Sitsi:
-"Elen! Bay Edgar seni kendisi götürecekmiş evine. Hazırsan, çabuk ol. Kendisi arabaya doğru gitti bile!"
-"Tamam, hazırım. Gidelim!"
***
Edgar:
-"Nihayet gele bildiniz demek!"
-"Özür dilerim efendim, biraz geciktim"
-"Geç hadi! Öne otur"
-"P-peki, efendim" Onunla çok sert konuşulunca her zaman kekelerdi nedenini bilmediği bir sebeple.
-Uzun bir yolculuk yapmadılar. 45 dakika falan oldu Edgar'ın evine çatmaları. Edgar yol boyunca; ara-sıra garip bir bakışla süzüyordu Eleni. Elen ise; kafasını cama dayamış dışarıyı seyr ediyordu. Bu bir yıldan fazla süre içerisinde dışarısı ne kadarda değişmişti. Aralarında büyük bir sessizlik vardı. Bu sessizliği bozan; dışarıda yağan o muhteşem yağmurdu. Her ikisinin de bir şeyler düşündüyü gerçekdi, ama ne? Belliki; Elen bu gece ilk defa olarak bir erkekle, hemde onu sevmeyen bir erkekle aynı yatağı nasıl paylaşacağını, ondan nasıl yardım istiyeceğini düşünüyordu. Acaba Edgar'ı kendisine bağlaya bilecek mi? Peki ya yapamazsa? Ava'nın onunla bağlı tüm güvenini yıkmak istemiyordu. Ne de olsa, onu seviyordu. Yalnızca kendi kurtuluşu değil, yaşlı kadının da kurtuluşu artık ona bağlıydı. Edgar'ın ise ne düşündüğü belli değildi. Ne düşündüğünü anlaması için ise; onu tanıması gerekirdi. Lakin bu pek mümkün olabilicek gibi gözükmüyordu.
-"İn hadi! Kaçmaya çalışırsan seni gebertirim ve ismini hatırlayan bile olmaz, şu Ava dışında!"
-"Kaçmak niyetim yok zaten. Nereye kaçıcağımı düşündüğünüzü doğrusu merak ettim?!"
-"Ben söylerim sadece, düşünmem! Geç hadi, mutfak ileride sağda. İlk önce yemek yap, 3 kişilik olsun!"
-"Tamam. Ne pişirmemi istersiniz?"
-" Piccante soslu spagetti yap, biraz çabuk davran"
-"Elbette, efendim"
***
-"Yemek hazır efendim, sofrayı kurmam için ayaklarınızı masadan çeker misiniz?
-"Yok, sofrayı mutfakta kur! Hatta dur, bende geliyorum!"
-"Tamam, efendim"
-"Ne bu, her dakika efendim? İsmim efendim'de benim mi haberim yok?!"
-"H-hayır efendim be-"
-"Kes sesini bir daha söylersen bu kadar iyi olmam! Şablon kurmana gerek yok! Şimdi yap sofrayı, servis iki kişilik olucak!"
-"P-peki"
***
-"Nereye gidiyorsun?! Geç otur yemeğini ye!"
-"Ama b-"
-"Sözümü ikiletme! Geç hadi, üç kişilik yemek yap dediysem; seni unutmadım!
-"Ama bur-
-"İki!"
-"T-tamam." Eleanora, iki dediğinde artık Edgar'ın ne demek istediğini daha önceki konuşmalarından hatırlıyordu. Onu kızdırmak yerine onu kendisine bağlaya bilmekti amacı, ama Edgar bunun için fırsat yaratmıyordu. Peki yemeği neden 3 kişilik yaptırmıştı ki? Bu evde sadece ikisi değiller miydi?
-"Güzeel, becerikliymişsin! Şimdi söyle bakalım; çevirdiğiniz bunca oyunun sebebini! Bekliyorum!"
-"N-ne? Ne oyunu?" Hayır, bunu anlamış olamazdı.
-"Ne oldu? Sence bu gece yatağımı seninle paylaşmak için mi gelmene izn verdim?! Açıkcası planınız dahice, ama nedenini bilmek istiyorum! Bunca oyunu benim fahişem olmak için yapmadın umarım?!" Edgar elindeki çatalı çok sert bir şekilde masaya bıraktı ve dik bir şekilde Elen'in gözlerine baktı.
-Gardiyanlardan biri; Sitsi'nin gizlice bir mahpusu işçiler için yapılmış olan banyoya soktuğunu görüp, Edgar'a haber vermişti. Bu yüzden Edgar bunun ne amaçlı olduğunu o dakika anlamıştı; ama bunca oyunu neden kurduklarını merak edip, o'da sonunadek oynamıştı.-"Tamam! Bana anlatmam için 30 dakika ver ve lütfen bu süre boyunca sözümü kesme"
-"Fazla yüz gördün sanırım! Tamam anlat!"
-Elen tüm olup bitenleri harfiyen hiçbir eksik olmadan Edgar'a anlattı. Fakat Edgar hiçbir tepki vermedi; sadece kadehindeki şeraba bakarak, sakince yudumluyordu.
Bundan böyle vote sınırı yok. Çünkü hikayemiz tüm aşk ve nefret hikayeleri arasında 15 gün içerisinde 7 yere ulaşmış. Sizleri seviyorum ve bu bölümü en aktif okuyucularım olan; veshile, gamzekayaci, PatlicanPerisi, AcemiOkur1996, nurguclu66, asliyildirim, ve alev125-in şerefine sunuyorum. İyi okumalar ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve nefret (Düzenleniyor)
ActionYanlış yer, yanlış zaman! İşlemediği bir suçtan dolayı 20 yıl hapis cezası! Yalnızlık! Kendi ailesi bile suçsuz olduğuna inanmayıp redd etmişti onu! İhanet! Hayatı boyunca sevdiği tek erkek ablasıyla çıkmaya başladı! Ağır geçen hapis hayatı! İntihar...