9.BÖLÜM: "TAHTA ÇIKIŞ"
Bazı zamanlar vardı, akrep ve yelkovan bir döngü içinde geçip giderken bir anda durduğunu hissederdiniz. O an düşünmeye fırsatınız olmazdı, düşünceler zamanla ile birlikte dururdu. Şiddetli bir kalp çarpıntısı, duygularınızı pat diye kapının önüne koyan bir tehlike ve bedeninizi harekete geçirmek isteyen bir cesaret ile baş başa kaldırdınız. Ben tam olarak öyle bir zamana sıkışmış ve tanıdık gözlerle etrafa bakıyordum. Çünkü burası benim şu an ulaşamadığım zihnimdi, zihnim etrafa dökülmüş bir vaziyetteydi.
Gözlerimi Bulut'a kenetlerken kendisine hakim olmasını istiyordum, geri çekilmek onun için seçenek değildi ve asla kaybetmek de istemiyordu. Onun her adımı kazanmaya yönelikken ve bununla motivasyonunu sağlarken bunu yapmak istemeyecekti, birine silah çektiğinde ya öldürecekti ya öldürecekti. Etrafımızdaki herkes bunu anlamazdı, ben onun gözlerinde bunları görebiliyordum. Silahın kabzasını tutan parmakları gittikçe sıklaşırken gözlerini Faruk'tan alıp bana dikti, ona düşündüğü şeyi yapmaması adına başımı iki yana salladım.
Samet Bulut'un boynuna doladığı kolundan dolayı zorlukla nefes alıp verirken uzun saçları terden alnına yapışmıştı ve yüzü gittikçe kızarıyordu. "Ona silah çektiğin için senin hesap defterin biraz daha kabardı Faruk," dedi, oldukça sert ve hırçın gözlerle ona döndüğünde. "O silahı hemen indir yoksa burada öyle bir katliam yaparım ki, kan kokusu yıllarca bu evden geçmez."
Faruk irkilse de geri adım atmadı. "Bencil bir herifsin Bulut," dedi, toparlanarak. "Onu bile isteye ölüme sürüklüyorsun. Ben şimdi burada öleceğimi dahi bilsem bu silahı indirmem."
"Hale'yi öldürecek cesareti sende göremiyorum," dedi, Bulut. "Ama sen oğlunun helvasını kavurmaya başlasan iyi olur."
Samet araya girerek zorlukla konuştu. "Baba indir silahı."
"Asla," dedi, sanki onun elinden silahı almak isteyen bir el var gibi sıkıca silaha sarılırken. "Merak etme, o seni öldüremez."
Bulut buna güldü. "Çok iç açıcı düşüncelerin var, oğlunun salası okunurken hala böyle düşünecek misin merak ediyorum doğrusu."
"Seni bitiririm Bulut," dedi, oldukça uyarı dolu bir sesle. "Oğlumun canını aldığın an beni de öldürmelisin. Öldürmezsen kendi kafana da şimdiden sıkarsın."
"Sen benim canımı alacak adam değilsin," diye konuştu kışkırtıcı bir sesle. Ne yapmaya çalıştığına anlam veremiyordum, eğer burada söz konusu sadece ben olsaydım devam etmesini desteklerdim ama babam ve Ela buradayken bunları yapması anlamsızdı. "Yeter," diye araya girdiğimde Bulut'un bakışları beni buldu. "İndir şu silahı Bulut, hemen."
"Akıllı kadınsın Hale," dedi, Faruk bana bakarak. Ona tiksinç dolu gözlerle bakmaktan kendimi alamadım. "Beni de en iyi sen bilirsin, oğlumu öldürürse seni de onu da yaşatmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAHT
Teen FictionÖlümcül sırlar, ruhlarını kopararak parçalanırken göğü incelten alevler, küllerin altından tekrar tekrar saçıldı. Şefkatin nöbetinde bekleyen yanmış bedenler birbirine tutundu. Ve hükümdar tahta çıktı. Hastalıklı yalanlar, kinle örülmüş ruhlar, sö...