Saçmalama

148 14 3
                                    

Kafede biraz daha oturduktan sonra sıcacık puf yastıklardan isteksiz bir şekilde kalktık. Üst kattan aşağı inerken, merdivenlerin gıcırtısı yüzünden sinirlerim bozuldu. Bu günlerde bana neler oluyordu anlamıyorum. Küçük birşey de sinirlerim bozuluyordu.

Merdivenin son basamağına geldiğimde durup, kafenin içini gözlerimle son bir defa daha taradım. Bunu yaparken amacım neydi bilmiyorum ama içimden yapmam gerektiğini düşündüm.

Gözlerimin bir amacı vardı ve ben bu amacı sanırım biliyordum.

Etrafa biraz daha baktıktan sonra çıkışa yöneldim. Adımlarımı yavaş ve sakin bir şekilde atıyordum. Nilay, çoktan çıkış kapısının önüne varmış, oflayarak biran önce benimde dışarı çıkmamı bekliyordu. Bakışlarım artık sadece adımlarıma kenetlenmişti. Adımlarımı sayarak ilerlemeye başladım.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı... Küütttt!?!

Bu iki olmuştu. Her seferinde canım yanıyordu ama umrumda değildi. Onu görmek gerçekten hoş oluyordu.

- Yine mi sen? Çarpa çarpa morarttın beni. ^_^

- Özür dilerim ama elimde değil.

- Ya aslında biliyorum, çekici olunca çarpan çok oluyor ama bana çarpa çarpa kendine de zarar veriyorsun bak, dikkat et, dedi.

Bu çocuk gülünce bana bişey oluyor. Sanki Zeus bütün oklarını sağdan soldan bana yağdırıyor allam yaa.

Bora ile konuştuğumuzu gören Nilay yanımıza geldi.

- Hayırdır, neye bu kadar çok gülüyorsunuz?

- Bora çekici bir insanmışmış, öyle diyo.

- Bedava wifi misin ki kendini çekici görüyorsun? !

Nilay' ın bu soğuk ötesi şakasına biraz şaşırmıştı ama sonra gülmüştü. Nilay ' ın koluna gizliden gizliye cimcik attıktan sonra " ne yapmaya çalışıyosun, beni sakına mal konumuna düşürme " bakışını attım.

- Ben Bora. Sende Cemre' nin arkadaşı olmalısın.

- Evet ben Nilay. Tanıştığıma memnun oldum.

- Şey, eğer müsaitseniz bi kahveye ne dersiniz. Nilay ' ın soğuk espirisinden sonra içimiz ısınır, hem dışarı da yağmur yağıyor, hemde ayak üstünde gülüp eğlenmek biraz saçma oluyo, oturalım bence.

Ben sevinçten neredeyse ölecekken Nilay hayvanı yine şuursuz konuşmaya başlamıştı.

- Yok ya sağol, Cemre ' nin beresi, benimde gocuğumun şapkası var. Biz yavaştan yavaştan okula gidelim. Sen otur iç, hem arkadaşların seni bekliyor sanırım, dedi arka taraftaki masayı gösterirken.

Arkama dönüp baktığımda iki kişinin bize doğru, meraklı gözlerle baktığını gördüm. Tiplerine ve duruşlarına bakılırsa Bora ' nın arkadaşları olma olasılıkları yüksekti.

- Neyse, siz bilirsiniz. Arkasına dönüp, hızlı adımlarla arkadaşlarının yanına gitti. Nilay da beni kolumdan tutup doğruca kapıdan dışarı çıkardı.

Ben az önce onunla konuşamamanın şokunu yaşarken Nilay kırmızı kulaklıklarını takmış, montunun ( Nilay ' ın diyişiyle gocuğunun) şapkasını kafasına geçirmiş, dinlediği şarkıyı mırıldanarak yürüyordu.

Biraz daha böyle yürüdükten sonra kafasına okkalıklı bi tane geçirdim.

- Ohaa lan! Hayvan gibi elin var amk!? Kırdın kafamı, neyle vurdun beyzbol sopası falan mı?! Oyy valla gitti bütün anılar, yaşanmışlıklar... Beynimin içinde 9.9 şiddetinde deprem oldu.!!

Kafasını iki elinin arasına almış, hem bana laf diyo hemde sendeleye sendeleye yürümeye çalışıyordu.

- Az bile vurdum. Bora' yla konuşmak, yakınlaşmak için götümü yırtıyom ve ben bu şansı yakalıyom ama sen mani oluyon. Dur ben sana daha neler yapcam!

- Ufff, çocuk sana, seni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Napayım, ben seni korumaya çalışıyordum.

- Ne saçmalıyorsun sen yaa. Bora beni niye öldürsün., tevekal mı bu çocuk, saçmalama!!

- Ne Bora ' sı yaa. Ben senin şu kantin magandasından bahsediyorum. Berke' den!!

- Berke mi?? Adını ne ara öğrendin sen ve ne alaka ya aklım karıştı.!?

- Üçüncü dersin sonunda dayanamayıp uyudun. Benimde canım sıkıldı ve tenefüste dışarı çıktım. Koridorda sayısal sınıfın kızlarıyla karşılaştım. Hal hatır sorarken konu senin şu kantinde kavga ettiğin çocuğa geldi. Adı Berke Kazas mış. Sakin,sessiz ama dehşet verici biriymiş. Kantindeki kavgadan sonra sınıfa çıkmış ve alttan alttan, psikopat psikopot gülmeye başlamış. Kafe de kızgın kızgın bakınca bende seni dışarı çıkardım.

Offf, harika!! Kim uğraşacaktı şimdi bu çocukla!? Böyle şeylerle uğraşacak değilim. İki gün sonra nasıl olsa unutulur. Benim ilgilenmem gereken başka kişiler var.

- Heyy, kendine gel aşık görll. Bu yağmur biraz daha üzerine yağarsa verem olacan bak.

Düşüncelerimden sıyrılıp sesin geldiği yöne döndüm. Nilay kendini yağmurdan korumak için kendini otobüs durağının altına atmıştı.

- Hıı ben hasta bile olmam sen ne veremindem bah.. Ha..ha..hapşuuu...!!!

- Güldürme beni, bak üşüttün bile. Hadi yanıma gel. Taksi, otobüs ne gelirse binip eve gidelim. Ben daha okula falan gitmem. Benim için okul sezonu kapanmıştır.

Koşarak yanına gittim. Yağmur bu aralar şiddetli yağıyordu. Bir kaç dakika bekledikten sonra otobüse bindik. Şansımıza otobüste neredeyse hiç insan yoktu. Arka tarafa geçip oturduk. Kulaklıklarımı kulağıma takıp, kafamı geri yaslayıp gözlerimi kapattım.

Şu an olmak istediğim tek yer sabah toplamadan, öylece bıraktığım yatağım...

Arkadaşlar, bu benim ilk deneyimim lütfen okumaya devam edin, ileride eksiklerimi tamamlıyacağım. Kitap hakkında bilgi verecek olursam ileride Berke ile ilgili daha çok olay yazıcam.
Okuduğunuz için çok çok teşekkürler ^_^ sizi seviyorum

TERS KALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin