GÜNLÜK

22 6 2
                                    

Son ders bitmişti. 4. kattaki resim sınıfında unuttuğum ceketimi almak için yukarı çıkmaya başladım. Bugün oturduğum sıraya geldiğimde ayağımın altından gelen çatırtı sesiyle hemen kendimi geri çektim. Defter gibi bir şey vardı. Elime aldığımda bunun defter değil bir günlük olduğunu anlamıştım. Günlüğün arasından düşen kağıt parçası dikkatimi çekmişti. Eğilip kağıdı aldım.

"Çok kötü bir hata yapt...

Ben bir katilim" gerisi yoktu. Merakıma yenik düşmemeliydim. Bu günlük kiminse gelip geri almalıydı ve o zamana kadar kimse okumamalıydı. Ama burada durmaya devam ederse, muhtemelen biri okurdu. Eve götürsem? Hayır hayır olmaz. Okulda neredeyse kimse kalmamıştı herhalde ses yoktu pek. Bulunduğum sınıfa doğru adım sesleri gelmeye başlayınca korkmuştum. Geri geri 2 adım attım. Daha sonra bu yaptığımın saçma olduğunu düşündüm. Ne yapacaktım? Eğer gelen kişi okul görevlilerindense muhtemelen elimde günlüğü gördüğünde alıp müdüre götürecekti. Adım sesleri giderek yaklaşıyordu.

İçeri tahmin ettiğim gibi okul görevlilerinden biri girmişti.

"Yağmur? Kızım n'apıyorsun burada?"

"Ben...eee...Bir şey unutmuştum da."

"Elindeki ne?" Fazlasıyla gerilmiştim.

"Ceketim...hehe" gibi bir şey çıktı ağzımdan. Hehe nedir ya?!

"Tamam. Beni de müdür bir şey almam için yollamıştı acilmi- Eyvah. Kızım sen benim dediklerime bakma yine aklım gitti."

"P-peki." Hemen sınıftan çıktım. Merdivenleri ikişer üçer atlayarak inerken 4 basamak birden atlamaya çalışınca yere düştüm.

"Ah!" Hah bir bu eksikti diye geçirdim içimden. Kimse görmeden okuldan çıkmak istiyordum. Biriyle muhatap olduğum anda sanki birden" bende günlük var ve günlüğün sahibi her kimse katilmiş." diyecekmişim gibi hissediyordum kendimi. Eve yürüyerek gidiyordum. Koşarak gittim. Sakin sakin gidiyordum. Telaşla gittim.
Eve vardığımda nefes nefeseydim. Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Hızla içeri girip çantamı yere attım aynı zamanda kendimi de. Kapıyı ittirerek kapatıp yaslandım. Bir süre soluklandım. Ardından banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Çantamı alıp odama geçtim. Dönen sandalyeme oturup bir kaç kere döndükten sonra midem bulandığı için durdum.
"Ay kusacağım galiba"
Gözlerimi kapattım. Ve birkaç saniye sonra açtım. Okulda hizmetli Sema abla gelmeden son anda çantama atmayı akıl ettiğim günlüğü çıkarttım.
"Okuyacak mıyım?"
"Yok okuma bence"
"Aynen aynen, kim bilir kimin? İnsanların özeline niye karışayım?"
Yine kendi kendime konuşmaya başlamıştım. Masama koyduğum günlük bana bakıyordu ben de ona bakıyordum. Günlük bana, ben günlüğe. Bir süre sonra elimi yavaşça kaldırıp günlüğün üstüne koydum. Yavaşça kapağını açtım. Kilidi yoktu. Aklımda bulunsun günlük almaya karar verirsem kilitli alayım. Neyse. Defteri elime aldım. İlk sayfada
"Hayallerini kaybettiğinde umutların bir işe yaramaz" yazıyordu. Sayfayı çevirdim. "Hadi bakalım başlıyoruz" dedim yine kendime.
" Bu günlüğün sayfaları bittiğinde benim muhtemelen 1 yılım saklı olacak içinde. Ve bir gün elime alıp okuduğumda şu anki mutsuz ifadem olmaz yüzümde umarım.
Bugün yeni okuluma başladım. Berbat bir okul. Kimseyle zorunlu kalmadıkça konuşmadım. Kimsenin yanına gitmedim. En arka sıraya oturup dışarıyı izledim son derse kadar. Ders bitince de kulaklıklarımı kulağıma takıp bir şarkı açtım.
"Ver beni yalnızlığa, koy beni düşen yağmurlara¹" diyordu şarkı. Eve geldiğimde çantamı bir köşeye fırlatıp kendimi yatağa attım. Erkekler ağlamaz diyorlar ya tamamen yalan. Gözyaşlarım isteğim dışında akarlarken sesimin odada yankılanmaması için yüzüstü uzanıp yüzümü yastığıma gömdüm. Sakinleştiğimde neden ağladığımı düşünmeye başladım. Sanırım son yaşadığım olaylar canımı fazlasıyla sıkmıştı. Kalkıp üzerime gri eşofmanımı ve gri sweatimi giydim. Ardından tekrar yatağıma yatıp iyice sarıldım yorganıma.

İşte bugün böyle geçti. Yarın olacakları yazmak için yine geleceğim."

Parmaklarımı yavaşça yazıların üzerinde gezdirdim. Özenle yazılmış oldukları o kadar açıktı ki. "Benim yazım niye iğrenç ya?" Günlüğü masanın üzerine bıraktım ve mutfağa gittim. Isıtıcıya su koydum ve 5 dakika kadar bekledikten sonra kaynayan suyu kupaya doldurup içine de kahveyi koydum. Normalde ilk kahveyi koyuyordum sırayı karıştırdım bu sefer. "Aman neyse öyle de kahve böyle de kahve.

Balkona çıkıp üstüme de ince bir battaniye aldım. Günlüğün kime ait olabileceğini düşünürken kahvemden bir yudum aldım fakat kahve çok sıcaktı. Hemen ayağa fırladım."Ay yandım! Dilim, yanıyorum!" Olduğum yerde tepinmeye başladım. Ta ki karşı komşumun bana gülerek baktığını görünceye kadar.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 05, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON DURAK: UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin