[Naz ölçal- Tek nefes]
Düğümü çözülmüş bir halata tutunmak neye yarar, sevdiklerin ve güvendiklerin elinden tutmadığı sürece o uçurumdan kurtulazsın!
GÖKÇE'den:
Sabah uyandığımda içimde bir burukluk vardı aldığım her nefes kalbime batıyordu, dün biraz yorgun ve üzgündüm bugün ailemin ölüm yıldönümüydü benim kahrolduğum gündü, ama maskeli sağolsun yarama tuz basmıştı.
Yataktan kalkıp banyoya ilerledim, direk kısa bir duş alıp çıktım, dişlerimi fırçalayıp odama geri döndüm siyah t- short giyip altınada siyah pantolon giydim saçlarımı havlu yardımıyla kurulayıp düzleştirdim yanıma siyah bir şal alıp boynuma doladım,tamamen siyahtım, çantama telefonumu bir ıslak mendil atıp aşağı indim mutfağa girip dolaptan bir şişe su aldım onuda çantama koyup kapıya yöneldim elimdeki çorapları giyip siyah sporlarımı giyip anahtarı alıp evden çıktım, garajdan arabamı alıp mezarlığa doğru sürdüm trafikte durduğumda radyoyu açtım ilk şarkıyı dinledim, şarkıyı dinledikçe içimdeki burkulma daha çok belli ediyordu kendini maskeliye kırgındım beni sinirlendirip kırıyor üstüne üstlük telefonu suratıma kapatmıştı, yeşil ışık yandığında ilerledim mezarlığa yaklaştığımda içimdeki acı kat be kat arttı. Arabamı park edip indim boynuma doladığım şal'ı alıp başımı örttüm bir tarafını omzuma atıp mezarlığın önünde çiçek satan kadından bir buket papatya aldım annemin en sevdiği çiçekti, mezarlığın kapısından içeri girip ailemin mezarlığının yanına gittim, önce çantamı ve papatyaları bir kenara bırakıp ailemin yanına gittim mezardaki bütün kurumuş otları temizledim mezarın yanında bulunan büyük şişeyi çeşme' nin yanına götürüp su doldurdum, tekrar geri dönüp üç mezarı'da suladım papatya buketini alıp üçe bölüm herbirine biraz biraz bıraktım diz çöküp yere oturdum, elimi mevlaya açıp dua ettim gözyaşlarımda bana eşlik ediyordu, duam bittiğinde elimi yüzüme götürdüm ellerimi indirdiğimde karşımda biri vardı kafamı usulca kaldırdım, bana bakıyordu gözlerimi silip yavaşça ayağa kalktım, maskeliye ters ters baktım bana yaklaşıp sarıldı,
"Özür dilerim, o güzel kalbini kırdığım için çok üzgünüm" hâlâ sarılıyordu, geri çekilmeden konuşmaya devam etti.
"Senin hayat kurtarmaktan başka bir işin olmadığını düşündüm, ailen aklıma gelmedi, benden uzak durduğunu sandım, senin izin aldığını öğrenince-" konuşmasına izin vermeden bir adım geri çekilip onu kendimden uzak tuttum,
"Bencilsin!" Dedim fısıltıyla gözleri yere bakıyordu, benim gözyaşlarım tekrar günyüzüne çıktı, konuşmaya devam ettim,
"Ne sandın evde veya başka bir yerde başka biriyle eğleneceğimi mi? Sadece sen yoksun hayatımda bak onların ruhu yok ama yinede hayatımdalar" dedim parmağımla üç mezarı göstererek,
"Gökçe, özür dilerim"
"Benden özür dileme beni kırdın şimdi o kırgınlığı gider ama, benden özür dileme!"gözümdeki yaşı silip, çantamı elime alıp mezarlığı terk ettim.
Park halindeki arabama binip eve doğru sürdüm, başımdaki şal omuzuma düştüğünde çekip yan koltuğa attım gözyaşlarım tekrardan geldi, sonra ardı ardına hıçkırıklar, maskeliye olan kırgınlığım için ağlamıyordum ailemin ikinci ölüm yıldönümüydü onları unutamıyordum hep bir düğüm var beni gizliden gizliye boğuyor, nefes almak zor geliyordu arabamı garaja bırakıp çantamı ve şal'ımı alıp eve girdim kapıyı kapatıp odama çıktım yatağıma oturup ağlamaya devam ettim, çantamdaki suyu alıp içtim ama içimdeki kor yangın sönmüyordu şişeyi komodinin üstüne indirip ayakkabılarımı indirip yatağa uzandım yastığıma sarılıp ağlamaya devam ettim, uyku bedenimi sararken kendimi kasmadan rahat bıraktım uykunun kollarına...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLÜMSE [Tebessüm]
Mystery / Thriller"Gökçe dur! Benim Gökçe"bir elimle Gökçeyi durdurmaya çalışırken diğer elimle ışıkları açtım, bana şaşkınca baktı sonra bir yumruk göğsüme atıp bağırdı, "Gerizekâlı, ödüm koptu salak seni hırsız sandım" ellerinden tuttum kendime çekip sarıldım, o...