1.BÖLÜM : ÖNEMLİ

465 54 15
                                    


Gördüğüm kabus yüzünden tüm gece uyuyamamıştım, yetmiyormuş gibi finaller vardı. Sıkılmıştım, kimsenin yüzünü görmek istemiyordum.

Kahvemi içtikten sonra üstüme başıma bakmadan çıktım evden. Nasıl göründüğum ve insanların benim hakkımda düşündükleri umrumda değildi.

Bazen aralarında sessizce bir şeyler konuşan kız grubunun yanından geçerken "Olcay değişik ya bende tam olarak çözemedim" gibi şeyler duyuyordum. İnsanlar neden beni çözmek için uğraşıyorlardı?

"Olcaaaaay!!!!!"

Adını hatırlayamadım fakat geçen günlerde yarım saat muhabbet ettiğim kız olmalıydı. Kimseyle doğru düzgün konuşmadığımdan konuştuğum kişinin yüzünü kolay unutmuyordum.

"Bu ne hal ya hasta mısın? Böyle giymezdin, üstelik saçlarını bile düzeltmemişsin."

Duyduğum bu cümlelerden sonra kıyafetlerime bakma ihtiyacı hissettim. Gerçekten de kötüydü. Bol bir eşofman vardı ve pijama gibi duruyordu. Önünü iliklemediğim kot ceketimin içinde atlet vardı.

"Onun saçları her haliyle güzel"

Kıyafetlerime baktıktan sonra böyle bir yorumda bulunan ve daha önce hiç görmediğim kıza baktım. Bu işkenceden kurtulmak istedim ve söyleyeceklerim için kendimi tutmadım.

"Giyimim, saçlarım sizi neden bu kadar ilgilendiriyor kızlar? Burada beni eleştirmek yerine şu iğrenç makyajlarınızı düzeltmeyi deneyebilirsiniz."

Verecekleri tepki umrumda değildi bu yüzden bir cevap beklemeden yoluma devam ettim.

Sınıfa girdim ve içinde ne olduğunu bilmediğim çantamı sıranın üstüne attım. Bana garip bakanları görmezden geldim. Yani herkesi. Beni neden çevremdeki insanların dış görünüşleri ilgilendirmiyordu? Tuhaf olan ben miydim?

"Çıkabilirsiniz çocuklar"

Oh çektim. Her şeyden bıkmış bir görüntüm vardı fakat tersine hiçbir şey umrumda değildi. Beynimin içi boştu. Hiçbir şey düşünmüyordum. Yürürken, eve girdiğimde annem neden bu kıyafetlerle okula gittiğimi sorunca vereceğim cevabı düşünmeye başladım. Bir dakika geçmemişti ki içimdeki ses beynimdeki bu düşünceye "amaaaaan" cevabını verdi.

"Sınavların nasıldı Olcay?"

"İyiydi anne. Sen nasılsın?"

Bu soruyu sorarken vereceği cevabı gerçekten merak edip etmediğimi düşündüm. İçimdeki ses bu sefer beynimdeki düşünceye "hayır" cevabını verdi.

Annem cevap vermedi. Belki de surat ifademden bu soruyu öylesine sorduğumu anlamıştı. Onu seviyordum. Yıllarını bana harcamıştı ve ilk çocuğu olduğumdan olsa gerek onun için özeldim. Benim üstüme bu kadar düşmesinin elbette bir nedeni daha olmalıydı ama ben bunu bilmiyordum. Daha doğrusu bunu çözmek için uğraşmadım.

"Yemek istemiyorum anne. Ellerine sağlık. Dolapta 3-4 tane midye olacaktı atıştırırım."

Bir haftadır midye dışında bir şey yememiştim. Beni tüm insanlardan daha çok mutlu ettiği ve insanlara midye kadar değer vermediğim kesindi. Bana göre midye yemekten daha güzel bir şey varsa daha çok midye yemektir.

Bitirdikten sonra odama çıktım ve yastığımın altındaki günlüğümü elime aldım. Yazmayı seviyordum. İçini sayfalara dökmek bir insana anlatmaktan çok daha kolaydı. Her şeyden önce bu sayfalar insanlar gibi ihanet etmiyordu insana.

Sevgili Günlük;
İçimde boğuluyormuş gibi bir his var. Her geçen gün dibe doğru düştüğümü hissediyorum ve bu kendini dipte hissetmekten çok daha kötü. Çünkü kurtulma umudum var içimde, tutunacak bir dal arayışı içindeyim. Annem bu durumuma üzülüyor ama seyirci kalmaktan başka yapabileceği bir şey yok.
İçinde bulunduğum durumun diğer kötü yanı, neden böyle hissettiğim hakkında bir fikrimin olmayışı. İnsanlar umrumda değil ve beni üzmelerine izin vereceğim kadar değerli değiller. Peki beni bu hale getiren ne?

Uzun zamandır mail adresime girmemiştim. Merak da etmiyordum fakat zaman geçirme amaçlı giriş yaptım. Şu ana kadar cevap yazdığım tek bir mail bile yoktu. Okuyup silerdim veya komik olanları daha sonra okuyup gülebilmek için arşivlerdim.

Bu okuduğum mesaj diğerlerinden farklıydı. Dakikalarca ekrana bakarak gülümsedim. Arşivleyemiyordum çünkü komik bir yanı yoktu. Silemiyordum çünkü silmeye kıyamayacağım kadar güzel ve özeldi. -Denizinkızı- yazıyordu isminde. Başka bir bilgi yoktu.

"Hayatımda gördüğüm en mükemmel sigara tutan insan. Sigarayı tutuşunu gördüğüm ilk günden beri, o zehir hiç eksik olmadı dudaklarımdan. Bir sigara bir ele bu kadar mı yakışır?"

Elime bir sigara aldım ve uzun süre elimdeki duruşunu izledim. Normal insanlar nasıl tutuyordu? Bu kimdi ve neden ilgisini çeken şey sigarayı nasıl tuttuğumdu? Saçlarım, kıyafetim ve yüzüm hakkında tek bir kelime bile yazmamıştı.

Aylardır hiçbir şeyi bu kadar düşünmemiştim. Beynimin yorulduğunu hissettim. Düşünmek bana göre değildi ki. Beynimin içi sürekli boştu ve dolduracak bir şey bulamazdım. Bulduklarıma da beynimin içinde yer verecek kadar önem vermiyordum.

Elimde tuttuğum sigara ona nasıl gözüküyordu? Bu kızın kim olduğunu gerçekten merak ediyor muydum ben?

İçimdeki ses beynimdeki düşünceye "değişik" cevabını verdi. Bu, daha önce verdiği cevaplara hiç benzemiyordu.

Mesajı karıştırıp diğerleriyle birlikte yanlışıkla silmekten korktum. Mesajı "önemli" klasörüne kaydettim. İçimden defalarca tekrar ettim.

"Önemli."

Bu mesaj, Olcay Alkan için -önemliydi.-

BENCİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin