Ne oldu sana, bu sen değilsin.
ya kendine gel yada beni azad et ben kendime geleyim.
edindiğin eş dost, hep çıkar yüzünden.
şu alnında ihanet yazan maskeyide çıkar yüzünden.
ben benim olanı benle bile paylaşamam.
seninse hayallerin esir başka bir sarmaşığa.
durum buyken etrafa gülücükler saçamam
şu zincirim çözülsede kaçamam karanlığından.
nefes alamam sanıyodum senden ayrı
ama benim affedeceğimi sanıyosun ya ne halde olsan.
hayatta en çok ağlamandan nefret ediyorum doğru
ama gülümsemenden sonra.
hala ordayım seni kaybettiğim odada.
üstelik artık yoksun, ne tuhaf!
seni hiç riske atmadım ki kaybedeyim ama
peşimizde ihtiyarlık var bizi hiç yorulmadan kovalar.
hergün bir adım daha yaklaşıyoruz sona.
ve hergün bir damla daha taşıyorsun ben biriken tasa.
ihanet sadakati öldürüp uzanır yasağa,
bitek bu satırlar çığlık atar sağır yanlızlığıma.
önce beni unut, sonrada neyi unuttuğunu.
çünkü ben ölümsüzlük vaadedip mezarda unuttuğunum.
ihanet kül etti mutluluğu
sana tutunduğumdan beri farkında değilim nereye savrulduğumun.
hiç olmadımı ava çıkıpta av olduğun?
heveslerinin yanlış diye bildiğine tav olduğu?
ne yapsa affediyorsun içindeki şeytanı
sen böyle beni değil asıl seni mahfediyorsun.
yanlış yöne gidiyorsun doğruyu bilsende
ben çığlıklarımı duymayan sana fısıldıyorum her satırı
ve artık biz olmamız imkansız.
bunuda ilk ve son kez bendenizden duy istedim.
beni kaybedipte ne kazandın yarının hep karanlık bi
tuzak olarak kalıcakken
ben sen ken sen beni kaybedipte ne kazandın
yağmur her yağdığında sen gibi kokuyo istanbulun her yanı
yanar bu şehrin her sokağı bir gün senin için dayanamazsın..