Bölüm 2: Yoga

46 55 14
                                    

Bölümü erken atmaya karar verdim ama uzun bir süre bölüm gelmeyecek. Yazma Günleri Ekim 2020 yarışmasına katıldım. Onun sonuçlarını bekleyeceğim.

Bölüm şarkıları: Eminem - Without Me
Yasemin Mori - N'olur N'olur N'olur


Bir hafta olmuştu lojmanda yaşamaya başlayalı. Bora ile sadece yemek saatlerinde ya benim mutfağımda ya da onun mutfağında yemek yerken birbirimizi görüyorduk. O saatlerde de birbirimizle pek konuşmazdık. Karşı tarafta bizden yaşça büyük bir ressam kadın vardı. Çok paspaldı ve sanırım perdelerini kapatamayacak kadar da üşengeç biriydi. Arada bir balkona çıkıyor ve şarkı söylüyordu. Sesi kargaları andırdığı için herkes cama koşuyor ve pencerelerini kapatıyordu. Sağ tarafımızda ise ergen bir kız vardı. Karşıdaki kadına küfür ediyordu. Ağzı çok bozuktu. Sol tarafımızdaki lojman boştu.

Bu kadar tuhaf insanla aynı sokakta yaşadığım için sürekli ağlıyordum. Ağlarken gülmelerimde artıyordu. Abim ve yengemin ziyaretime gelmemeleriyle alakası yoktu.

Bütün gün sıkıntıdan evimi temizlemiştim. Şarkı açıp dans ettim. Kitap okusamda yine de sıkıntım geçmemişti. Şimdi ise yemek hazırlamıştım Bora ile yemek için.

"Yemek hazır!" diye merdivenin başından Bora'ya bağırdım. Mutfağa geçtim ve sandalyelerden birine oturdum. O da çağırdıktan hemen sonra gelmişti.

"Sen neden buradasın?" diye sorduğumda Bora, suyunu içmeye başladı.

"Günlerdir söyleyeceğim ama unutuyorum. Aksilik işte. Yemek yapmakta çok iyisin."

Cümleyi öyle bir çevirmişti ki... Ben de cevap verecek sanmıştım. Pislik herif!

"Öyleyimdir. Neden kimse seni ziyarete gelmiyor?"

Umarım bu sorumu cevaplardı. N'olur ki sorumu cevaplasa? Bir haftadır onunla sadece havadan sudan sohbetler ediyorduk.

"Eminem sever misin? Hatta bir şarkısını açayım da dinleyelim." dedikten sonra Without Me'yi açtı.

"Evet severim."diye mırıldandıktan sonra gülümseyerek yemeğimi yemeye devam ettim. O da ritimle kafasını sallayarak arada bir şarkıya eşlik ediyordu.

                                        •••

"Bugünkü ödeviniz; yoga!" diyen Feride'ye göz devirdim. Bora da bıkkınca nefesini vermişti.

"Saçma sapan önerilerde bulunma doktor. Yoga yaparak mı iyileşeceğiz?" diyen Bora'ya tanıştığımızdan beri ilk defa hak verdim.

"Bora haklı. Yoga yapmak istemiyorum. Çok saçma."

"Üzgünüm. Yoganın size çok faydası olacak. İçsel olarak huzursuzsunuz ve yoga sayesinde huzura kavuşacaksınız." diyen Feride, sarı saçlarını eliyle arkasına attı ve konuşmasına devam etti.

"Eğer yapmam diyorsanız size diğer seansta gösterdiğim kağıtları tekrar hatırlatabilirim?" dediğinde suratımı buruşturdum ve ardından istemsizce gülümsedim.  O da gülümsememi yanlış anladığı için kabul ettiğimi sanarak,

"Bora, bak Anna kabul etti. Sen de inat etme. Kabul et." diyen Feride'ye daha çok güldüm. Gülüşlerim sinirdendi.

"Hastalığımı bahane etme Feride. Olmaz!"

•••
Oldu. Feride'nin dediğini birazdan yapacaktık. İstemediğimi söylediğinde abimi aramıştı. O cevap vermeyince yengemi aramıştı ve yengem de bu tedavi yöntemini seve seve kabul etmişti.

Bora'da kabul etmese bile onunda yakınını aramıştı Feride. Aradığı kişi arkadaşıydı. Sanırım Bora'nın burada tedavi olmasını isteyen kişi de oydu.

Benim bahçemde yer yoktu ve Bora'nın bahçesi daha büyük olduğu için burada yoga yapacaktık. Önce kendi yoga matımı daha sonra da Bora'nın matını yere serdim.

"Teşekkür ederim. Kusura bakma ama önemli bir görüşme yaptım." diyen Bora, bana açıklama yaptığı için şaşırmıştım. Ona gülümsedikten sonra matın üzerine oturdum.

"Benim yanımda gülümseyemezsin. Kuralları ihlal etme Anna."

"O zaman sen de benim yanımda somurtma. Gülümse." dediğimde sırıttı. Daha çok yapmacık bir gülümsemeydi bu.

"Daha içten." derken gülümsememek için zor durduğumu gördüğünde kahkaha atmıştı.

Düşüncemde yanılmıştım. Dişleri inci gibi ve bembeyazdı.

Küçük bir hoparlör almıştık. Bora, kendi almak istese de buna karşı çıkmış ve ortak almıştık. Rahatlatıcı bir müzik açtı. Gözlerimizi tam kapatacaktık ki bir ses yaptıklarımıza engel oldu.

"Lan varoşlar, siz ne anlarsınız yogadan?! Bekleyin, geleyim de göstereyim." diyen karşı tarafta yaşayan ressam kadın, sarktığı camdan çekildi.

"Göster bakalım." diyen Bora, müziği kapattı.

O kadınla uğraşmak istemiyorum. Gelsin istemiyorum. Yüzümün düşmesi gerekirken daha çok gülümsedim. Yüzümü saçlarım kapattığı için Bora, güldüğümü göremezdi.

Ressam kadın, evinden çıktıktan sonra sağ tarafımızdaki eve gitti. Kapıyı çaldığında depresyonda olduğu belli olan ergen kız kapıyı açmıştı. Ne konuştuklarını anlamamıştım.

Önüme döndüğümde yine gülümserken Bora, saçlarımı omzumun arkasına attı. Dudaklarımın kenarına parmaklarıyla dokunarak gülmemi engellemeye çalışsada bu beni daha çok güldürmüştü. O da suratımın şekline gülmeye başladı.

"Benim yanımda gülmek yok. Bir de omuzların sarsıla sarsıla gülüyorsun." dediğinde zorlansamda somurttum.

"Bu varoş ergeni de çağırdım. Depresyondan çıksın. Sevap işlemem lazım." diyen ressam kadın, yanındaki kızın kolundan çekerek yanımıza geldi.

"Matınız yoktur diye evimden getirdim." dediğinde önümüze önce depresif kızın daha sonra da kendi matını sererek oturdu. Arkasını dönerek,

"Bu arada benim adım Asude. Bana Asu diyebilirsiniz. Espri olsun diye aşure derseniz, sizi pataklarım." dedikten sonra yanındaki depresif kızı eliyle göstererek,

"Bu da..." dediğinde sustu. Sanırım o da ismini öğrenememişti.

"Esra ama ismimi söylemeyin. Nefret ediyorum." derken suratını buruşturdu.

"Neden ki?  Karanlıkta yol gösteren anlamına geliyor. İsmin çok güzel." dediğimde gülümsesem de Bora'nın bakışlarıyla somurttum.

"Salaklığından." diyen Asude'ye kimse cevap vermedi.

Hep beraber geçirdiğimiz saatler Esra'nın sürekli offlamalarıyla, Asude'nin bize hareketleri göstermesi ve yapamamızla, benim gülümsemelerim ve Bora'nın somurtmalarıyla geçmişti. Her şeye rağmen güzel bir gündü. Bora'yı akşam yemeğini yemek için çağırmıştım ve yemek bittikten sonra uyumayı düşünüyordum.

"Bugün sessizsin. Konuşsana."

"Ne konuşacağız ki? Sorduğum soruların hiçbirine cevap vermiyorsun." dediğimde güldü.

"Ben sorayım. Sen cevapla o zaman."

"Olmaz." dedikten sonra ayağa kalktım.

"Yemeğini yedikten sonra aşağıya inersen sevinirim. Kuralları ihlal etme." dedikten sonra mutfaktan çıktım.

"Evine meraklı değilim Anna! Giderim!" diye bağırsa da ona cevap vermedim.

Odama geldiğimde kulaklığımı telefonuma taktım ve Yasemin Mori'nin bir şarkısını açmıştım. Uyumadan önce müzik dinlemeyi çok seviyordum. Ne o, ne de ziyaretime gelmeyi unutan abim ve yengem umurumda değildi artık. Yalnızdım ve bir şekilde yalnızlığıma alışmalıydım.

BORAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin