10. ~Rüzgar Kim~

118 4 1
                                    

ARKADAŞLAR FİNAL BÖLÜMÜNE YAKLAŞIYORUZ.
Not: Medyadaki fotoğrafı bilerek çok sade yaptım. Çünkü şuanda 15 tatildeyiz ve internet çekmiyor bile sayılabilir.  -Çünkü Istanbul'da değilim ve burada internet yok. Çeşitli yollarla elde ediyorum... Ayrıca bayadir bölüm yazmıyorum. Çünkü yeni kitap üzerinde düşünüyorum... ama yinede bunu yazmaya çalışıcam ve bitiricem... iyi okumalar. :)

' Rüzgar kimdi?, O nasıl biriydi?, Bir katil olabilir miydi?, Belkide barda beni görmesi tesadüf değildir? '  Bu soruları kendime sormadan duramıyordum. Acaba buradan kaçmalı mıyım ? yoksa burada  kalıp Rüzgarın kim olduğunu mu araştırmalıydım? Ben burada kalarak gizemi seçtim. 

İçimde kötü hisler dolaşıyordu fakat buradan ayrılmak istemiyordum. Bu duygubeni kendimden bile şüphelendirmeye başladı. Artık kendimide sorularla sorgulamaya başlamıştım. Artık sıkılmıştım ve yürüyerek devam etmiştim bu sorgulmalara.

'Adam kendi öyle saklamış ki nerede arasam çıkmıyordu 'sabıkalılara dahi bakmıştım hatta onun beni kurtardığı adamları ve o barın caddesindeki güvenlik kameralarını ele geçirdim-.' Ama bir türlü onunla ilgili sorduğum soruların cevaplarını alamıyordum.

Sonra nasıl unuttuğumu ben bile akıl edemiyordum ama yinede cevabımı alıcağım yere giderek dünkü o kilitli kapının olduğu yere gittim. Duvar örülmüştü fakat ben bu sefer hazırlıklı gelerek evin kesici eşyalar (Balta, çekıç, sıva aleti vb.) olduğu yere gittim ve orada işime yarayabilecek birkaç alet aldım.

Duvarı soymaya gittim ve sıva yeni olmalıydı ki ben oradaki tuğlayı hemen söktüm ve kafamı içeri sokmaya çalıştım fakat aklımda'ya kafam 4 tuğlanın arasına sıkışırsa' diyerek  vazgeçtim.

Ben bu sefer aklımdan yalan  arıyordum fakat bulamıyordum ama son anda aklım yalandan da güzel fikir geldi... Hemen söktüğüm tuğlaları teker teker yerlerine koydum ve elimle rahatça geri çıkarabilir miyim diye kontrol ettim.

Hemen odama dönerek tekrar Ipad'i elime aldım. Fakat bu sefer kilitli kapının olduğu odadak tuğlaları söktüğüm yerdeki resmin altında yazan ismi aramaya başladım...

 Tam Rüzgarın kim olduğunu bulmuştum... Birden kapı gıcırdadı. 'Rüzgar mıydı o?' dedim çok kısık bir sesle. Rügarın gelmesi şüphesiyle Ipad'i kapadım ve rüya görür biçimde mırıldanmaya başladım..

-Sanırım benden iyi bir oyuncu olabilirdi.-  Bir kaç saniye içeri girmesini bekledim. Ama içeri kimse girmiyordu ve sesi duyalı 1 dakika kadar olmuştu. "Herhalde ben yanıldım" diye içimden geçirdim.

 Ben heyecanla  elime Ipad'i tekrar aldım. İçimde sinir olduğum bir şüphe doğdu tekrar. Bende bir önceki seste yaptığım gibi; ani bir  şüpheyle alel acele İpad'i bıraktım ve örtünün altına girdim. Yine 1 dakika kadar geçti ama hâla kimse girmemişti.

Bu tekrar oldu ve ben yine aynı şeyleri tekrarladım ve sonucu aynı diğerleri gibi negatifti.

Bu sefer adım sesleri duydum ama kendime bunların halüsinasyon olduğuna inandırarak hiçbir tepki vermedim. Sonra adımlar git gide yakınlaştı ve kapı gıcırdadı. Bu seferde inanmadım, çünkü ailemin bir katil olduğunu öğrenmiştim, bunların hepsini beynimde kuruyor olabilirdim.

Sonra kapı git gide açılmaya başladı ve ben bu sefer kalbimin atması kadar hızlı bir biçimde İpad'i koymaya çalıştım ama benim lanet olası sakarlığım başıma bela açtı ve İpad'i düşürdüm. Rüzgar benim Ipad'i düşürdüğümü duymuş olmalı ki, birden eli ayağı hızlandı ve içeri koşar adımlarla girdi.

"Sen uyumamış mıydın!" dedi bağırarak. Herhalde bir şey saklıyordu ki benim uyanık olup Ipad'in elimde olduğunu anlayınca kızdı.

Kekelemeye başlayarak "Şey... hımm be-ben... ben bir şey yapmadım, ben sadece uyanmıştım ve Ipad'le oyun oynuyordum." dedim. Benim yalan söylemediğimi anlamamasını istediğim için hiçbir tepki vermeden konuşmaya çalıştım ama dilim birbirine dolandı, kekeledim, nefes alışım hızlandı ve bununla birlikte kalbimin çarpış hızıda arttı. - eğer salak değilse benim yalan söylediğimi anlaması gerekiyordu- İçimden umarım 'Salak biridir' diye geçirdim.

"Hemen yatağına yat" dedi. "Bir daha da herhangi bir teknolojik aletle benden izinsiz uğraşma" dedi sesini sakinlenmekle uğraşarak. Ama bunu hiç beceremiyordu.

"Ta-ta-tamam" dedim ilkinden çok daha fazla kekeleyerek. Sanırım bu sefer anlamıştı. Çünkü gözlerindeki ateş büyümeye, sesindeki sertlik artmaya başlamıştı.

"Umarım yalan söylemiyorsundur." dedi ve kapıyı sertçe yüzüme kapadı. Ben gitti diye bir 'Oh' çekicektim ki kapıyı üstüme kilitledi.

Ben çok sinirlenmiştim bu davranışından. Çünkü hiçbir zaman kapıyı yüzüme kapatılmayı veya bir odada kilitli kalmayı sevmezdim.

Zaten o kimki kapıyı üstüme kilitliyor düşüncesiyle."Heey... Sen kimsin be? Kapıyı benim üstüme kilitlemek senin ne haddine.Hey! Çıkar beni salak odadan" dedim. Doğrusu bu lafları hangi cesaretimle söylediğimi bende bimiyordum.

Birden bana bir cevap geldi. "Sus ve sessiz ol. Başımı çok ağrıttın bu gece. Bu seninde benimde iyiliğim için yaptığım bir şey." Zaten başka ne diyebilirdiki... Anne ve babamın verdiği bir cevap, he birde böyle gizemli adamların...

Ama benim aklıma 'Gizemli adam' diyince hep 'Yakışıklı, ilgi çekici adam' tanımlaması gelir. Ve benide olması gerektiği gibi bu adam kendine çekiyordu. Kendimi filmde hissediyordum. Umarım  bu adam beni kendine..........

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin