Eski

142 15 4
                                    

Multimedya: Nilay

Ohaaa, hatta çüşş. Ben hayatımda böyle bir çocuk görmedim. Düşmemem için bir eliyle beni tutmuştu. Elinin değdiği her hücrem yanıyordu. Gözlerinin o koyu maviliğinde boğulabilirdim. Hafif pembe dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı. " İyi misin? "

- Ben iyiyim. Şey, çok aferdersin. Ben çarpmak istememiştim.

- Önemli değil, derken bana doğru gülümsüyordu. Uzun bir süreden sonra içimdeki duygular kabarmaya adeta bir şelale olup çağlamaya başlamıştı. Heyecandan dilim tutulmuş, resmen konuşamıyordum. Sonunda bu duygusal dinginliği o bozdu. " Ihmm, şey, benim gitmem gitmem gerekiyor, acaba önümden çekilir misin? "

Yuhh bana! Şaşkınlıktan çocuğun önünü kesmiştim. Hızlıca kenara çekildim. Gülümseyip merdivenleri inmeye başladı. Tam gözden kaybolacakken " Hey!! Benim adım Cemre. Gerçekten üzgünüm. " dedim. Durdu ve arkasına dönüp " Önemli değil Cemre. Sonra görüşürüz. Ben de Bora. " dedi.

Sınıftan içeri girip sırama oturdum. Şu an dersi gerçekten dinleyecek durumda değildim. Kafamı sıraya gömüp uyumaya çalıştım ama coğrafya hocası uyutur mu hiç? İMKANSIZ.

İkinci, üçüncü, dördüncü ders derken sonunda öğle zili çaldı ve okuldan dışarı çıktık. Nilay' la birlikte genellikle takıldığımız kafeye gittik. Bir iki poğaça ve büyük boy çaylarımızı alıp oturduk. Sabah yağan yağmur bir ara kesmişti ama şu an hala yağıyordu. Ben poğaçaları yerken ve çayımı içerken Nilay camdan dışarı bakıyordu. Poğaçamdan bir ısırık daha alıp " Ne oldu, moralin bozuk gibi hatta bozuk!? "

- Hiç, sadece eski birden aklıma geldi.

Suratı düşmüştü, ne zaman Cem aklına gelse böyle durgunlaşır, gözleri dolardı. Ama sevgiden değil nefretten!

Geçen sene, Ekim ayında Nilay, Cem ' e karşı onu iki senedir çok sevdiğini söyledi. Cem o zamanlar okulun popüler kişisiydi ve açıkçası pisliği de vardı. Her neyse Cem, Nilay' a bunların okul ortamında değil başka bir yerde konuşulması gerektiğini söyledi ve onu civardaki alış-veriş merkezine çağırdı. Nilay bunu duyduğunda okulu yedi kere tavaf etmişti. Birlikte okul çıkışı söylediği yere gittik, masalardan birinde oturmuş onun gelmesini bekliyorduk. Kısa bir süre sonra on sekiz yaşlarında, kısa kıvırcık saçlı, deri çeketli ve uzun dar pantolonlu biri yanımıza gelip Nilay ' ın kulağına bişeyler söyledi. Bunun üzerine Nilay beş dakikalığına benden izin alıp bir yere gitti. Yaklaşık yirmi dakika bekledikten sonra masadan kalkıp alışveriş merkezini turlamaya karar verdim. Teknoloji mağzasının önünden geçerken televizyondaki görüntü dikkatimi çekti. Kalabalık bir grup ezici bir gülümsemeyle - kahkahayla - ağlayan bir kıza doğru laf atıp alkışlıyorlardı. Hemen yanında da Cem vardı. Kamera kıza doğru zoom yaptı ve ben olduğum yerde dona kaldım. Ellerini yüzüne kapatmış, keçe gibi olmuş saçları ve 80'lerden kalma bir kıyafetle ağlayan Nilay' a takıldı gözlerim. Kısa bir koşunun ardından kameranın kayıt yaptığı yere gittim ama kimse yoktu. Hatta Nilay bile. Telefonumdan numarasını bulup çevirdim. Üçüncü arayışımın sonunda açtı ama ağlamaktan konuşamıyordu. Cem' e karşı açılmıştı ama o, onu küçümsemiş, kendi gibi birine layık olmadığını söylemiş ve herkesin önünde küçük düşürmüştü. Bu olaydan bir iki hafta sonra Cem okuldan ayrılmış, başka bir yere taşınmıştı. Gitmeden önce yaptığı şeyden dolayı Nilay ' dan mahcup bir şekilde özür dilemiş ama Nilay onu asla affetmeyeceğini ve günün birinde intikamını alacağını söylemişti.

- Takma artık, boşver. Madem seviyordu neden affedip bir şans daha vermedin ki?

- O kadar kolay olmayacak. O günün hesabını kötü alıcam. Onu ne kadar çok sevsemde yaptığını unutmam biraz zaman alacak.

- Sen bilirsin ama o gün senden özür dilerken gerçekten pişman gibiydi. Ne biliyim, yüzü falan çok tuhaftı.

- Of neyse kapat artık bu konuyu. İçim darlandı yine. Haaa bu arada şu merdivendeki çocuğu unuttum sanma. Neydi adı... Bora Bey! ^_^

Bu kızın morali ne ara düzeldi de piç piç gülmeye başladı anlamadım ama anladığım tek şey kulaklarımdan başlayıp burnumun en ucuna kadar kızardığımdı.

TERS KALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin