2.Bölüm {Mendil Satan Çocuklar}

333 254 368
                                    

Yazardan

11.09.2007

Umut, Mavi, Gökçe ve Deniz bir arabanın arka koltuğuna yanyana otturulmuş öylece birbirlerine bakıyorlardı. Hiç biri ne olduğunun  bile farkında değilken öylece korkuyla bakıyorlar.

Ah siz küçük çocuklar gözlerinizde ki korku gitsin umut dolsun gözleriniz. Değil mantıklı değil. Sokakalarda koşturmanız gerekirken sizin tanımadığınız bu adamların yanında ne işiniz var.

Umut... Annenin sesi hâlâ kulaklarındayken gözlerindeki ışığın sönmesi neden?

Ya da Mavi... Annen seni seviyorken gözlerinde mutluluk olması gerekirken bu korku niye?

Veya Gökçe... Ah narin kız şuan düşünmen gerekem tek şey düşüp yaraladığın dizinin acısı olmamalı mı? Korku niye?

Ya sen Deniz... Öfkeli çocuk. Bağırıp çağırıp buraları kırıp yıkman gerekirken bu sakinlik niye? Gözlerindeki korku niye?

---

Araba durduğunda adamlar tarafından zorla indirildiler. Ah be vicdansızlar küçücük çocukları yere fırlatmışlardı resmen.

İki adamdan biri Umut ve Mavinin diğeri Gökçe ve Denizin yakasından tutup küçük depoya doğru sürüklemeye başladı.

Gökçe kafasını kaldırabildiği kadar kaldırıp bu değişik yapıya bakmıştı. Hayatının orda geçeceğini bilmezken 'burası ne kadar çirkin hiç süslü değil' diye düşündü.

Depoya girdikleri an çocukları bıraktılar. Ah bırakmak ne kelime fırlatmışlardı. Gökçe ağlamaya başlamıştı. Dayanamazdı ki o.

Umutsa merakla etrafıma bakıyordu burası neresiydi yanındaki çocuklar karşısındaki adamlar kimdi? Hep meraklı bir çocuk olmuştu zaten.

Dört çocuk birden deponun bir köşesine oturmuş beklerken onları buraya getiren adamlar dışında bir adam gelmişti.

Umut, Mavi, Gökçe ve Denize bakıp kafasını diğer adamlara çevirmiş sallamış ve depodan çıkmıştı.

Çocuklar sanki anlamıştı. Gözlerindeki korku iyice büyüyüp dehşete dönerken çok geçti.

Ah durun diye bağırmak isterdim olmadı. Geriye adamların elindeki sopalarla çocuklara vurmaları ve çığlıkları kaldı. Acı çığlıkları. Kimse duymadı. Ağladılar gecelerce görmediler. O çocukların ruhlarında açıldı en büyük yara ama kimse görmedi.

Yerde kanlar içinde yatan dört çocuğu bırakıp dışarı çıktı adamlar ve bir kilit sesi. Sanki kaçabileceklermiş gibi.

Umut yarı baygın şekilde yerde yatıyordu. Kaşı ve dudağı patlamıştı. Karnına o kadar darbe yemişti ki ağzından kanlar boşalıyordu.

Mavinin alnı şimiş gözünde ve bacaklarında morluklar vardı.

Deniz çırpınmıştı ama işe yaramamıştı. Kafasına çok sert bir şekilde vurulmuştu. Omur kemiğinde ufak bir kırık vardı.

Gökçenin burnu kanamıştı kollarında morluklar, göğüs kafesinin altında ve parmaklarında ufak çatlaklar vardı.

Hadi ama insan mısınız siz? Sığar mı bu insanlığa? Ne suçu vardı onların? O masum çocukların bütün çocukların. Onların kahkahaları sokakları şenlendirmeliyken şuanki hâlleri niye? Ağlamalarını bile kimsenin duymaması niye? Yazık değil mi? Kalbin acımıyor mu hiç bir sızı hissetmiyor musun orda? Ah kime diyorum ki? Sen insan mısın ki anlayasın?

Baştaki adam tekrar girmişti bu lanet olasıca yere. İlerlemiş ve çocukların önünde durmuştu. "Kalkın." diye bağırmıştı.

Korkuyla kalkmışlardı birden. Kol ve bacaklarındaki morluklar kemiklerindeki kırıklar yüzlerindeki yaralarla.

Elleri birer paket mendil vermişti. "Bunları satıcaksınız." demişti.

Satmak mı? Ah bu çocuklar daha satmak ne demek ne bilsinler.

"Satmak mı?" dedi Deniz.

Adam alayla güldü.

"Evet neden olmasın."

"İyide nasıl?" dedi Mavi.

" Ee yeter gidin nasıl satıyorsanız satın hepsini satmadan geri gelemezsiniz."

Umut, Mavi, Gökçe ve Deniz işte o saatten sonra mendil satan çocuklar oldular. Sokak sokak gezdiler.

Arabaların önüne geçtiler. Almaları için insanlara yalvardılar.

Düştüler kalktılar ve gece yarısına doğru bitirdiler.

Yine aynı adamlar tarafından aynı depoya götürüldüler korkuyla bakıyorlardı çok büyük korkuyla.

Karşılarında sandalyede oturan sabah ki adamı görünce daha da korktular. Adam bağırdı

"Ne bakıyorsunuz getirin paraları."

Çocuklar yerlerinde sıçradılar avuçlarındaki bütün paraları yere atmışlardı.

Ah sen niye bu kadar iğrenç bir insansın? Para için bu çocuklara bunları yapmak yazık değil mi? Söylesene üç beş kuruş para için bunlar niye?

Eline paraları alıp saymaya başladı adam saydıkça keyif alıyordu.

Saymayı bitirip diğer adamlara kafasıyla çıkın işareti yapmıştı.

Kollarını sıvayıp eline kenarda duran metal sopayı almıştı.

Dört çocuk dolmuş gözlerle bakıyorlardı adama hepsini  düşündüğü farklıydı.

Umut ve Gökçe onları seven canları yandığında canları yanan annelerini ne çok istiyorlardı şuan.

Deniz ve Mavi ise sevmeselerdi de olurdu diye düşündü tek başıma da mutlu olabilirdim.

Adam elimdeki metal sopayla hepsini dövmeye başladı. Kaşlarından ağızlarından kanlar akıyor acı nidaları küçük depoda yankılanıyordu.

Adam ise bundan zevk alıyordu. Onlar acıyla bağırdıkça daha da sert vurup gülüyordu...

Onların hikayesi de buydu işte onlar yeni hayatlarına mendil satarak başlamışlardı. Onlar artık mendil satan çocuklardı.

---------------

Evet nasıldı bölüm?

Beğendiysen buraya=

Beğenmediysen buraya=

Etiketlemek ostediklerini buraya=

Yaz lütfen. Maviniz gider




















Sakın o yıldıza basma!! Turuncu olur falan. Allah korusun. Dimi yanii

Mavinin BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin