"Son rakam 7."
-Denizinkızı- mesajında bunu yazmıştı. Dün 19:08 yazıyordu mesajın altında. En son yazdığım mesajla hiçbir alakası yoktu. Neyin son rakamından bahsediyordu? Mesajı yanlışlıkla gönderdiği belliydi.
"Sadece seninle konuştuğunu falan mı zannettin?" diyor şeytan. 'Haklısın' diye fısıldıyorum ona. Meleğin konuşmasına izin vermiyorum.
Genelde içimdeki şeytanı dinledim. Meleğin konuşmasına izin vermedim. Birkaç kere dinlemeye kalktığımda pişman olduğumdan kaynaklanıyordu belki de. Melek tüm saflığıyla cevap veriyordu beynimdeki düşüncelere. Şeytan sayesinde içimdeki korkak çocuğu dışarı çıkarmamayı başarabiliyordum.
Evet korkak. Düşmekten korktuğu için salıncağa binmeyen, misafirlikte annesinin tepkisinden korktuğu için aç olduğunu söyleyemeyen, dayak yemekten korktuğu için gördüğü oyuncağı isteyemeyen çocuğun korkaklığına hiç benzemiyordu bu korkaklık. Gerçeklerle yüzleşemeyen. Kabullenemeyen. Bir gün babasının çıkıp geleceği umudunu taşıyan.
Babamın mezarına giderken içimdeki korkak çocuğu evde bırakıyordum sanki. O hiç inanmamıştı babamın öldüğüne. Sanki her gün içimden bir çocuk çıkıp pencere kenarında bekliyordu gelmesini. Kabullenemiyordu işte. Biraz korkak, biraz saftı. Avaz avaz susuyordu içimde. Onu susturan bendim.
Şeytan kesinlikle korkak çocuğun tarafında değildi. Şeytan sayesinde içimdeki korkak çocuğu susturabiliyordum. Şeytanı bu yüzden seviyordum. Meleği, korkak çocuğun tarafında olduğu için sevmiyordum.
Korkak biri olmamıştım, korkak insanları sevmezdim. Bir acıyla yaşamayı öğrenebilmeliydi insan.
"Olcay çıkıyoruz hazır mısın?"
"Gelmeyeceğimi söylemiştim. Sen git, kalacaksan eğer biraz para bırak yeter."
Ofladığını duyar gibi oldum. Kapı kapandı. Ben de film izlemeye karar verdim. Rastgele bir film açtım.
Bıçak.
Yerde yatan bir adam.
Kan.Filmi değiştirdim ama aklım hala öncekindeydi. Babam da birden böyle mi yere yatmıştı? Bu kadar kan çıkmış mıydı göğsünden? O göğsüne yatmak benim hissettiğim en büyük mutluluktu. Böyle mi almışlardı benden onu?
"Sence de intikam alma zamanın gelmedi mi?"
"Öyle mi dersin? Peki kimden? Nasıl?"
"İşini küçük çocuğuyla halledebilirsin."
Melek bu sefer susma niyetinde değildi.
"Suçsuz olan insanlardan mı alacaksın hırsını? Böyle mi hafifleyecek acın? İntikam korkaklıktır. Cesur insanlar acıyla yaşamayı öğrenirler."
İntikam almak korkaklıktır.
Melek, korkaklık olduğunu düşündüğü için şeytanın intikam fikrine karşıydı. Demek ki melek de korkak çocuğun tarafında değildi. O içimde, bambaşka biyerlerde saklanıyor olmalıydı.
"Hayır. Asıl intikamını almayacak kadar korkak olma. O adam senin canını yaktıysa sen de onunkini yakabilirsin. Bu kadar güçsüz mü görüyorsun kendini? Korkak. Aptal."
Ceketimi giyip dışarı çıktım. Uzun süre nerde olduğumu bilmeden yürüdüm. Sokaklar tanıdıktı ama ilk defa böyle geçiyordum bu sokaklardan. Etrafa bakmadan, dalgın, korkak.
Mavi binanın önüne geldiğimde durdum. Etrafıma baktım. Sokakta oyun oynayan çocuklardan başka kimse yoktu. Aradığım çocuk. Saklambaç oynuyorlardı. Çocuk saymaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENCİL
Novela JuvenilKimin hisleri kendi hislerinden daha önemli olabilirdi ki? İnsanları sevmek için bir nedeni yoktu. Her zaman içindeki meleği mi dinlemeliydi insan? Şeytanın fikirleri de hiç fena sayılmazdı. Bencil bir insan sevebilir miydi? Bencil birinden sevgi...