11

477 30 16
                                    

nisan ayının sonlarına doğruydu . heather kendine gelen bir şey olup olmadığını kontrol etmek için baykuşların durduğu kuleye gitti . aslında ona  genelde pek bir şey gelmezdi ama bu sefer baykuşunun sırtındaki mektubu görünce şaşırdı . mektubu eline alıp annesinin adının yazdığını görünce gözlerini devirmeden edemedi . nasıl unutmuştu , annesi iki senedir her sene bu dönemlerde onu eve gelmemesi  için uyarıyordu . mektubu açmadan üstündeki ceketin cebine katlayıp koydu ve yemekhaneye ilerledi , haftasonu olduğu için çoğu üst sınıf gezmeye gitmişti , fred ve george üstünde çalışmaları gereken şakaları olduğunu söyleyerek odalarına çekilmişlerdi , max kütüphanede ödev yapıyordu , heather böylece tek başına kalmıştı 

yarı yolda aç olmadığına karar verip akşam yemeğini atlamayı seçti ve yatakhaneye doğru yönünü değiştirdi , koridorda kimse yoktu ve etrafa sessizlik hakimdi . bir kaç dakikalık bir yürüyüşten sonra merdivenlere ulaşmıştı , tam adımını atarken ne olduğunu anlayamadan birinin onu kolundan tutup merdivenin alt tarafına çekmesiyle sendeledi . kafasını kaldırdığında karşısında çatık kaşlarıyla  sinirli bir şekilde ona bakan  draco vardı . sorunun  ne olduğunu anlayamayan heather malfoyun hala sıkıca tuttuğu bileğini kendine çekti ve sızlayan yeri eliyle ovuşturdu . şimdiden kızarmıştı ve acıyordu . -

- ne yapıyosun draco 

- saatlerdir seni arıyorum heather 

kafası karışmış bir şekilde dracoya bakan heather hala ne olduğunu anlamamıştı . 

 uzanıp heatherın bileğini yine aynı yerden tutan draco yüzünde beliren sırıtışla konuşmaya devam etti 

- bu akşam belki benim odamda takılırız diye düşünmüştüm 

- canımı acıtıyorsun 

 sesi beklediğinden daha zayıf çıkmıştı , nerdeyse ağlamak üzereydi , bileğini geri çekmeye çalışıyordu ama malfoyun onun direnmesinden hoşlandığı belliydi , o uğraştıkça daha da sıkıyordu . bi anda heatherı kendisine çekerek yüzünü kızın yüzüne yaklaştırdı ve heather ne olduğunu anlayamadan dudaklarını kızın dudaklarının üzerine kapattı , heatherın boştaki eli ikisinin arasına sıkışmıştı ve hareket ettiremiyordu,  malfoy diğer eliyle onun kafasını sıkıca tuttuğu içinde kafasını oynatması pek bi işe yaramıyor gibiydi . 

 gözyaşları akmaya başlarken olduğu yerde çaresizce çırpınmaya devam etti , kendini o kadar güçsüz hissediyordu ki . malfoy yüzüne değen ıslaklıkla bir anlık afalladı ve tutuşunu gevşetti eline geçen bu fırsatla heather malfoyun ellerinden kurtuldu ve onu tüm gücüyle ittirerek yere düşürdü  ve var gücüyle merdivenlerden çıkmaya başladı . gözyaşları o kadar çok akıyordu ki görüşünü engelliyordu . koşarken hafif sendelese de giriş tablosuna hızlıca  vardı .  tablo açılıp içeri girdiğinde ortak salonda sadece bir kaç kişinin olduğunu gördü , açılan tablonun sesiyle dönen kafalardan bunların  fred george ve max olduğunu gördü . bir saniyeden az bir süre sonra üçünün de heatherı görmesiyle yüzlerindeki gülümseme soldu , karşılarında karmakarışık saçları bir kolundan hafif sarkan ceketi ve kıpkırmızı ağlayan yüzüyle ayakta durmaya çalışan bri heather vardı .

heatherın yere yığılmadan önce son gördüğü şey ise ona doğru koşan fred olmuştu .


uyandığımda ortak salonda olduğumu gördüm , şöminenin karşısındaki geniş koltuktaydım . göz ucuyla baktığımda max ve georgeun yanyana iki kişilik koltukta uyuya kaldığını gördüm , fred ise tam yanıma yere oturmuştu kafası koltuğa düşmüştü ve iki eliyle de üstümdeki battniyeden çıkan elimi tutuyordu . onun bu haline gülümsemeden edemedim , daha kendim ble ne yaptığımı anlayamadan battaniyenin altındaki sol elimi kaldırarak fredin saçlarına dokundum , küçücük nerdeyse hissedilmeyen bir dokunuştu , yine de elimi saçlarına değdirmemle hızlıca kafasını kaldırdı , gözleri sanki iki saniye önce derin bir uykuda değillermiş gibi faltaşı gibi açılmıştı , kaşları hafifi çatık bir şekilde yüzüme bakıyordu , endişeli gözüküyordu 

- iyi misin ne zaman uyandın 

yüzüme zorla da olsa bir gülümseme yerleştirdim 

- iyiyim şimdi uyandım 

- ne olduğunu anlatıcak mısın

cevap vermeden önce biraz bekledim , yaşadığım şeyi anlatmak istediğimden emin değildim , olanların aklıma gelmesiyle gözlerimin dolmasına engel olamadım , kendimi çok kötü hissediyordum . gözyaşlarımın aktığını gören fred boştaki eliyle uzanarak yanaklarımdan yaşları sildi , dokunuşları o kadar hafifti ki neredeyse beni incitmekten korkuyor gibiydi . beni sakinleştirmeye çalıştığı bir kaç saniyeden sonra gözü ikimizn arasında koltuğun üstündeki bir şeye takıldı , onun bakışlarını takip ettim ve bileğime baktığını gördüm , morarmış ve acıyan bileğime . iki eliyle bileğimi tuttu  ve şok olmuş ifadesiyle fısıltı şeklinde konuştu 

- bunu kim yaptı 

kafamı sallamakla yetindim , şuan bu konuşmak istediğim en son konuydu . ağlamam kesilceğine hızlanmıştı . fred bir kaç saniye sessiz bir şekilde bana baktı , ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu sanki , sessizce olduğu yerden kalktı ve yavaşça kendini yattığım koltuğa bıraktı . beni koltukla kendi arasına sıkıştırmıştı ama kendimi hiç rahatsız hissetmiyordum hatta bir kaç saniye içinde ağlamam durmuş vve nefesim tekrar düzenli hale gelmişti . kendini biraz daha bana yaklaştırmasıyla göğsüyle aynı hizada duran kafamı kaldırıp ona baktım  . aramızda boy farkı olduğu için benim rahatça sığdığım kanepeye o sığamamıştı . kendini aşağı doğru kaydırarak yüzlerimizi aynı hizaya getirdi . şimdi gözleri tam içime bakıyordu . gözlerinin kenarları endişeyle kırışmıştı . elimi uzatıp başparmağımla gözlerinin etrafındaki kırışıklıkları ovaladım . onun benim için endişelenmesini yada üzülmesini istemiyordum . dokunuşumla gözlerini kapattı , sanki uzun zamandır bunu bekliyo gibiydi , sanki ben de uzun zamandır bunu bekliyormuşum gibi hissediyordum  .   o kadar yakışıklıydı ki ve oan böyle istediğim gibi dokunmak beni mest etmişti  . parmaklarımı yavaşça gözkapaklarında çillerinin üstünde hatta yeni çıkmış sivri sakallarının üstünde bile dolaştırdım . 

 bi süreliğine de olsa aklımda başka hiç bir şey kalmamıştı , sadece şu anı düşünebiliyordum . gözlerini açmasıyla elimi kendime çektim . kolunu belime atıp bana sarıldı , yüzümü boynuna gömerken uzun ve kemikli parmakları beni rahatlatmak ister gibi sırtımda yavaşça şekiller çiziyordu , dokunuşları o kadar hafif ve rahatlatıcıydı ki daha ne olduğunu anlayamadan  uykuya daldığımı hissettim . son duyduğum şey ise gerçekle rüya karışımı bir kaç sözcüktü 

- bundan sonra seni korumak için her zaman yanında olacağım , 


BÜYÜLÜ AŞK (FRED WEASLEY FANFİC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin