Geçen 3 yıla göre Zitao bu akşam oldukça rahattı. Öyle ki annesiyle şakalaşarak kurabiye hamurunu cadı şapkası şeklindeki kalıpla kısım kısım kesebiliyordu. Geçen seneki kusmuk faciasından sonra ayarlanan psikiyatrist işe yaramıştı. Tao'nun temelde kan ve vahşetle ilişkili figürlerden, doğal olarak da korkunç kostümlerden korktuğuna karar verilmişti. Korkularını yenmesi için pratik yapmışlardı. Başta ailesi olmak üzere birkaç kez maske ve kostüm giyinmiş olan insanlarla konuşmuştu. Doğum günlerinde çalışan palyaçolarla ve sevdiği karakterlerin maskot hâlleriyle tanışmıştı. Tao artık korkmuyordu çünkü korkmak için bir sebep göremiyordu. Hatta efsaneleşmiş karakterleri sevmeye başlamıştı. Özellikle vampirleri.
Bu sene vampir olmak istemişti ama annesi vampir kostümü değil sevimli bir şeyler giymesini istiyordu, yine. Çünkü kadın, minik adam artık minik denilemeyecek yaşa gelmeden onu sevimli bir kostümle şeker toplarken çekmek istiyordu.
─Anne ben artık sekiz yaşındayım. Se...kiz... Kendim gidebilirim şeker toplamaya. Korkmuyorum artık, biliyorsun. Hem çok güzel şakalar da hazırladım! Kimse annesiyle gezmiyor ki.
Sızlanan ufaklık yarın başına gelecekleri bilmeden gayet kendinden emin bir şekilde inatlaşıyordu.
─Taotao. Belki de bu konuyu seneye düşünmelisin?
─Hayır. Bu sene istiyorum!
─Neyi bu sene istiyorsun?
Babası bir led kablosuyla kapıdan girdi. Bu yıl meteoroloji yağmur yağmayacak dese de geçen sene ledlerin görüntüsünü epey sevmişti.
─Tek başıma şeker mi şaka mı yapmak istiyorum. Hatta tek başıma değilim ki. Chen Chen'le dolaşacağım!
Uzun bir süre anne ve babası bakıştılar, sessizlik rahatsız edici bir hâle bürünse de devam ediyordu. Babası tek çocuğuna kıyamayıp karısıyla bozuşacak olsa da sessizliği bir bıçak gibi kesti.
─Tamam. Madem çok heveslisin ve artık korkmuyorsun...
Babası Tao'nun korkmadığına emin olamasa da böyle demişti.
Tao sabah heyecanla uyanmıştı. Korktuğunu hissedince çekmeceden kolyesini çıkarttı. Bu onu kötü ruhlardan koruyacağına inandığı bir tılsımdı. Hemen boynuna taktı. Annesi bunu görmeden kostümünü giyindi. Çünkü annesi böyle tılsımlara inanmadığı için ona kızıyordu. Annesine göre bu aptallıktı ama Tao bu tılsım sayesinde şu an özgüven dolu hissediyordu.
Küçük bir pandaydı, geçen sene olamadığı. Yüz boyalarını kullanmak için annesinin iznini daha fazla bekleyemediğinden aynanın karşısına geçip hızlıca kendi kendine bir panda yüzü çizmişti yüzüne. Sonra aşağıya indi hızlı adımlarla. Merdivenleri ikişer ikişer inerken kapı zili çalınca kapıya koştu anında. Arkadaşının sabah gelmesi için iki gün önce anneleri konuşmuştu. Erken geldiği için birlikte oynayabileceklerdi. Akşam da şeker mi şaka mı yapmaya gideceklerdi. Kapıyı açınca tahmin ettiği gibi arkadaşı gelmişti, sarıldılar. Geri çekildiklerinde Tao, baş parmağını kaldırdı. Sonra dört parmağını açıp göğsünün önce sol ardından sağ tarafına dokundu.
Günaydın.
Günaydın Tao. Bugün nasılsın?
Cevap çok gecikmemişti. Heyecanlı heyecanlı, sessizce konuşuyorlardı. Tao'nun yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Baş parmağıyla iyiyim işareti yaptı ve arkadaşına içeriyi işaret etti. Chen Chen hemen içeri girmişti.
Kostümüne bayıldım. Harika bir boz ayı olmuşsun!
Ben de seninkini sevdim. Sen panda olacağım dediğinde ben de uyumlu olmak istedim! Şimdi sadece kutup ayısı eksik.
İkisi de güldü. Chen Chen gülebiliyor ve heyecanlandığında birkaç ses çıkarabiliyordu. Tao, arkadaşının kendi sesini nasıl duyduğunu merak ediyordu ama soramamıştı daha.
Belki yolda buluruz. Abur cubur ister misin? Annemin şekerleri sakladığı yeri biliyorum!
Akşama kadar midemizi doldurmamalıyız panda! Biraz çizgifilm izleyelim.
Dragon Balls'a ne dersin?
Harika olur.
Kaç bölüm izlediklerinden ikisi de emin değildi, sadece çok fazla bölüm olduğunu biliyorlardı. Tao'nun sabahtan beri bozulmuş panda yüzünü annesi düzeltti. Chen Chen'e de biraz kırmızı burun ve yanaklar eklemişlerdi. Annesi işaret dilini iyi bilmediğinden Tao'ya söyledi:
─Çok sevimli olduğunu düşündüğümü söyle.
Annem çok tatlı olduğunu söylüyor. Gerçekten öylesin, kıskandım.
Teşekkürler Tao'nun annesi.
─Teşekkür etti anne.
─Dikkatli gidin ve diğer sokaklara uğramaya kalkışmayın. Büyük çocuklardan da uzak durun hadi.
Uyarısını yaptıktan sonra kapıya kadar ufaklıklara eşlik etti. İkili el ele tutuşup yürümeye başladı.
İlk olarak bahçeden çıkıp karşıdaki eve ilerlediler. Tao eve ikinci kez baktığında çitlerin önünde birini gördü. Bakmaya korkmuştu ama bu sadece igarasını içen bir kutup ayısıydı! Minik ikili birbirine bakıp sonra büyük abiye baktılar. Büyük abiler daha korkunç giyinirlerdi, ayrıca havalı da... Ama o kutup ayısı olmuştu. Bu ikiliye farklı ve komik gelmişti. Kendilerini tutmayıp kıkırdadıklarında genç adam onlara döndü. Chen Chen gülmeye devam ederken Tao'nun gülüşü birden silindi, arkadaşının elini sıkıca tuttu. Korkusu pandada ağlama hissi oluşturuyordu. Sanki boğulurken arkadaşının elini acıttığının farkında değildi. Chen Chen çekmeye çalışıp diğer eliyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Tao ona bakmadığından ne dedi hiçbir fikri yoktu. Öyle olsa da elini bıraktı ve ardına bir defa bakmadan koşarak eve girip kapıyı sertçe kapattı. Chen Chen, Tao'nun arkasından bakakaldı. İlk kez onu böyle gördüğü için garipsemişti. Sonra kutup ayısı abiyi görmek için başını çevirdi. Az önceki yerde kimse yoktu ancak küçük bunu aldırmaya değer bılmadı. Tao'suz eğlenemeyeceğini düşündüğünden korkusuzca Tao'nun evine ilerledi. Hem arkadaşını yalnız bırakamazdı.
☼New character unlocked. İşte Huang ZiTao'nun çocukluk arkadaşı Chen Chen (adı mı Chen Chen yoksa hem soyadı hem adı mı Chen bilmiyorum);
Tek ve net fotoğrafını bulamadım. Tao niye kaşar gibi bakmış diyebilirsiniz, bunun cevabı Tao'nun kaşar oluşunda saklı.☼