---------------------------------------------
Yine sıradan ve her saniyesini Chris ile doldurmak istediği bir okul günüydü. Zil çaldığı gibi vakit kaybetmeden kendini müzik sınıfına atmıştı.
Chris her zaman ki yerine otururken gelen sevgilisine kollarını açıp kucağına çağırmıştı onu. Chris'in bağdaş kurduğu bacaklarının arasına oturup kollarını beline sarmıştı ve başını göğsünün üzerine yerleştirmişti.
Chris'in elinde duran kağıtta yazılanları incelerken "Nasıl böyle güzel şeyler yazıyorsun?" diye sordu. Chris gülümseyerek önünde ki saçlara kokulu bir öpücük bırakıp "Senin gibi güzel bir ilham kaynağım olduğu için çok zor olmuyor bebeğim" dedi.
Aldığı iltifatla gülümseyerek kafasını kaldırıp dolgun dudaktan bir öpücük almıştı. Chris bebeğini daha çok sararak yaklaştı "Bu yetmedi sanki" dedi. Seung onu hiç bozmadan tekrar birleştirdi dudaklarını ve her zaman ki aşk dolu öpüşmelerine yeni bir tane daha eklemiş oldular.
Ayrıldıklarında seung nefesini düzenlemeye çalışırken "Bu sefer yetti mi?" diye sordu. Chris düşünür gibi yaparak "Hayır,sanırım sana hiçbir zaman doyamayacağım" cevabını verdi.
Seungmin ellerini sevgilisinin boynuna sararak "Hafta sonu bir şeyler yapalım mı?" diye sordu. Sevgilisinin yüzü düşerken bir elini saçlarına daldırıp sarı tutamlarla oynamaya başladı. "Çok isterdim ama yapabileceğimi sanmıyorum üzgünüm bebeğim" dedi.
Seungmin gülümseyerek "Bunun için üzülmene gerek yok ki, anlıyorum seni önemli değil" dedi.Chris bir daha düşündü 'Böyle harika birini haketmek için ne yapmış olabilirim' diye ama bir cevap yoktu.
Zil tekrar çaldığında Seung sinirle "Zil sisteminizi sikeyim,biraz daha beklese olmuyor sanki" diyerek sevgilisini güldürmüştü. Chris onu kucağından kaldırarak "Hadi bebeğim önce dersine gir sonra onuda yaparsın" demişti. Seungmin oflayarak sevgilisinden ayrılıp sınıfına geçmişti.
***
Öğle arasına kadar bütün teneffüsleri aynı şekilde sevgilisinin kollarında geçirip, öğle arasında da yemek yedikten sonra onunla uzun uzun vakit geçirmişti ve şuan biten öğle arası yüzünden sınıfına gidiyordu.
Sınıfına girecekken kolundan sertçe çekilerek arkasında ki duvara fırlatılmıştı. Şaşkınlıkla önüne baktığında ortada sinirden kurdurduğu her halinden belli olan tilkiye benzeyen biri, sağ tarafında ifadesiz suratıyla Minho, sol tarafındaysa üzgün duran sarışın çilli bir çocuk duruyordu.
Şaşkınlığı hâla üzerindeyken düştüğü yerden kalktı, ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu ama karşısında duran üçlüye bakarsa durum ciddiydi.
"Sen büyük bir yalancısın" diye söze atladı ortadaki
Aklı daha da karışan Seungmin "Ne dediğin hakkında en ufak bir fikrim yok böyle saldırmak yerine insan gibi derdini anlat" diye çıkıştı.
Sarışın olan ortadakinin kolunu tutup "Jeongin fevri davranma düzgünce konuşalım" dediğinde ortadaki kolunu sertçe çekip "Nasıl sakin olmamı beklersin Felix yalan söylüyor" diye cevapladı.
Felix'in sesi çıkmazken Jeongin ona dönüp "Yalanlarının ortaya çıkacağını hiç mi düşünmedin" diyerek yakasına yapıştı.
Seungmin de refleks olarak karşısında ki çocuğun yakasını tutarak "Ben yalan falan söylemedim, neyden bahsettiğini bile bilmiyorum" dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Believe Me
FanfictionCHANMİN " Herkes delirdiğimi düşünüyor, kimse bana inanmıyor ama ben eminim sen benim Chris'imsin..." @DreamWwitch