Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.
Bölüm şarkıları; Roy Orbison - Pretty Woman
Perdenin Ardındakiler - KendimeElindeki kalemle oynayarak gözlüğünün ardındaki gözleri ile ben ve yanımdaki somurtkan adama tatlı tatlı bakıyordu Feride.
Bizi buraya neden çağırdığını hala söylememişti. Şu an iç sesiyle konuşsa da bizimle alakalı olduğu açıktı.
"Genelde seanslarımızı tek yaparız ama bundan sonra beraber yapacağız." diyen Feride'nin lafını aklımda sorular olsa da bölmedim.
"Anna, iyileşmeye başlasan da hala tam olarak ilerleme kaydedemedik." diyen Feride, bakışlarını benden çekerek yanımda oturan somurtkan adama baktı.
"Bora, aynı şekilde sen de hala iyileşebilmiş değilsin. Bu yüzden kurulu topladım ve bir karar aldım..."
"Buradaki çoğu hasta gibi tedaviniz için sizi lojmanlarımızda bir süre ağarlayacağız."
"Senin gibi doktorun ben..." diyen Bora'ya dönerek,
"Feride hakkında düzgün konuş! O bizim doktorumuz!" dediğimde ayağa kalkmıştım. Ona üstten bakmaya devam ederken o da ayağa kalktı ve bu sefer üstten bakan o oldu.
"Bana bak deli doktoru, ben bunu onaylamıyorum. Hiçbir şekilde burada mutluluğuyla nam salmış bu kızla aynı yerde kalamam!"
"Ben de kalmam bu somurtkanla!" dedikten sonra gülümsemeye başlamıştım yine.
Heyecanlanırken, korkarken, üzgünken, umutlarım tükenmişken hatta hayal kırıklığı yaşarken bile yüzüm güler ama içimde bambaşka duygular yaşardım. Üç yıldır böyleydim.
"Bora ve Anna, lütfen oturun. Tedaviyi kabul etmemem gibi bir şansınız yok çünkü ailelerinize bu durumdan bahsetmiştim. Onlar da onayladılar." diyen Feride masasına iki tane kağıt çıkardı.
Ben bana verdiği kağıda bakarken Bora da kendi kağıdına bakıyordu.
"Gördüğünüz kağıtta ailelerinizin imzalı onayları var. İsteseniz de istemeseniz de o lojmanda tedavi olmak zorundasınız!"
•••
Feride'nin dediği olmuştu. Fazla mutlu olmamdan rahatsız olan abim ve yengem benim burada daha iyi olacağımı düşündükleri için kabul etmişlerdi. Mutlu olmaktan rahatsız olmuyorum ki. Böyle gayet iyiyim. Hasta da değilim. Gülümsemek ve kahkaha atmanın neresi yanlış?
Yengem, biraz kötü kadındır. Daha doğrusu; kadınlığını kullanarak, abime istediği her şeyi yaptırıyordu. Durduk yere gülmelerim ve kahkaha atmalarım muhtemelen onu bunalttı ve abimin aklına girdi.
Bora' da mecburen benimle yaşamayı kabul etmişti. Hakkında hiçbir şey bilmediğim biriyle aynı yerde kalmak tedirgin etse de burası güvenliydi. Her evin iki tane koruması ve bir tane de doktoru vardı. Eğer bana bir şey yapmaya kalkarsa, korumalara onu dövdürtürdüm.
Hastanenin arkasındaydı lojmanlar. Bizim gibi aynı evde iki hastayı evlerde bulundurmasalarda durumu ciddi olanlar ev konforunda burada tedavi oluyorlardı. Bu sokakta olan evlerin tamamamı hastaneye aitti. Belli ki hastanenin sahibi bir sokak dolusu ev alacak kadar zengindi.
Geldiğimiz lojmanın dışı beyaz ve koyu maviye yakın bir renge boyanmıştı. İki katlı ve bakımı yeni yapıldığı belli olan bahçeli müstakil bir evdi.
"Beyazdan nefret ederim." diyen Bora, bavulunu sürükleyerek ona verilen anahtarla evin kapısını açtı.
İçeri girdiğinde bavulu girişe bıraktı ve içeride bir yere girdi. Ben, bavulumu yukarıya taşıdım. Merdivenlerden düşme tehlikesi yaşasamda bir şekilde yukarıya taşımıştım. Feride'nin dediğine göre ev iki katlıydı ve biri bana diğeri de Bora'ya aitti. Buna sevinmiştim çünkü onun somurtkan yüzünü görmeyi istemiyordum. Yakışıklı bir yüzü vardı. Sakalları yoktu ve gözleri masmaviydi. Biraz gülümsese aslında daha da yakışıklı olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORAN
Short StoryDelilerin içinde bir lojmanda kalan iki psikolojisi bozuk genç. Aşka aşık olan tutkulu bir psikiyatrist. Geçmişte yaşanan kötü olaylar. Ve bir de biz. Bora ve Anna.