Odamda oturmuş bilgiseyarıma bakınıyordum.
Yaptığım tek şey instagram da storylere bakmak.
Sadie'm kişisinden bir mesaj;
"Mills Umut Piçi yazdı hazırlan sana birazdan konum atacağım yere gel."Sıkkın bir ifadeyle iç çektim.
"Tamam Sen hazır mısın?"
"Yok değilim Umut piçi yazdığı gibi sana yazdım istersen aşağıda bekleyeyim seni birlikte gideriz."
"Tamam olur görüşürüz."
"Görüşürüz."
İlk baş telefonumun şarzıma
baktım.Şarzım %56.İyi bari çok az değilmiş.Telefonumu masaya koyup kalktım.Hemen dolaba yöneldiğim gibi bir kıyafet seçtim.Sade ve şık.Operasyon yerine abiye ile gidecek halim yok.
Üstüme siyah bir sweat altıma ise kot pantolon giydim.Telefonumu elime alıp hemen sadie ye yazdım.
"Kanka hazırım ben hazır mısın?"
"Evet evet geliyorummm."Hemen cevap yazdı telefonun başında bekliyor mübarek.
Aynanın karşısına geçip saçlarımı havalandırdım.Ve en sevdiğim koku olan lavanta parfümümü sıktım.Hızla odadan çıkıp aşağı indim.Siyah convers lerimi giyip aşağı indim.
"Mills!"Ahh yine bana doğru koşuyor.Sarılmayı sevmem çünkü babam son nefesini verirken bana sarılmıştı.Sarılmaktan nefret ediyorum babamı benim sarılışım öldürdü gibi hissediyorum.
"Selam :)"
"Hadi geç kalmayalım."
Arabama doğru yürürken çok sıkıldığımı hissetim.Bir 20 dakka sonra filan ormana gelmiştik.
"Of yine ne cinayeti ki bu şimdi." Sadie konuşurken ona onaylar anlamında başımı sallıyordum."İnmemiz lazım saat 2.35."
Arabadan indik ve cinayet işlenen yere gelmiştik.
Cinayet işlenen yerin tam üstünde duruyorduk.
"Tam burada."
"Mi-l-ls se-n cesetten neden korkmu-yorsun?"
Sesi titriyordu Sadie bir ajan olabilir ama çok temiz kalpli birisi.Korkar cesetlerden.
"Bilmem belki alışkın olduğum içindir."Babamın cesedini gördüm ben tanımadığım insanların ölümünden mi korkucam.
Sadie ile otların arasına bakarken cesedi bulmuştuk 30-40 yaşlarında bir adamdı bu.Offf çok zor çok.
"KIPIRDAMAYIN!"
Arkamızdan mermi çekme sesi duyduğumuzda korkudan yerimizden sıçramıştık.
"Dönün!"
Sadie ile arkamıza doğru dönerken yakışıklı bir çocuk gördük.Saçları kıvırcık ve bende muhtemelen 20 cm büyük.Yanındada iki çocuk daha vardı.
"Ne yapıyorsun onu öldürdüğün gibi bizide mi öldüreceksin?"
"Sizi öldürmeyeceğim küçük hanım hem o çocuğu ben öldürmedim."
"NAH!"Aman Tanrım önümde bana silah doğrultmuş bir katil var ve ben ona sövüyorum aferim sana millie AFERİM!!!
Yakışıklı,bir iç çekti ve dedi ki;
"Yürüyün!"
"Ne nereye götüreceksiniz bizi?"
"Bak küçük hanım çok soru soruyorsun yürüyün işte."
Göz devirip Sadie ile yürümeye başladık.Ben ilerlerken Sadie'ye bakmak için arkamı döndüm.Birde ne göreyim.AMAN TANRIM!Sadie resmen şuan önümde o yakışıklının yanındaki çocukla öpüşüyordu.Salak bu kız bizi kaçırıyorlar o öpüşüyor.
"Noah evde devam edersiniz yürüyün akşam olmadan varmamız lazım."
Yakışıklı konuştuğunda adı noah olan çocuk başını sallayıp Sadie'yi bir daha öptü elini tutup yürümeye başladı.
Yaklaşık 2 saat Sonra ormanın tam ortasında bir tahta evin önündeydik. Ev küçük ama hoş bir ev.
"Neden bizi buraya getirdiniz?
"Belki seninle vakit geçirmek için küçük."
Tanrım! Göz devirip eve doğru yürümeye başladım.Sadie ile Noah gülüşüyorlardı.Evin içine girip O yakışıklı kapıyı kitledi.
"Pardon da senin adın neydi."Yakışıklı diyip duruyorum adını söyleyeyim bari.
"Finn."
"Bende millie peki bizi neden buraya getirdiniz."
"Çok soru soruyorsun küçük.Açmısınız?"
"Ayyy evettt."
Bu Sadie de alıştı hemen.
"YOK değiliz."
"Küçük hanım kandırma beni karnından çıkan sesi duyuyorum."
Mal mal sırıtıyor bide.Finn Şömineyi yaktıktan Sonra mutfağa gitti.
"Bu arada bende Jack."
"Memnun oldum"
Sadie'ye döndüğümde Noahın üstüne çıkmış Öpüşüyorlardı.Allahım beni Kör et!!!
Bir yarım saat Sonra içeri Finn girdi.Elinde iki tabak pizza vardı.
"Kendin mi yaptın?"
Güldü.
"Tabiki hayır dönmüş pizzaları fırına koydum sadece."
Finn tekrar mutfağa doğru gitti ve kendi tabaklarını da getirdi.
Bir yarım saat Sonra yemeklerimiz bitirmiştik boş boş oturuyoruz.
"Gençlik biz gidiyoruz size iyi geceler."
Noah ve Sadie odalarına doğru gittiler.Arkalarından sadece onlara göz devirdim.
"Odam nerde uyumak istiyorum da."
Ayağı kalkıp sorumu yönelttiğimde Finn cevap verdi.
"Seni bir odaya koyalım ve hemen kaç demi avucunu yalarsın."
"Neden kaçayım bilmediğim bir yerdeyim ve güvenli bir yerdeyim ormana gidip kendimi mi öldürteyim?"
"Haklısın gel benle."
Ayağı kalkıp önden gitti.Arkadından yürümeye başladım.
"Burası."
İçeri girip yatağı oturdum ve ardımdan Finn girip kapıyı kapattı.
"Napıyorsun."
"Bu evde 2 oda var koltukta yatacağımı sanmadın her halde."
"Of senle yatmaktan sa koltukta yatarım daha iyi."
"Yalnız koltukta hayatta yatamazsın Jack zaten büyük koltukta yatıyor tek kişilik koltukta yatacaksan buyur."
Eliyle kapıyı gösterip üstünü çıkardı ve yatağı yattı.
"Yatarım Canım."
Odadan çıkıp koltuğa yattım Jack çoktan uyumuştu.Ve inanır mısınız ki koltukta yatamadım.İçimden bir küfür savurup odaya doğru gittim. Tam kapıyı açacaktım ki karşı odadan Sadie'nin İnleme seslerini duydum.
TANRIMMMM!
Odaya girip Finnin yanına yattım.Kokusu.Kokusu çok güzel.Zaten Erkek kokularına bir zaafım var.Dayanamayıp ellerimi Göğüslerinde gezdirdim.Teni çok sıcak.Ve çok güzel.Tam elimi çekecekken elimi tuttu,ve gözlerini açtı.
"Dedim yanımdasın işte."
"Evet yatamadım."
Gülümseyip elimi bıraktı bende arkamı döndüm.Size yaşadığım bu duyuyu anlatamam ama Ona dokunduğum zaman birşey hissettim.Sanki benim yıllardır yanımda olan Birisi gibi hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ajan aşk /Fillie/
RomanceBen Bir ajanım ormanda bir cinayet olayı için gittiğim sırada onunla karşılaştım.FİNN WOLFHARD...Açıkçası çok şey böyle nasıl desem Yakışıklı gibi bişey.Ondan HOŞLANMADIM!! Ama artık bizi götürmüştü nedenini bilmiyorum ama ormandaki ceset onun işiyd...