Jisung kravatını düzeltti, aynaya baktı. Gece boyunca uyumamıştı. Üç seneden fazla süre geçmiş olmasına rağmen Minho'yla karşılaşmaya hazır değildi, fakat el mahkum karşılaşacaklardı bir saat sonra.
Parfüm şişesine gitti eli. Minho bayılırdı bu kokuya, kedi gibi Jisung'un boynuna sokulur ve orada yatardı hep. Bugün biraz daha fazla sıktı parfümünden, olur da toplantı salonunda Minho'nun burnuna gider ve canını yakar diye.
***
Minho kravatını düzeltti, aynaya baktı. Üç sene boyunca onu yiyip bitiren pişmanlığı, o gece bir darbe daha vurmuştu. Jisung'un yüzüne bakmaya hazır değildi.
Çantasından çıkardığı küçük kutulardan birini açtı. Hala çok düzenliydi, kutular, bohçalar yapardı eşyalarından. Jisung bayılırdı onun bu düzenine. Hayattaki her şeyi düzelttiğini söylerdi ona.
Küçük kutudan çıkan rozete baktı. Astronot kıyafetli bir kedi vardı rozette, Jisung'un ona doğum günü hediyesiydi. Jisung'un uzayda uçuşan kedisi olarak kalmak istemişti hep, bu yüzden o rozeti atmamıştı, nereye gitse götürmüştü. Rozeti beyaz önlüğünün yakasına taktı Minho. Olur da Jisung görür de ona acır diye.
***
Geniş bir lobisi olan bir merkezdelerdi. Bir düzine bilim insanı burada aynı amaçla toplanmıştı. Mühendislerden tanıdık bir yüz Minho'yu görünce el salladı, gel işareti yaptı. Minho donakaldı, ona el sallayan adamın yanında, elinde kahve fincanıyla Jisung duruyordu, siyah takım elbisesi, düzgün saçları ve tüm yakışıklılığıyla.
~Minho, hoşgeldin! Tebrik ederim.
-Hoşbuldum, teşekkürler.
~Burada siz astrofizikçileri görmek ne güzel! Astrofizikçi Jisung beyle tanışmış mıydınız?Jisung, ona tanıtılan bu yakışıklı, karizmatik, ama eskisi kadar genç olmayan adama baktı. İsmini bile duymak istemediği, aynı isimli insanları bile görmek istemediği kadar öfkeli olduğu, fakat bir o kadar da aşık olduğu adam karşısındaydı. Gözleri buluştu, Jisung gözlerini aşağı çekti hemen, orada gördüğüneyse inanamadı, Minho'nun yakasında ona hediye ettiği rozet takılıydı. Başından aşağı kaynar sular döküldü. Onu aştığını, yoluna devam edip yeni birilerini bulduğunu sandığı adam, hala onu mu seviyordu yani? Pişman mıydı yani?
~Jisung?
+Evet, tanışmıştık kendisiyle üniversitedeyken. Tebrikler Minho bey.Jisung elini uzattı. Minho eli titreyerek Jisung'un elini sıktı. Senelerce her gün tuttuğu, öptüğü o güzel ellere dokunmayalı çok uzun zaman olmuştu. Elleri hala yumuşacıktı Jisung'un. Ama ellerinden de öte olan şey, Jisung'un parfümüydü. Onu deli eden bu koku.. İnsan beyninde koku duyusunu alan korteks, anıları işleyen kısmın hemen yanındaydı, bir sürü anı aynı anda hızlıca geçti Minho'nun aklından. Acaba hala Jisung'un aklında olabilir miydi?
-Ben de sizi tebrik ederim Jisung bey.
~Toplantıdan sonra bir yemek yiyelim, ne dersiniz?
+Benim çalışmam gerek, size katılamayacağım malesef.
~Sağlık olsun, başka zamana artık.Kalabalık birer birer toplantı odasına girdi ve kapı kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaksi - Minsung (au)
FanfictionNobel ödüllerine aday gösterilerek karşı karşıya gelen iki astrofizikçi Jisung ve Minho'nun, diğer NASA çalışanlarının bilmediği bir geçmişi vardı..