4- Kopuş

277 39 4
                                        

Havaalanının dış hatlar girişine bir taksi yanaştı. Taksiden siyah takım elbiseli, yakışıklı bir adam indi. Güneş gözlüğünü düzeltti, saatine bir bakış attı, daha zamanı vardı. Dik bir şekilde yürürken etrafa pahalı parfümü yayılıyor, ona bakan dönüp bir daha bakıyordu. Bu karizmatik adam Minho'dan başkası değildi.
Havaalanının bekleme salonlarından birinde kahvesini yudumlayıp tabletinden haberleri okurken bir başlığı görünce kahve boğazında kaldı, boğulurcasına öksürmeye başladı. Kafenin görevlisi yanına koştu : "İyi misiniz beyefendi?"
Minho öksürmeye devam ederken eliyle iyiyim işareti yaptı, kıpkırmızı olmuştu. Beş dakika önceki karizma deposu adamdan eser kalmamıştı. Nefesi yerine gelince o haber başlığını tekrar okudu:

"NASA'dan astrofizikçi Han Jisung, bu sene Nobel fizik ödüllerine aday oldu."

Minho'nun kalbi göğsünden çıkacak gibiydi, senelerdir kafasında senaryolarını oynattığı o karşılaşma Nobel komitesinde mi olacaktı yani? Yıllar sonra Jisung'la yüzyüze mi geleceklerdi yani? Hem de yarın!
Minho küçük su şişesini kafasına dikti. Ne düşüneceğini, nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Bu karşılaşmayı senelerdir bekleyen kendisi değilmiş gibi, ne yapacağını bilemez halde öylece duruyordu.

***

+Eşyalarını derhal topla ve bu evden defol o*ospu!

Jisung iki eliyle itti karşısında darmadağın duran, geceden kalma Minho'yu. Minho sendeledi. Dün geceki kavgalarından sonra kapıyı çarpıp çıkmış, yakın küçük bir bara gitmiş, saatlerce içmiş ve yanında oturan bir genç adam ona sarkıntılık edince geri çekilmemişti, adamın evine gitmişler ve sevişmişlerdi, Minho gerisini hatırlamıyordu. Sabah başı çatlayarak uyanmış, ne yaptığının farkına varmış ve koşarak eve dönmüştü. Jisung'un uyumadan sabaha kadar onu beklediğini fark edince göğüs kafesine bir bıçak saplanmıştı adeta.

Kan çanağı gibi gözlerle Jisung koşup Minho'ya sarıldı.
+Minho, bir tanem, özür dilerim, sana o lafları söylememeliydim!

Minho geri sarılamadı. Jisung Minho'nun boynunu kokladı, başka bir erkek parfümü kokuyordu Minho. Üstelik rengi mora evrilen bir kızartı da vardı Minho'nun bembeyaz boynunda.

+Ne yaptın sen?
-Jisung, çok sarhoştum, kafam yerinde değildi..
+Sarhoşlukla ne alakası var, uçkuruma hakim olamadım desene ona! Dün geceki kavga da bahanen olmuş, belli ki vardı içinde bu!
-Jisung..

Minho ellerini uzattı fakat Jisung kendini geri çekti. Yorgun ve şiş gözlerinden yaşlar süzülüyordu yanaklarına.

+Ben de bir aptal gibi sabaha kadar ağlayarak seni bekledim, geceki kavgada söylediklerimi nasıl afffettireceğim diye kafayı yedim, sen o esnada başkasının yatağındaymışsın!

Minho yalan söyleyemedi, yapmadım diyemedi, her şey ortadaydı. Sessizce durdu, yere baktı. Ağlamamak için dişlerini sıktı.

+Bitti Minho!
-Jisung, yalvarırım bir kere affet beni, sadece bir kere..
+Her şeyi affederdim de Minho, bir başkasıyla olmanı yediremem kendime, yüzüne bakamam artık daha fazla. Git, geceyi nerede geçirdiysen oraya git!

***

Bir gecede, iki pırıl pırıl genç adamın 4 yıllık ilişkisi yerle bir olmuştu böylece. Minho bir süre otelde kalmış, sonra da Jisung'la aynı şehirde yaşayıp, aynı tesiste çalışırken onu unutamayacağını anlamış ve Cern'e başvurmuştu. Mesleğinde parlak biri olduğu için de çok geçmeden başvurusu onaylanmış ve Minho temelli İsviçre'ye yerleşmişti. Geçen sene de Changbin başka bir şehre atanınca, seneler önce kurdukları küçük öğrenci evlerinden geriye sadece Jisung ve Galaksi kalmıştı. Jisung, dört duvar arasında Minho'nun bu ihanetini unutmaya çalışacak, fakat seneler geçse de başarılı olamayacak ve daha sert, aksi bir adama evrilecekti yavaş yavaş..

Galaksi - Minsung (au)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin