Hayatın uzun gibi görünen fakat hızlı geçen bir döngü olmasının iyi ve kötü yönlerini düşünüyorum. Ölüm kavramı, size tanıdık geliyor mu? Hiç en yakınınızı kaybettiniz mi mesela?
Dolan gözlerimi kırpıştırıp piste baktım, kafam dağılmalıydı. Yanımdaki yabancı burnunu çekip elindeki alkol dolu bardağı kafasına dikti. Zor zamanlar geçiriyordu. Küçük kızını evde çıkmış bir yangında kaybetmişti. Eşinden yaklaşık 1 yıl önce boşanmış olan orta yaşlardaki adam, kızının ölümünün üstünden 2 yıl geçmesine rağmen ilk günkü acıyı taşıyordu kalbinde.
Bilirdim bu kalp ağrısını. Ailemi henüz altı yaşındayken bir trafik kazasında kaybetmiştim. Küçük kardeşim, annem ve babam uçurumdan uçan arabada can vermişti. Derin düşünceler hatırıma iliştikçe nefes alışım zorlaşıyordu. Dolu olan gözlerimi kolumun tersiyle silip gülümsedim.
Yabancı adamdan ses kesilince sızdığını gördüm ve önündeki boş bardağı masanın diğer ucuna koyup rahat bir pozisyon almasını sağladım. Önüme dönüp gözlerimi hareket ettirdim ve onun olduğu masaya baktım. Elindeki bardakla gözlerini bana dikmişti.
Gözlerimiz kesişince ayırmak istemedim. Her zamanki surat ifadesiyle bakıyordu fakat bir şey değişmişti. Gözleri farklı parlıyordu, koyu denizleri farklı bir dalga alıp harlamıştı sanki. Neden hep mimiksiz ve ciddi bir ifade kullandığını merak ediyordum. Güzel dişleri görünmüyor, dolgun dudakları neden hiç gerilmiyordu?
Elindeki bardağı hafif öne uzattı ve 'şerefe' der gibi sallayıp dudakları arasına yolladı. Parmakları arasındaki içeceği bitirip yenisini isterken, bana döndü ve yanını patpatladı. Tereddütte kaldım, güçsüzdüm ve beni böyle tanımamalıydı, istemiyordum bunu.
Kafamı olumsuz anlamda sallayınca yüzüme baktı ve tekrar yanına gelmemi istedi. Derin bir soluk çekip yanaklarımı şişirdim ve yanımdaki yabancıya bakıp ona döndüm.
Başını sallayıp gelen dolu bardağı tek dikişte bitirdi ve ayağa kalkıp olduğumuz masaya yürümeye başladı.
Bana geldiğini anlayınca hafif doğruldum ve kenara kaydım. Açtığım boşluğa oturdu ve kolunu kaldırıp bedenimi altına aldı. Kafam boynuna düşünce uzanıp yüzümü boynuna sakladım. Diğer eli saçlarımı okşamaya başlayınca, bedenimi iri bedenine yasladım ve elimle ceketinin ucunu kavrayıp avucuma hapsettim.
Boynundan ciğerlerime çektiğim kokusu beni mayıştırırken denizlerin, okyanusların sadece gözlerinde olmadığını o an anlamıştım. ″Kucağıma gelmek ister misin?″
Kulağıma fısıldadığı masum soruyla, başımı salladım ve kollarım boynuna sarılırken yüz yüze geleceğimiz şekilde dizlerine oturdum. Elinin biri belim ve sırtımı okşarken, diğeri saçlarımı okşadı.
″Bir şeyler anlatmak istersen buradayım, tamam mı?″ Mırıldandım ve iyice sokuldum bedenine. ″Benim bir şeyler anlatmamı ister misin?″ sorduğu soruyla, başımı boynundan çıkarıp göğsüne yasladım ve anlatmasını istedim. Bir eli belimdeyken diğeri dizine indi ve beni kendine yaklaştırırken yalandan öksürür gibi yaptı.
″Buraya gelirken bir yavru kediyle karşılaştım,″ eliyle burnuma dokundu ve devam etti. ″Tıpkı sana benziyordu. Hırçın ve sevimli.″
Yaptığı imayla kıkırdayıp, başımı yasladığım göğüsten ayırmadan kaldırdım ve göz göze gelmemizi sağladım. Buruk bir tebessüm bırakıp parmak uçlarıyla yanağıma dokundu ve devam etti.
″Sokağın ortasında durmuş ve bağırıyordu, inanabiliyor musun? Ona çekilmesini söyledim ama patisini kaldırıp sallamaya başladı.″güldüm ve iyice yerleştim yerime.
″Sonra ne oldu peki?″ gülerek söylediklerimle düşünür gibi yaptı ve yüzündeki gülümsemeyle uzun tutamlarımı kulağımın arkasına sakladı. ″Beni bir güzelliğin beklediğini söyledim. Sen tanıyor musun bahsettiğim kişiyi?″ yüzüm düşer gibi oldu, başımı olumsuz anlamda sallayınca biraz yüzümü izledi ve mırıldandı. ″Sensin.″
Duyduğum kelimeyle yanaklarım yanmaya başladı, eminim kırmızı kesilmişti suratım. Elimi yumruk haline getirip göğsüne vurmamla inleyip dudak büzdü.
Yalancı! Sert vurmamıştım bile!
Biz birbirimize odaklanmışken yanımızdan bir ses yükseldi.
″Erkek arkadaşın mı?″
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Downtown | Taekook
FanfictionBarda tanıştığı ve delice seviştiği heteroseksüel adam için etek giyen bir Taehyung hikâyesi.