Bilmem işittin mi ? Hindistan'da akıllı bir adam , dostlarından iki üç kişinin,
uzak bir seferden geldiklerini , aç ve çıplak bir halde bulunduklarını gördü.
Bilginliğinden dolayı merhameti coşup onları güzel bir şekilde karşıladı , güller gibi açıldı .
Dedi ki " Biliyorum ki karnınız bomboş , pek açsınız. Açlıktan âdeta Kerbelâ ' ya düşmüşsünüz , bu yüzden çok sıkıntılara uğramışsınız .
Faakt dosltar , aman Allah için olsun sakın fil yavrusu yemeyin!
Şimdi gideceğiniz yolda filler vardır. Benim öğüdümü candan dinleyin.
Yolunuzda ki fil yavrularını avlamak istersiniz .Bu , gönlünüze pek hoş gelir.
Onlar pek kuvvetsiz , pek lâtif ve semizdir. Fakat anaları pusudadır , onları korur.
Yavrusunun ardından feryâd ü figan ederek yüz fersah yol yürür , evlâdını arar durur .
Hortumundan ateşler saçar , dumanlar savurur. Yavrularına merhameti çoktur. Sakın ha yavrularını ağlamayın!
Fil , onları (avlayanların) her birinin ağızlarını koklar ; hepsinin midelerinin etrafında dönüp dolaşır :
yavrusunu kim pişirip yemişse , onu bularak öç almağa , kuvvetini göstermeğe çalışır.
(...) Bu öğüdümü tutun ki gönlünüz , canınız belâlara uğramasın .
Otlarla , yapraklarla yetinin , fil yavrularını avlamaya kalkışmayın.
Ben , boynumda ki öğüt borcumu ödedim ; öğüdü tutanın sonu , ancak kutluluktur.
Ben , sizi pişmanlıktan kurtarmak için elçilik (vazifemi) yaptım.
Kendinize gelin ! Sakın tamah , yolunuzu kesmesin ! Tamah , yapraklarınızı tâ kökünden söker , çıkarır."
Bunları söyleyip " Haydi hayırlara karşı! " diyerek onları uğurladı. ( Misafirler ) yolculuk ( esnasında ) kıtlığa düştüler , susuzlukları arttıkça arttı.
Yolda âniden yeni doğmuş güzel bir fil yavrusu gördüler.
Sarhoş kurtlar gibi başına üşüştüler. Onu tertemiz yetip bu işten ellerini yıkadılar.
İçlerinden biri ( fil yavrusunun etinden ) yemeyip onlara öğüt verdi ; ( zira) o adamın söyledikleri hatırındaydı.
O sözler , bu adamın o fili pişirip yemesine mâni oldu . Eski ve tecrübe görmüş akıl , sana yeni bir tâlih bağışlar.
Ötekiler fil yavrusunu yeyip yattılar , uykuya daldılar.
( Yemeyip ) aç kalan adamsa sürüyü bekleyen çoban gibi uyanıktı.
Derken ( bir de ) baktı ki kızmış köpürmüş bir fil geliyor. Önce o uyumayan adama doğru geldi.
Ağzını üç kere kokladı . Fakat ondan hiçbir kötü koku gelmedi.
Bir kaç kere etrafında dönüp dolaşarak gitti. O koca fil , adama hiç dokunmadı.
( Sonra ) uyuyanların hepsinin ağzını kokladı ; hepsinden de koku aldı .
Hiç çekinmeden hepsini birer birer öldürdü.
Her birini havaya kaldırıp yere vurarak parça parça etti.
Ey halkın kanını emen , bu işten uzaklaş ki halkın kanı seni savaşa düşürmesin!
Bil ki halkın malı , kanı demektir. Çünkü mal güçle , kuvvetle , çalışmayla elde edilir.
O fil yavrularının anaları kin güder , fil yavrusu yiyenden öç alır , ( onları ) öldürür.
Ey rüşvet alan ! Sen fil yavrusu yemektesin. Sana düşman olan fil , kökünü kazır , seni mahveder!
Hilelere başvurup ( düzenler koyan kimseyi ) koku , rezil eder. Fil , yavrusunun kokusunu bilir.
Hakk' ın kokusunu Yemen ' den duyan , bendeki bâtıl kokuyu nasıl olur da duymaz ?
Mustafa ( a.s.) tâ uzak yolda ki kokuyu alır da bizim ağzımızda ki güzel kokuyu nasıl almaz ?
( Bizde ki kokuyu ) duyar , duyar ama yüzümüze vurmaz , örter. İyi koku da göklere çıkar , kötü koku da.
Sen uyuyup durursun ama , o haram koku , şu yeşil gökyüzüne vurup durur.
Senin çirkin nefeslerine yoldaş olup gökyüzündeki koku alanlara kadar gider.
Kibir , hırs , şehvet kokusu , söz söylerken soğan gibi kokar.
Yemin edip " Ben onları ne zaman yemişim ki ? Soğandan da çekinirim , sarımsaktan da !" desen bile ,
o yalan yemini ederken nefesin , koğuculuk eder de (ağzında ki) koku yanında oturanların dimağına vurur.
O koku yüzünden dualar reddedilir. O kötü kalp ise sözle kendisini gösterir.
O dua ya " Sesinizi kesin!" cevabı gelir. Her azgının cezası , onu kovan sopadır.
Fakat sözün eğri de olsa özün doğru oldu mu , sözde ki o eğrilik Allah katında makbûldür.
( İlk b. 69 , Son b. 171 )
Mevlana Celâleddîn - i Rûmî
Bütün Eserleri
( Seçmeler)
🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑢𝑚𝑢𝑡 𝑣𝑎𝑟𝑠𝑎
Teen Fiction~•|Her şey üniversite sonuçlarının açıklanacağı gün başlıyor. Asel AKAY içindeki tuhaf hislerle beraber o günün bazı kişilerde huzursuzluk hissetmesiyle devam eder... Baran EGEOĞLU uzun zamandır rüyasında gördüğü kızı bulmasıyla hiç kendisinden bekl...
