Medyayı söylediğim yerde açın öptüm <3
Gözleri duvardaki saate kilitlenmişti, yelkovanın ne kadar yavaş hareket ettiğini düşünüyordu. Normalde zamanla hiç işi olmazdı. Onun için günler ne zaman başlar ne zaman biter pek belli değildi. Bugün neden bu saat durmuş gibiydi? Gözü istemsizce duvar kağıdının rengine takıldı. Yıllar sonra ilk defa bu renk onu rahatsız etmişti. Fazla mı kasvetliydi? Odadaki her şeyin onu boğduğunu hissediyordu.
Seçil burnunu çektiğinde ne kadar kaçmak istese de kendini onu izlerken buldu. Genç kız yaklaşık yarım saattir ağladığı için gözleri şişmiş, her zaman bakımlı olan saçları sürekli stresinden dolayı karıştırmaktan darmadağınıktı. Onu bu hale getirdiği için kendinden nefret ediyordu. Seçil dünyada üzülmeyi hakedecek en son insanlardan biriydi. Gözleri sürekli Can'a kayıyor, beklentiyle bir şeyler söylemesini istiyordu. Fakat ümitleri boşunaydı. Can'ın konuşmaya hiç niyeti yokmuş gibi gözüküyordu.
Salonun en köşesinde oturan Deniz ise ortamdaki gerginlikten hiç etkilenmemiş gibiydi. Favorisi olan adaşı manzarasına gözlerini dikmiş iki maviyi birbirine karıştırıyordu. Yine aklından neler geçirdiğini bilmek imkansızdı. Yorgun olduğu her halinden belli olan genç kız ara ara kafasını koltuğa koyuyor, sonrasında Can'a bakıp yeniden toparlanıyordu.
"Bu kadar mı çaresizsin?" Seçil'in sesiyle Can gözünü Deniz'den ayırıp ona baktı. "Açıklama yapamayacak kadar mı kötü bir durumdayız?"
Can oflayarak saçlarını karıştırdı. Daha fazla bu konuşmayı erteleyemeyeceğinin farkındaydı.
"Açıklanacak bir şey olmadığı için değil, çok fazla şey olduğu için nereden başlayacağımı bilmiyorum."
Kurduğu cümle karışık olsa da durumu özetliyordu. Neyi nasıl anlatacaktı ki? Kendi ilişkisini kurtarmaya çalışırken Deniz'in özelini ifşalayamazdı. Gergince gözlerini ikisinin de üzerinde gezdirdi. Muhtemelen hayatındaki iki kız da ondan nefret ediyordu.
"Ben biliyorum aslında" dedi Seçil. "Mesela köşede cam bebek gibi oturan sarışın için neden evinde bir yatak var da ben onun üzerinde oturuyorum Can?"
Göz yaşlarını silmiş oturuşunu dikleştirmişti genç kız. Sevgisini kenara bırakmış kendine olan saygısını geri kazanmaya çalışıyordu anlaşılan.
"İsmi Deniz, birkaç gündür burada kalıyor."
"Hah" Seçil'in ağzından çıkan histerik kahkaha karşısında Can saçmaladığını farketmişti. Elbette genç kızın öğrenmek istediği şey bunlar değildi. Ama ona açıklayacak bir sebebi yoktu. Yalan söylese de Deniz'in ne tepki vereceğini bilmiyordu. Ayrıca onun yanında sevgilisine yalan söylerse kendisine hiç güvenmezdi. Her anlamda boka battığını hisseden genç adam derin bir nefes aldı.
"Sevgilimden günlerdir doğru düzgün haber alamadığım için evine sürpriz yapmaya gidiyorum. Kapıda kızın biriyle karşılaşıyorum ve o kızın günlerdir sevgilimle kaldığını öğreniyorum. Üstelik de hala insan gibi bir açıklama alamıyorum, ben tüm bunları hakedecek ne yaptım Can?"
Bağırarak kurduğu cümleler Deniz'i bile rahatsız etmiş olacak ki Can'a doğru "bir şeyler yapsana" dercesine baktı. Can'ın "ne yapayım" hareketine karşılık gözlerini devirip tekrar eski pozisyonuna döndü.
"Sevgilim bak tamamen haklısın, ama her şey o kadar hızlı gelişti ki sana bir türlü anlatamadım. Ne tepki vereceğini bilemedim gerçekten."
"Sarışın sevdiğini bilmiyordum."
"Saçmalama Seçil!"
Bu sefer sesi yükselen taraf Can olmuştu. Deniz ikisine de tiksintiyle bakıyordu artık. Seçil'in aklına böyle bir düşüncenin gelmesi olası bir durumdu. Yine de sesli söylemesi odadaki herkesi rahatsız etmişti.