İyi okumalar 😊🌺.
Arayışçılar.. Ha ?
Alt dudağını ısırdın ve Seun'a baktın. O da sana bakıyordu zaten. Birazdan olacaklar için çok heyecanlıydın. Sağ elini göğsüne koydun. Çok hızlı atıyordu. Korkuyordun.. Biraz da endişe. Ah kime yalan söylüyoruz. Çok endişeleniyordun.
Seun'un elini tuttun, sana baktı ve rahatlaman için bir gülümseme gönderdi. Elini senin eline kenetledi ve eşyaların alınacağı yere doğru gitmeye başladınız. Daha önce hiç silah kullanmamış birisi olarak, yaratıkları nasıl öldürecektin ki? Hem onlar da daha önceden insan değiller miydi? 'Neden öldürüyoruz' diye düşündün. Belki bir aşı bulunurdu ve diğer insanlar da kurtulurdu. Belki insan nüfusu yine eskisi gibi artardı ve dünya eski haline dönerdi. Şaka gibiydi değil mi? Bu olayların olması.
Ne şekilde öleceğini, ne hasarla öleceğini bilmemekti belki de seni ürküten. Ama daha çok sevdiklerini kaybetmekten korkuyordun sen. Ailen yoktu zaten. Hayatında sadece bir kişi yeterliydi senin için. Seun da yanındaydı zaten. 'Ama ya ölürse' diye düşünmeden edemedin. Düşünceler başını ağrıtmaya başladığı zaman seslice ofladın ve Seun'un elini daha sıkı tutarak yolunuza devam ettiniz.~~~~
"Bir şeyi merak ediyorum da. Biz ne halt yiyeceğiz acaba? Dövüşmeyi bilmek yetiyor mu ki? Silah bilmiyoruz yahu biz. Anamdan doğarken silah mı kullandım ben? Gerçi küçükken kullanmıştım da o sayılmaz. Su tabancasıydı yahu!"
Seun yanında söylenirken gözlerini devirdin ve güldün. Böyle söylenmeleri hoşuna gitmiyor değildi. Gülüyordun hep. Sol elini kaldırdın ve aniden onun kafasına indirip saçını dağıtmaya başladın. Daha çok gülmeye başlamıştın, onunla uğraşmaya bayılıyordun sen.
"Lan. Kızım bak saçımı başımı bırak he! Elektrik çarpmışa döneceğim be! Hele bir boş zamanını bulayım sana elektiriği kendi ellerimle vereceğim küçük cadı!"
Sonunda bileğini tutmuş ve kızgın gözlerle sana dönmüştü. Dudak büzdün ve ona baktın. Belki yavru kedi bakışların onun üzerinde işe yarardı he? Tabi canım o da öyle diyordu. Kolunu küçük bir çimdik attı ve eşyalarına bakmaya geri döndü.
" Ah! Yah. Ne var sanki iki dakika uğraşmak istemişim? Çok mu görüyorsun?" Kaşlarını çattın ve ona baktın. Güldü ve dil çıkarıp çantasını hazırlamaya geri döndü.
"Bak, kızım. Ben çok elit bir insanım seninle uğraşamam. Heh. Güzel çocuğum benim. Fıstık gibisin fıstık."
Onun bu söylemine güldün ve sende çantanı hazırlamaya başladın. Çok fazla sürmemişti zaten. Silahlarını ve işine yarayacak olan eşyalarını - yiyecek, içecek vesaire gibi- çantana doldurmuştun.
Kenarda bulunan koltuğa kendini attın ve çantanı da yere koydun. İşin bitmişti. Bacak bacak üstüne attın ve gözlerini etrafta gezdirdin. Diğerleri de yavaş yavaş hazırlanıyordu. Herkes kendi arasında grup oluşturmuştu zaten. Gözlerini gamzeli uzun boylu çocuğa çevirdin. Ciddi duruyordu. Ama hoş çocuktu da. 'Sevimli' diye geçirdin içinden. Eşyalarını herkese göre daha çabuk hazırlamıştı. Şimdi de - senin tabirin ile çok yakışıklı olan- arkadaşına yardım ediyordu çantasını hazırlaması için.
Aslında burada bulunan gençlerin hepsi yakışıklıydı. Gözlerini başka bir yöne çevirdiğinde hyungu ile konuşan şirin genç adamı gördün. Gözleri çizgi haline geliyordu gülümseyince. Gözlerin ona dalmıştı. Gözlerini birden sana çevirince gözlerini büyüttün. Gülümsemiş ve elini sallamıştı sana. Utandın ve gözlerini kaçırdın. Yan taraflarında liderin duvar boyacıları olarak adlandırdığı iki genç vardı. Onlar da sohbet ediyorlardı. Tahminince çantalarını çoktan hazırlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derniére Ville [Jeon Jungkook OC]
FanficYok olmanın eşiğine gelmiş bir dünya. Ortaya çıkan bir salgından sonra neredeyse tükenmeye yüz tutmuş insan nesli. Karşılarındaki yaratıklar tam olarak neler, ne kadar güçlüler bilmiyorlar. İnsanların düşmanları insanlar ve bu düşmanlara eklenen yen...