Yakamoz

1.8K 221 51
                                    

Ertesi sabah ruhumdaki denizlerin öfkesiyle gözümü açtığımda karşımdaki masada yemeklerini yiyen koğuş arkadaşlarıma baktım. Zaman kavramını yitirdiğimi ise gökyüzüne baktığımda anladım. Güneş hafif hafif batıyordu. Gökyüzü hiç olmadığı kadar parlarken aklıma kirli, hiç pas tutmayacak ve ilmek gibi boynuma dolanan görüntüler geldi.

Üst bedenimi hafif hareketlerle kaldırdığımda ellerimi yüzümde birleştirdim. Dua etmek istedim ilk defa, birine sığınmak istedim.

''Bahtiyar hadi koçum iki gün olacak neredeyse bir şeyler iç, bir şeyler ye. Hadi koçum kırma beni.''

Necdet abinin cümleleri kulağıma dolduğunda hafifçe gülümsedim ve kendimi tuvalete attım. Elimi yüzümü yıkarken içimden kopan acı bir iniltiyi bıraktım. Dayanamadım. İçim dünyalara sığmıyordu. Düştüm kaldım yine öylece.

''Bahtiyar, ne oldu? Neden böyle ağlıyorsun? Bilmiyor muydun içeriye girdiğinde ne olacağını?''

Duyduğum ses beni kendimden alıp geri kendime bıraktığında kafamı lavabonun mermerine dayadım. Şimdi yosunlu denizler taşıyan gözleriyle baş başaydı gözlerim.

''Bilmez olur muyum Ali. Davam uğuruna ölmeyi göze aldım ben. Bu devlet okuduğumuz, okuyacağımız kitapları bile yasaklarken; nasıl olur da susardım?'' ağızımın kurumasıyla yutkundum ve dudaklarımı yaladım. Çakır gözleri, deniz görmemiş dudaklarımı ıslattı. Titredim, yine de devam ettim. ''Susamazdım sağcı. Sende susmadın. Ama ben, benim önümde yoldaşlarımın vakitsizce gitmelerine dayanamıyorum.''

Sözümü bölecek gibi oldu ama sustu. Bıyıkları dudaklarını kapattığında bu sefer dudaklarına benim kara gözlerim kaydı.

''Bana güçlü ol deme sağcı. Canımdan can gitti. İçinde senin de fırtınalar kopuyor. Bilmiyorum mu sanıyorsun?''

Yanıma çöktü. Bir bacağını uzatırken diğer bacağını kırdı ve gözlerini tuvalet kabinlerine dikti.

''Öyle. İçimde kan kaynıyor, ruhum süzülüyor. Kalbim hele...'' ahladı. Bir ben anladım arkasındaki manayı.

''Ali?''

''Hmm?''

''Ali isminde ilk kez sağcı tanıdım. Kürşat ya da Alparslan olmuyor mu genellikle liderlerin adı?''

''Masumca sorduğuna inanarak cevaplayacağım.''

Cevabı üzerine meraklı gözlerle döndüm ona. Oysa odaklandığı çukurdan gözlerini ayırmadı. Ona doya doya baktım. Ömrümün ne kadar da kısa olduğunu düşünerek korkmadan inceledim.

''Annem, bu dünyadaki en ala solculardan biri.'' o sıra sırıtmama bakıp işaret parmağını salladı. ''Bunları başka bir ağızda duyarsa-'' aklına bir şey gelmiş gibi sustu ve yüzünü sıvazladı. Sakallarını sevmek istedim, ellerim kalkmak bilmedi.

''Ulan ölüm bir adım ötemizdeyken ne ile tehdit edeceğim ben?'' durdu ve hemen devam etti. ''Her neyse. Solcuydu işte. Baya da taşaklı kadındı. Annene böyle deme falan diyeceksin ama böyle büyüdüm ne yapayım.'' nefeslendi.

''Konuyu uzatmasana sağcı.''

Uyarım üzerine gözleri tekrar bana döndü ve çocuk gibi dil çıkarıp gülümsedi.

''İşte adımı annem koymuş. Tutturmuş Ali, Ali diye. Gerçi solculuğuyla alakası yok. Eski meseleleri varmış. Eski kırığı falan da değilmiş. Bana hiç anlatmadı. Görüşe gelirse şayet soracağım. Öyle. Koymuş adımı kalmış öylece.''

''Sen nasıl sağcı oldun?''

''Ne bileyim ya. Annem hep derdi de inanmazdım. Solcu ve sağcının amacı aynı. Vatanlarını korumak. Ondan sonra da kıraathanede okuduğum kitaplarla bu yola düştüm.'' kahkahası cümlesini kestiğinde gülümsemesine daldım. ''Dedem de sağcıymış. Benimle ödedi bedelini.''

''Benim annem babam yok. Ben yetimhanede şimdiki halime büründüm. Ellerim kalem tutuğu gün sövdüm bu yönetime.''

Durduk.

Yemek yememi söyleyene kadar karşılıklı sustuk. Ardından kalktım ve masaya yürüdüm. Bu kez ben arkamda bıraktım onu. Dağlar, güneşi nasıl gerisine alıyorsa öyle aldım gerime. Sonra gittim ülkemin denizlerine; geceleyin suya düşen ay ışığı oldum. Yakamozları seyrettim. Bu sevinç beni darağacında güldürürdü.

Masaya vardığımda bana bırakılan tabağa uzandım ve küçük seslerle herkese teşekkür ettim. Yetimhanede bile böyle sıcak hissetmemişken kötülere yuva olan bu yerde yuva sıcaklığını hissettim.

Ardından bir şeyler hissettim en derinlerimde; yeşillikler fışkırmaya başlamıştı. Döndüm arkadaşları ile konuşup düşünen Ali'ye. Gözlerinde kışları görsem de aldandım içimde açan yeşilliklere, açan çiçeklere inandım.

Aldandım bir kez yalancı bahara.

Aldanmaz olaydım. 

Doruklara SevdalandımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin