YANDIK

65.5K 3.7K 2.6K
                                    

Özgür sıcaklık hissederken, gözlerini açmaya çalıştı. Gözleri acıyordu ama uykusuzluktan olmadığını biliyordu. Dün gece yatana kadar ağladığı içindi. Yutkundu ve kirpiklerini biraz daha araladı.

Yorganı üzerinden atmaya çalıştı ama kolunda hissettiği ağırlık ile kaşlarını çattı. Kafasını yana çevirdiğinde, kendisine sımsıkı sarılmış, uyuyan adamı görünce ilk başta irkildi. Günler olmuştu sabahları onu görmeden uyanalı.

Ardından aklına dün ki görüntüler ve günlerdir yaşadıkları gelince kaşlarını çattı ve bedenini hızla yukarı kaldırdı ve kendini saran güçlü kollardan kurtuldu. Ayağını uzanan adama doğru tutup acıtmayacağı yerden hızla aşağı doğru itti. Aydın saniyeler sonra yere düşünce korku dolu bir inleme duyuldu yerden.

"Ananı avradını sikeyim, komutanım kalkıyorum hemen!" diye bağırdı hem küfür edip hem de saygı cümlesini bir arada kullanırken. Özgür ona çatık kaşları ile bakıyordu.

Aydın gözlerini hızla açtı ve kafasını sağa sola doğru oynattı. Tek gözünü açıp etrafına bakındı ve askerde olmadığını anladı. Daha sonra yatakta oturmuş kendisine çatık kaşları ile bakan kediyle gözleri buluştu.

"Özgür?" dedi ve yere avuçlarını koyup destek alarak bedenini havaya kaldırdı ve oturur pozisyona geçti.

"Sen hangi cürretle bana sarılıyorsun amına koduğumun dümbüğü?" Aydın yeni uyanmanın verdiği salaklık ile birkaç saniye boş boş baktı.

"Cürret ne ulan?" diye mırıldandı. Özgür ona hâlâ kaşları çatık bir şekilde bakıyor, yatakta oturuyordu. Daha sonra Aydın sonunda kendine gelirken gözleri sonuna kadar açıldı.

"Özgür..." dedi hızla yatağa doğru uzanıp tırmanırken, aklına gelen görüntüler kendisini şoka uğratmıştı. Dizini yatağa koyup Özgür'e  doğru uzanmıştı ki Özgür elini kaldırıp eline bir tane vurdu.

"Dokunma lan bana." dediğinde Aydın şuan onun derdinde değildi.

"Özür dilerim..." diye fısıldadı. "Dün, gerçekti değil mi? Çok özür dilerim." dedi gözleri dolarken, Özgür istifini bozmadan bakıyordu.

"Dün de gerçekti, ondan önce ki günler de gerçekti." sinirle konuşurken diğer yandan da kafasını oynatıyordu.

Aydın ne yapacağını bilemiyor gibiydi, elini ensesine götürüp beyaz yüze baktı. O kadar solgun görünüyordu ki kalbi acıdı. Dün yatakta uyuyana kadar titreyerek çocuk gibi ağlayan çocuk aklına gelince elini ağzına götürüp gözlerini sonuna kadar açtı.

"Sikeyim..." diye mırıldandı. Elbette ki dünü hatırlıyordu, ama kafası çok da iyi değildi.

"Özgür ben... " dedi ama açıklama bile yapamıyordu. Ne diyecekti ki?

"Sakın özür dileme, geçmiyor." sert bir şekilde konuştu Özgür. Aydın yaşadığı şoku atlatıp yatağa oturdu. Özgür anında kendini biraz geri çekti. Gözlerini ona çevirince mavi gözlü adamın içinde ki acıyı ve öfkeyi gördü.

"Beni bırakacak mısın?" diye sordu ne diyeceğini bilemeyerek. Özgür soruyla ilk aflallasa da daha sonra yeniden kaşlarını çattı.

"Ben bırakmadım, sen bıraktın." Dün ki ağlayan çocuğu görmeseydi, şimdi kendini savunmaya geçerdi ama o hıçkırıkları duyduğu için Özgür şuan kendini öldürse bile dur diyemezdi.

"Aşkım-"

"Hoop!" diye sözünü kesti Özgür, ardından hayırdır anlamında göz kırptı. "Aşkım derken?" Aydın gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin