51. Bölüm : "Fedakarlık"

1.8K 123 35
                                    

--------------------------------------------

(Kerem'in Dilinden)

(((Aylar Önce

Akşamüzeri işten çıktıktan sonra eve geldim, anahtarla kapıyı açıp içeriye girdim. Dün gece çok işim vardı, mecburen şirkette kaldım. Uykusuz bir gece geçirdiğim için çok yorgunum.

Ceketimi çıkartıp vestiyere astım, bilgisayarımı bıraktım. Salondan öksürük sesi geldi. Baya derin ve  ard arda. Zeynep olduğunu anladım. Banyoya gidip ellerimi yıkadıktan sonra salona girdim hemen.

Zeynep koltukta, battaniyenin altında yatıyordu. Televizyon izliyordu. Elindeki peçeteyle burnunu sildi. Karşısındaki koltuğa oturdum.

"İyi misin?"

Baygın bakışlarını bana çevirdi, koltukta biraz doğrulup sırtını kolçağa yasladı.

"Hastayım. Burada durma istersen sana da bulaşır. Sonra başımın etini yersin"

"Yorgun değil misin ya? Hala laf sokuyorsun"

"Evet Kerem yorgunum, beni yalnız bırakır mısın? Televizyon izleyeceksen ben gideyim"

"Zeynep bir dur ya. Biliyorum, gece gelmediğim için böyle davranıyorsun ama şirketteydim. İstersen güvenlik kamerası görüntülerini falan getireyim şirketten. İşim bitmedi"

"Onunla alakası yok"

"Hıhı, tabii. Neyse... Baya derin öksürüyordun, doktora gidelim mi?"

"Gittim ben sabah erkenden. Soğuk algınlığı... Dinleneyim, takviye alayım geçecek. Bebek iyi"

"Sevindim. Yemek yedin mi?"

"Yedim, sana yapmadım. Ekmek arası yedim"

"Ben tokum, yedim şirkette. Senin için söylemiştim. Çorba içmen lazım, bekle yapıp geleyim"

"Sen? Bana?"

"Evet"

"Zehirleme beni. Karnımda çocuğunu taşıyorum"

"Yok artık Zeynep! Saçmalama ya. Şakasını bile yapma bunun"

"Aman"

Yerimden kalkıp mutfağa gittim. İnternetten basit bir çorba tarifi buldum. Dolapları karıştırıp malzemeleri çıkarttım. Salçalı tel şehriye çorbası basit göründü. Tarifine göre bir şeyler yaptım. Piştiğini düşününce kaseye döktüm. Üzerine bol bol limon sıkıp tabağın yanına ekmek dilimledim. Bir bardak su da koydum. Tepsi içinde salona geri döndüm. Zeynep yine öksürüyordu. Tepsiyi kucağına bıraktım. Yanına oturdum.

"Zeynep gerçekten iyi misin sen?"

"Evet. Çok güzel kokuyor eline sağlık. Galiba benim için yaptığın tek iyi şey, bu. Şaşırdım"

"Hala insanım merak etme" –hafifçe gülümsedi

Çorbasından bir kaşık aldı, üfleyip içti. Tepkisini merakla bekledim. Başını ağır ağır salladı.

"Bol limonlu"

"Eee iyileşmen için... Güzel mi?"

"Güzel, sağ ol"

"Afiyet olsun"

Çorbasını ben yanındayken sessizce içti. Gerçekten çok hasta sanırım, arada laf sokması dışında kavga etmedik. Şaşkınım. Tabağı bitirince sehpaya bırakmak için hamle yaptı, ondan önce davranıp tepsiyi aldım.

Olmaktan Korktuğum YerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin