SİNİR

74.6K 4.1K 4K
                                    

medya; Özgür

"Hatice teyze halıları yine bayırdan aşağı yıkıyor, etraf hep su oldu amına koyayım." dedi Özgür çayından bir yudum alırken. Aydın tesbihini savurdu.

"İki günde bir halı yıkıyor can sıkıntısından." dedi Aydın ve ardından yere kurşun atarmış gibi tükürdü. Özgür çatık kaşları ile ona döndüğünde kıro hâlâ tesbihini sallerken önüne bakıyordu.

"Öküz müsün lan?" dedi iğrenir bir tonda. Aydın kaşlarını çatarak ona döndü ve ardından kafasını çevirip etrafına bir bakış attı. Yeniden Özgür'e dönüp hafifçe yaklaştı.

"Kocanla ne biçim konuşuyorsun sen? Alayım kucağıma şaplaklıyayım mı he?" Özgür elini kaldırıp ensesine bir tane vurdu. Aydın kafasını arkaya atıp hafif bir acıyla inledi.

"Yumruklaşmayı özledim, bu hafif vuruşlar daha çok canımı yakıyor." dedi elini ensesine atıp ovarken. Özgür çay bardağını eline alıp bir yudum içti.

"İstersen yeniden yumruklaşırız yavrum." dediğinde Aydın ensesini ovarken ona yandan bir bakış attı.

"Ben şimdi sana vuramam, zaafımı kullanırsın." dedi, muhtemelen kavga anında Aydın'ı alt etmek için miyavlardı. Özgür omuz silkip çayını kafasına dikti.

"Abi..." ikisi de kafasını kaldırıp, iki adım ötede duran Uygar'ı gördüklerinde kaşlarını çattılar. Çünkü oğlanın yüzü bembeyaz olmuş, elleri titriyordu. Özgür bardağı bıraktı ve olduğu yerde dikleşti.

"Ne oluyor lan? Bu ne hal?" diye sordu Özgür anlamayarak. Aydın ayağını dizinden indirmiş her hangi bir durumda hemen ayağa kalkmak için atak yapmıştı.

"Bir şey mi oldu la?" diye sorunca Uygar boynunu koparmak istercesine hızlı hızlı iki yana salladı.

"Yok, bir durum yok..." dedi ve ardından bir adım daha attı. "Ben bir şey konuşmak istiyorum Özgür abiyle."

"Geç, otur şöyle." dedi Özgür çatık kaşları ile. Uygar önlerinde ki kürsüyü çekip oturduğunda bakışları yerdeydi. Aydın ve Özgür birbirlerine baktılar. Aydın ne olur anlamında göz kırptı, Özgür omuz silkip başı bakışları yerde olan çocuğa gözlerini çevirdi.

"Konuşsana oğlum." dedi Özgür sabrı taşmak üzereyken. Uygar gözlerini mavilere dikti.

"Abi ben senden şeyi isteyecektim..." dedi titreyen sesiyle. Özgür biraz daha yaklaştı.

"Neyi?"

"Ş-şeyi-"

"Lan söylesene!" diye bağırdı Özgür. Kahvehanedekiler şimdi onlara dönmüştü. Aydın tesbihini çevirip önünde ki çocuğa bakıyordu.

"Müge'yi.." dedi Uygar en sonunda.

"Anüüü!" dedi Aydın gözlerini sonuna kadar açıp. Ortama bir sessizlik çökmüştü.

Özgür çatık kaşları ile titreyen çocuğa bakarken, saniyeler sonra dudağının kenarı kıvrıldı. Ardından büyükçe gülmeye başladı, kafasını sağa sola sallarken Aydın'a dönüp eliyle Uygar'ı gösterdi.

"Duydun mu?" dedi gülerken. "Müge'yi istiyürmüş." Aydın sevdiğine şok ile baktı.

"Çocuğa şive geldi amına koyayım..." dedi teslaşlanarak. Özgür hâlâ gülüyordu ama hiç içten gelen bir samimi gülüş değildi bu.

Özgür hâlâ gülerken, Uygar korkuyla ona bakıyordu. Saniyeler sonra Özgür'ün ifadesi soldu ve aniden Uygar'ın üzerine doğru atıldı. Tabi o sırada Uygar hemen kendini geri çekmişti. Herkes ayağa kalkarken, Uygar hızla Aydın'ın arkasına yapıştı.

"Lan şimdi sikmem mi belanı!" diye haykırdı Özgür, Aydın'ın arkasında ki Uygar'a atılmaya çalışırken. Mahalleli şimdi Özgür'ü tutuyordu.

"Abi çok seviyorum, birbirimizi seviyoruz." dedi Uygar bilinçsiz bir şekilde. Aydın omzunun üstünden ona döndü.

"Sus oğlum sus."

"Bir de seviyorum diyor!" dedi boğazında bir damar çıkıp, mavi gözleri alev alırken. Bir daha atıldı üstüne ama Aydın kedisinin ellerini tuttu.

"Aydın sen karışma!" dedi mavi gözler Aydın'a çevrilmişken.

"Yav birbirlerini seviyorlarmış, yakışır mı sana sevenleri ayırmak." dedi bir abi kıvamında. Özgür sinirle yüzüne baktı.

"Lan senin bacına biri yan gözle baksa sen ne yapardın?" diye sordu sinirden deliye dönmüş bir şekilde. Özgür kardeşini ona emanet etmişti, ama arkasından oyun çevrilmişti!

"Yani şimdi biri Cihan'a öyle yapsa..." dedi alay ederek. O sırada mahallede ki ciddiyetle olayı izleyenler ani gelen bacım-cihan vurgusuna sırıtırken, Uygar'da kendini tutamayıp güldü. Aydın dişlerini göstererek sırıtırken Özgür daha deli oldu ve kendisini tutanlara aldırmadan yeniden atılmaya çalıştı üzerlerine.

"Cıvımayın lan!" diye bağırdı. Aydın sesi yüksek çıktığı için kedisine ayıplayan bir bakış attı.

"Abi!" sinirli, cırtlak bir ses duyulduğunda herkes bakışlarını Müge'ye çevirdi. Müge çatık kaşları ile bakarken, Özgür daha fazla sinirlendi.

"Müge, eve git!" dedi işaret parmağını ona doğru tutarken. Sinirden eli titriyordu.

"Hayır abi, gitmeyeceğim." dediğinde Özgür dişlerini sıktı. Aydın kedisinin fazla üstüne gelindiğini hissettiğinde ona doğru atıldı ve kolundan tuttu. Özgür'ü tutanlar anında bırakırken Özgür elinden kurtulmaya çalışıyordu.

"Herkes dağılsın!" diye bağırdı Aydın erkeksi bir sesle. Ardından Uygar'a baktı.

"Haber bekle!" dedi kedisi elinden kurtulmaya çalışıp, daha önce etmediği ne kadar küfür varsa ederken. Uygar hızla kafasını salladı.

"Müge, sende eve!" dedi Müge'ye dönüp. Müge çatık kaşları ile kafasını salladı.

"Sende bana." dedi kedisine bakıp sırıtırken. Özgür'ü sıkı sıkı tutup kendi evine doğru giderken Özgür sinirden deliye dönmüştü.

"Lan bırak beni, bırak!" diye bağırıyordu ama Aydın dinlemiyordu.

Evlerinin önüne geldiklerinde, Aydın kedisinin patilerine aldırmadan cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı ve hızla Özgür'ü içeri soktu. Özgür kapı kapandığı an yeniden kapıya uzanmak için hamle yapsa da Aydın onu durdurup içeri doğru sürükledi.

"Bir dur be!" dedi Özgür'ü içeri atarken. Özgür kaşları çatık bir şekilde Aydın'a bakıyordu.

"Aydın, benim bacımı istiyor bacımı." dedi işaret parmağını sallarken. Aydın onun bu haline gülmemek için zor tutuyordu kendini. Sinirliyken aşırı tatlı oluyordu. Belki de karizmatik.

"Duydum mavişim, ama sakin ol." dedi biraz ona yaklaşıp. Özgür bir elini beline koyup, diğer elini alnına koyarken sinirli sinirli nefesler alıyordu.

"Bak düşünmeden bir şey yapma. O kız bizim sevgili olduğumuzu biliyormuş, tek kötü kelime etti mi?" diye sordu Aydın onun dibine girerken. Özgür mavi gözlerini ona çevirdi.

"Aydın anlamıyorsun, ben Müge'yi o piçe emanet ettim. Kardeş gibilerdi." dediğinde Aydın hafifçe gülümsedi.

"Lan kalp bu işte, kime atacağını bilmiyor ki. En iyi senin bilmen lazım bunu." dediğinde Özgür kaşları çatık bir şekilde ona baktı.

"Beni yumuşatma Aydın." dediğinde Aydın dudaklarını yalayıp onun belinden tutup kendine çekti. Dudağına bir öpücük kondurdu.

"Aydın sana kurban olsun." dedi, yumuşaması için biraz aşkını kullanmak zorundaydı. Yoksa delirecekti kedisi. Özgür birkaç saniye yüzüne baktı ardından sinirli olsa da başını Aydın'ın omzuna yasladı.

Aydın'ın beline sıkı sıkı sarılıp gömleğini avuçlayınca, Aydın sırıttı ve boynundan öpüp kedisini sakinleştirmeye çalıştı. Biraz zor olsa da bunu Aydın'dan başkası da yapamazdı.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin