Evin içinde koşuşturan kostümlü yaşıtlarına baktı. Ne kadar o da kostümlü olsa da garip geliyordu. Belki de neşeyle oynamalarıydı onun için garip olan.
Geçen sene uğradığı zorbalıktan sonra bir an bile yalnız kalmamıştı. Çünkü alışamıyordu. Kabullenmek onun için 21 gün süren bir süreç olamazdı asla. Elindeki şeker paketine baktı. Burada olmak istemiyordu ama nerede olmalıydı bilmiyordu.
Daha sabah annesi bugünün daha iyi olacağını söylemişti. Bugün diğer seneler gibi fiyasko olmayacaktı çünkü birkaç komşu toplanıp evde kutlamaya karar vermişlerdi. Ama annesinin dediği gibi daha iyi falan olmamalıdı. Chen Chen bile onunla ilgilenmiyordu. Diğer çocuklarla oynuyordu ama farklı olarak sessizdi.
Aptal Chen Chen, diye düşündü. Aptal, onlar seni anlamıyorlar bile. Ellerini hareket ettirmenle dalga geçiyorlar. Bunları düşünürken Chen Chen ona dönüp gülümsedi.
Neden bize katılmıyorsun?
Böyle iyiyim.
Neyse ki babası yanındaydı. Babası da onun gibi komşularla çabucak kaynaşamamıştı. Uzun süredir aynı yerde yaşasalar da kimseyle iletişimi yoktu, hem bugün de kabusa dönmesin diye oğlunun yanında durmalıydı zaten.
─Bahçeye çıkmaya ne dersin Taotao?
Babasının tüttürmesi gerektiğini anlamıştı. Tütünün zararlı olduğunu biliyordu. Sanırım akciğere kötü bir şeyler yapıyor tarzında havada bir bilgi vardı aklında ama yine de biliyordu. Aklına birkaç senedir gördüğü abi gelmişti. Onu da sigara kullanırken görmüştü. Ne kadar da yanlış, Tao babasının sigaralarını saklamayı düşündü.
─Olur.
Birlikte mutfağa ilerlediler. Oradaki kapıyı kullanarak bahçeye çıktıklarında Tao ne kadar karanlık olduğunu yeni fark etmişti. Endişeyle babasına baktı ve elini tutmak istedi. Babası onun korkusunu fark edince rahatlasın diye bir gülücük verdi.
─Sadece sokak lambalarının bakımı sebebiyle ışıkları kestiler. Ama karanlığın güzel yanı ne biliyor musun? Yıldızları görmek kolaylaşır.
Zitao anında başını kaldırırken babası da sigarasını yakmıştı. Gelen kokuyla rahatsız hissettiği için başını eğdi. Bahçede birkaç kişi daha varmış gibi hissederken etrafa baktı. İlk kimseyi görememişti sonra ağaçtaki karartıyı gözleri seçti. Tam göremiyordu. Ağaçtaki sigarasını yakınca kim olduğunu azıcık görmüştü. Görmese de kim olduğunu anlardı zaten. Onun içten içe her sene gördüğü genç olduğunu içinde bir yer. Babasına söylemeye karar verdi. O genç kimdi bilmiyordu.
─Ağaçta biri var.
Babası başta algılamasa da sonra ağaca baktı. Tao doğrudan gencin gözlerine bakıyordu ve bir an bakışını ayırmıyordu ki kaybolmasın.
─Hey! Serseri. Orada ne arıyorsun?
Babası bir an durup ne yapması gerektiğini düşündü. Sonra yere eğildi bir taş alabilmek için. O sırada Tao, çocuğun nasıl ağaçtan atlayıp ellerini cebine koyarak sokağın yukarısına doğru yürüdüğünü gördü.
─Nereye gitti o?
─Yukarıya.
─Serseri işte. Tanıyor muydun?
Başını sağa sola salladı hemen. Ardından sokak ışıkları yanmıştı. Birkaç çocuk dışarı çıkmıştı. Tao onlara baktığında Chen Chen'i görememişti. Sonra biri omzuna dokundu. İrkilip arkasını döndü hemen.
Belki diğer çocuklarla birlikte gidersek kötü hissetmezsin.
Şakalaşarak yolda ilerleyen çocuklara baktı tekrar. Onlarla takıldığı her gün kötü hissediyordu aslında. Chen Chen'in korkusunu kastettiğini bilse de ilk aklına bu gelmişti.