye değmişti kurşunlardan birisi tam anlına ardından Sultan anneye.

Ayşe oracıkta ölmüştü.

Dakiklar sonra sesleri duyan Çukur gençleri yardıma yetişmiş geri kalanları kurtarmıştı.

Ama çok geçti.

Ertesi gün tam sekiz cenaze çıkmıştı Çukurdan.

Bir koe düşmüştü Çukur'un tam ortasına.

İki evlat daha vermişti Fadik Kurtuluş, bu sefer Çukur'a defnetmek istemişlerdi.

Sultan anne hastahaneye kaldırılmış bir umut uyanması dilenmişti.

Ve Çukur en lanetli gününü o gün yaşamıştı.

İlk Defa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin