3- ″Güzel Taehyung.″

2.4K 214 55
                                    

Gözlerimi kırpıştırıp onun masasına baktım, elini yumruk yapmış beni izliyordu. Ciddi olduğunu her zamanki surat ifadesinden anlayabilirdiniz. Biraz bakıştık, yine. Sonra kenara bıraktığım not defterini aldım ve yavaşça adımladım masasına.

Bilerek yapıyordu. Bile isteye yapıyordu ve bu, oldukça sinir bozucuydu işte. Gömleğinin kolları dirseklerine doğru katlanmıştı, ilk iki, üç düğmesi açıktı. Tanrı bilir o gömleğin yerinde olmak isteyen kaç kişi olduğunu.
Yana yatırdığı saçlarını hafifçe karıştırıp minik gamzesini gösterecek bir hareket yaptı istemsiz. Canım alınınca o gamzeye gömsünler bedenimi, o gece böyle düşündüğüme çok emindim.

Önünde durduğum masada oturan kişi gelişimle geriye yaslandı ve yumruklarını masaya dayadı. Kollarında gerilen gömlek öyle hoş durdu ki, soluklandım. Odağımı gözlerine çıkardım ve beni süzüşünü bitirmesini bekledim. Gözleri belime bağladığım kumaş parçasına takıldı ve oyalandı biraz, belki birazdan fazla.

″Ne istersiniz, efendim?″

Hafifçe eğilerek sorduğum soruyla kaşları çatıldı biraz, ″Burada çalışan arkadaşlarım da size istediğinizi verebilir.″

Kinaye dolu sözlerimle arkamızda bizi izlediğinden emin olduğum Joy'a döndü ve baştan aşağı süzdü. Yutkundum, kendi ellerimle kendi kuyumu kazıyordum resmen. Gözleri tekrar beni buldu, belime indi ve dili yanağında gezdi.

″Pek şüphem olduğu söylenemez fakat sizin daha iyi getireceğinizi düşündüm. Siparişleri yani.″

Gözlerimi kocaman açtım. Yüzümün minikçe yandığını hissettim ve eğdiğim bedenimi yavaşça doğrultup camdan dışarı baktım, sakin ol.

Sırtını yasladığı yerden ayırdı ve masaya eğilip diliyle dudaklarını yaladı, ne yapmaya çalışıyorsun Jeon çocuğu?

″Barda içtiğinizden istiyorum, güzel Taehyung.″

Siktir. Koca bir siktir.
Tanrı'm adımı hatırlıyor, beni izliyor.

Elimdeki kalemi daha sıkı tutmaya başladım. Cevap vereceğim sırada telefonumdan bildirim sesi yükseldi ve gözleri pantolonuma kaydı, cebime.

″Alkol satmıyoruz, eğer menüye dikkat kesilseydiniz, anlardınız efendim.″ gözlerine bakarak bitirdiğim sözlerden sonra sırıttı ve konuştu; ″Etrafımda bu kadar kız varken dikkatli davranmak biraz zor. Tavsiye ettiğiniz bir içecek mümkün mü?″

Gülümsedim, bilerek yapıyor gibiydi. Tekrar üst üste bildirim yükseldi cihazımdan. Gözleri gözlerimi delecek gibi sabitlendi, ″Telefonunuz, güzel Taehyung. Hep böyle midir?″

Saçımı kulağımın arkasına iliştirdim, gözleri bileğimdeki dövmeye takıldı ve uzun süre dikkatle izledi. ″Bu bilmenizi gerektirecek bir konu değil, Bay Jeon.″

″Bu gece barda olacak mısın?″ Afalladım, neden öğrenmek istiyorsun? ″Neden soruluyor?″

Saçlarını geriye taradı. ″Eğer numaranı verirsen öğrenmek çok geç olmaz,″ elini çenesine yasladı.″Aynı şekilde buradan çıkıp farklı bir mekana da geçebiliriz, karar sizin.″

Yutkundum. ″Oyunlar oynamanın bir anlamı yok, söyleyin ve siparişinizi verin.″ Kaşlarını kaldırır gibi oldu, yalandan öksürdü ve tam ağzını açacağı sırada telefonumdan zil sesi yükseldi. Sustu ve telefonu çıkarmamı bekledi, açtım.

″Efendim?″ Gözlerimiz kilitliydi.
″Uhm, gerek yok aslın-″ dudağımı ısırdım, ″Peki, konum atarım birazdan, öpüyorum.″ Telefonu kapattım ve ona baktım.

″Dünkü çocuk mu?″ saatine bakarken mırıldandı, ″Hm, öyle. Her neyse, siparişiniz?″ Elini uzattı;

″Telefonunu ver.″ Kaşlarımı kaldırıp ona baktığımda gayet kararlı olduğunu gördüm. Uzattığım telefonla hızlıca bir numara girdi ve kendi telefonu çalmaya başladı. Telefonumu geri verdiğinde kapıdan John girmişti, göz göze geldiğimizde kafa işaretiyle uzakta olan bir masayı gösterdim ve gülümseyip oraya doğru yürüdü. Jeon'a döndüğümde John'u izlediğini gördüm. Boğazımı temizleyip dikkatini bana vermesini sağladım ve konuşacağım sırada, önündeki dosyayı ve kitabı alıp ayağa kalktı.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım, belimden tutup kenara çekilmemi sağladı ve hızlıca kafeden çıkmak için yürümeye başladı. Gittiğinde ayakta öylece kaldım bir süre. Ardından kalan kokusu öyle sarhoş etti ki beni, bardaklarca alkol alsam böyle yalpalamazdım gibi geldi bir an. Aklıma gelenle hızla kafamı kaldırıp John'a baktım ve derin bir nefes alıp adımlamaya başladım yanına.

Downtown | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin