"Carter ?"
Mahogany şaşkınlıkla ona bakarak konuştu.
"Onun burada ne işi var ?"
"Carter,Nash'e bir şey söyleme."
Dedi Matthew.
"Eğer bana açıklarsanız söylemem."
Sinirle Carter'a baktım ve konuştum.
"Arkadaşlarımı görmeye geldim."
"Siktir git buradan Mia !"
Cameron hızla Carter'ın üzerine yürüyünce onu geri çektim ve Mahogany'e bakarak konuşmaya başladım.
"Hediyeyi vermeyi unutma."
Cameron üzüntüyle bana bakarken hızla ona sarıldım. Cameron'dan ayrıldım ve aynı şekilde Matthew'a da sarıldıktan sonra son olarak Mahogany'nin yanına gittim ve onada sıkıca sarıldım. Mahogany kulağıma bir şeyler fısıldadığında resmen korkudan titremiştim. Söyledikleri nedense beni endişelendirmişti. Tam 'sakın bunu yapma' demek üzereyken Carter yeniden bağırdı.
"Git artık !"
"Carter yeter ! Eğer işin ucunda Nash olmasaydı gerçekten kötü şeyler olabilirdi."
Dedi Mahogany sinirle.
"Sonra görüşürüz çocuklar."
Hepsini arkamda bıraktıktan sonra adımlarımı hızlandırdım ve eve doğru yürümeye başladım. Yanımdan geçen insanlara aldırmıyordum,aklımda sadece Mahogany'nin söyledikleri vardı. Ona hediyeyi vermesini söylediğimde kulağıma 'bu hediyeyi senin verdiğini söyleyeceğim ayrıca senin ağzından da bir not yazacağım' diye fısıldamıştı.
Tamam,hediyeyi benim verdiğimi söyleyebilirdi. Muhtemelen öğrendikten sonra Nash aldığım şeyi çöpe atardı ama şu not işi hiç hoşuma gitmemişti. Hediye onun istediği bir şeydi. Biraz pahalıydı ve bu yüzden para biriktirmek zorunda kaldım. Geçen sene biz birlikteyken ağzından kaçırmıştı. Ona bu hediyeyi alacaktım ama beni resmen kapının önüne koymuştu,onun gözünde sürtük olduğum için alma gereği duymamıştım. Ama şimdi her şeyi düzeltebilirim. Cameron,Matthew ve Mahogany yanımda. Bana güveniyorlar,bana inanıyorlar.
Hislerim hala aynı,hiçbir değişiklik yok. Tek fark Nash her şeyin farkına varıp,yanıma geldiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve olmaması için uğraşacağım çünkü onun kalbini yeniden kırarsam kendimi asla affetmem.
Düşünmek bile artık benim için zorlaşıyor. İnsanlar benden nefret ediyor,beni kötü birisi olarak görüyorlardı. Arkadaşlarımın hepsi beni arayıp benden nefret ettiklerini söylüyorlardı. En kötüsü ise yapacak,söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Arkadaşlarım beni terk etmişti,yalnızdım,mutsuzdum,kimse beni sevmiyordu,hatırlanmayacak bir insandım.
İnsanlardan nefret etmem gerekirken kendimden nefret ediyordum. Mutluluk bir kelime ama bana çok uzak. Tek istediğim bana değer veren bir kişi. Benden nefret etmek onları mutlu ediyorsa söylecek hiçbir şeyim yok. En azından onlar mutlu olabiliyor. Ama şu an istediğim sadece eve gitmek ve sonsuza kadar uyumak.
NASH-
Sahneye çıkmadan önce son kez eksikleri kontrol ettik. Nedenini hala bilmiyorum ama içimde garip bir his vardı. Hayattan bıkmıştım ve yorgun hissediyordum. O sırada Mahogany elinde bir kağıt ve hediye paketi ile yanıma geldi.
"İyi misin Nash ?"
"Evet,sadece yorgunum."
"Oh,tamam."
Elindeki pakete dikkatli bakıyor olmam ilgisini çekmiş olmalı ki paketi ve kağıdı bana uzattı.
"Bunlar senin. Seni çok seven birinden geliyor. Ayrıca seninde çok fazla sevdiğin birisinden."
"Bu bir hayran mı ?"
"Hayır,istersen arka odaya geç ve bunu tek başına aç."
"Pekala."
Arka odaya doğru yürürken kafamda bir sürü soru işareti vardı. Beynimde hediyeyi kimin yolladığı hakkında garip senaryolar dönüyordu. Odaya girdim ve kapıyı kilitledim. Deri koltuğa oturdum ve ilk önce hediye paketini açtım ve gördüğüm şey ile şaşkına döndüm. Bu benim almak için aylardır para biriktirdiğim saatti. Gümüş olduğu için fiyatı biraz yüksekti ve turdan aldığım paranın yarısını biriktirmem gerekmişti ama şimdi... birisi onu almış ve bana hediye olarak vermişti.
Meraktan delirmek üzereyken kenarda duran notu aldım ve hızla okumaya başladım.
"Nash,belki bunu benim aldığımı öğrendiğinde hediyeyi atacaksın ama bunu yapmadan önce sana anlatmam gereken şeyler var. Biliyorsun sahte bir resim yüzünden ayrıldık ve sen bana inanmak yerine aptal bir çocuğa inandın. Kız arkadaşın dururken,sosyal medyada yaptığı sahte resimler ile popüler olan bir çocuğa inandın ve ben seni hiçbir zaman yargılamadım. Bana 'seni seviyorum' derken resmi gördüğünde 'sürtük' demeye başlamıştın ve ben hiçbir şey yapmamıştım,yapamamıştım. Ama bu sefer sana bunu kanıtlayacağımı bilmeni istiyorum. Aşağıda gerçek resim ve senin gerçek olduğunu düşündüğün sahte resim var. Bundan sonra bana inanmanı istemiyorum,sadece gerçekleri görmeni istiyorum."
Resimlere bakıp gerçek zannettiğim resmin bir yıl sonra sahte olduğunu fark ettiğimde ciddi anlamda ağlıyordum. Gözüm kapıda tıpkı benim gibi ağlayan Mahogany'e takıldı.
"Dünyada ki en aptal insanım,değil mi ?"
"Evet,öylesin."
Göz yaşlarını sildi.
"Öylesin ama hala bu yaptığın aptallığı düzeltebilirsin."
"Nasıl ?"
Dedim titreyen sesimle.
"Mia'dan özür dile ve hayranlarına onun bir 'sürtük' olmadığını söyle."
"O... gitti mi ?"
"Carter onu kovdu."
"Sikeyim..."
Mahogany'nin yanına gittim ve ona sıkıca sarıldım. O sırada Mahogany konuştu.
"Git ve yaptığın aptallığı düzelt,Grier."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Over
FanficBana yalnız olmayacağımı söylerken aşkla bakan gözleri şimdi "bitti" derken nefret ile bakıyordu. İnkar etmek bir çıkış yolu değildi. Yapmamıştım,yapmazdım. Böyle bir şeyi ona asla yapmazdım,sadece o her zaman sevilen olmuştu,ben ise nefret edilen...