Can, elindeki poşetlerle zar zor kapıyı açıp girdi. Evde olan ölüm sessizliği karşısında gerilmişti. Daha 2 gündür tanıdığı genç kız onu kolayca atlatmış olabilirdi. Mantıklı bakıldığında böyle bir şey yapsa Can'ın işine gelmesi gerekiyordu çünkü onu daha ne kadar burada tutabilirdi bilmiyordu. Suçlu muydu, kaçıyor muydu, başında ne tür belalar vardı hiçbirini bilmiyordu. Fakat her zaman mantığıyla hareket eden genç adam bu kez tamamen duygularıyla hareket ediyordu. Geçmişte ödemekten kaçındığı bedellerin karması olarak o kızı bulmuştu. Kendince buna inandığı için de elinden gelen her şeyi yapıp onu hayata tutacak bir şeyler bulacaktı. Bir genç kızın daha ölümünü kaldıracak gücü yoktu çünkü.
Hızlı adamlarla salona ilerlediğinde Deniz'i sabah bıraktığı yatakta uyuyor halde buldu. Derin bir nefes alıp poşetleri kanepenin yanına bıraktı. Saat daha erken olmasına rağmen genç kızın muhtemelen sıkılıp uyuduğunu düşünmüştü. Açık bıraktığı üstünü örtmek için eğildiği sırada duyduğu inlemeyle geri çekildi. Bir saniye önce huzurlu gözüken kız şimdi boncuk boncuk terlemeye başlamış gördüğü kabusun etkisiyle inliyordu.
Can ne yapacağını bilemeden korkuyla yanına oturdu. Uyandırmak daha mı iyi yoksa daha mı kötü olur bilmiyordu. Genç kızın yanına düşmüş elini tutup hafifçe sarstı. Fakat Deniz uyanmak yerine bulduğu o ele sıkıca sarılmıştı. Birkaç saniyelik şoka uğrayan genç adam hiçbir tepki veremeden sadece kızın tepkilerini izliyordu. Dudağında belli belirsiz söylediği sözler durmuş daha huzurlu gözüküyordu. Bilinç altında oluşan güven hissinin onu rahatlattığını düşündü. Birkaç dakikanın ardından tamamen normale döndüğünde Can hala Deniz'in tuttuğu eline bakıyordu. Eğer bırakırsa tekrar aynı kabusları göreceğinden korkup kanepede biraz daha rahat bir pozisyona yerleşti. Belli ki bu gece buradaydı.
Elini hareket ettirmeden yere oturur pozisyona geçip kafasını Deniz'in yattığı yere koydu. Gözünün önünde birleşen elleri vardı. Genç kızı koruma iç güdüsüyle dolup taştığından karşısındaki manzara karşısında gülümsedi. Gözleri ağır ağır kapanırken kızın mırıldandığını duydu. "Selim" kelimesini net seçebilmişti. Fakat uyandıklarında sormaya cesaret edebileceğini hiç sanmıyordu.
***
"Ne oluyor lan burada?"
Can'ın gözlerini açmadan önce duyduğu ilk ses bu oldu. Sonrasında elinin içinde oluşan boşluk ve kafasını koyduğu yerdeki kıpırdanışı farkedince yavaşça gözlerini araladı.
Fakat aralanan sadece gözleri olabilmişti çünkü saatlerdir aynı pozisyonda kalmasının verdiği tutuklukla boynu kanepeye yapışmış gibi kalkmıyordu. Deniz muhtemelen hala uyandığını farketmemişti. Genç kız kendi kendine "Ne işi var ki burada, asıl elinin elimde ne işi var?" diye söylenip duruyordu. Bir an açıklaması zor geldiğinden Can uyuma taklidi yapmaya devam edebileceğini düşündü. Fakat daha gözünü kapamadan Deniz uyandığını farketmişti. Genç kız aniden açık olan gözlerini görünce küçük bir çığlık atıp geriye çekildi.
"Manyak mısın oğlum sen! Kaldırsana kafanı felçli gibi duruyorsun öyle"
"Hayatta olmaz ben sabahları en az 1 saat bu pozisyonda oturmadan güne başlayamıyorum." dedi Can dişlerini sıkarak. Maalesef genç kızın dediği gibi felçe yakın bir tutulma yaşıyordu ve bu konuda hiç iyimser olamayacaktı.
Hiç beklemediği anda omzuna yediği tekme darbesiyle ne olduğunu anlayamadan kendini yerde buldu genç adam. Hareket eden boynu yüzünden zaten canı yanarken birde omzu eklenmişti. Dışarıdan ölü gibi dursa da içinde Herkül'ün ruhunu taşıyan genç kıza şaşkınlıkla baktı. Deniz sırıtmaya çalışarak "Yardımcı olayım dedim" dedi. Bir insanın yardımları nasıl Özgür'den bile kötü olabiliyordu?