Sabahın erken ışıkları ve serin bir oda her şeyin başladığı bir noktaydı. Serin bir odadaydım pencereleri kapalı, perdeleri sonuna kadar çekilmişti. Oda biraz gelen gün ışığıyla dolup taşıyordu tüm nesneler gözüküyordu... Kayıp olanlar hariç... Neden böyle bir yerdeydim ki?
Yağmurlu bir sonbahar günü hava ne sıcak ne soğuk saat öğle saatlerinde olmasına rağmen hava sıcaklığını yağmura rağmen sürdürmeye devam ediyordu. Gökyüzü kara bulutlarla kaplıydı ve öğle olmasına rağmen her yer karanlık ve ıslaktı dışarıdaki manzara içimde bir şeyleri harekete geçirmişti içimdeki o günden kalan hüzün hala dışarı çıkıyor ve beni yiyip bitiriyordu belki o günü unutmalıydım.
Akşamüzeri güneşin gün üzerine son gülümseyişi sıcaklığıyla beraber kayboluyordu önümdeki insanlar bana gülümseyerek bakıyordu deniz getirdiği esintiyle birlikte içim mutlulukla doluydu o 2 kişi hayatımı değiştiriyor gibiydi bir yaz akşamı ve gün batımı daha ne olabilirdi ki hayatımın en güzel anlarıydı, herhalde...
Sabah beni tekrardanserinliğiyle beraber beni uyandırmaya çalışıyordu kurduğum onca alarm birhiçmiş gibi. Alarmlar onca kez tekrar etti ama nafile sadece sabah üzerimebindirdiği o rahatlatıcı serinliği beni uykumdan alıkoymaya yetiyordu.Uyanmıştım odam cidden dağınıktı bir sürü eşya etrafa saçılmış o günden beridüzenim kaybolmuştu yanında ciddiyetimi ve isteklerimi de alıp götürmüştüartık hiçbir şey için hevesim kalmamıştı yatağımda boş boş sağa solabakınıyordum duvarlar bana daha boş gözüküyordu beni sınırlandırıyorlardı ama yanındabeni koruyorlardı hayatımın ilk takası çok erkenden gerçekleşmişti. Yatağımdankalkıp dağınık odama baktım bir sürü anı yerlerdeydi ve penceremi açtım odanınbiraz havalanması gerekiyordu ya da gerekmiyordu ama bu davranışımın eskidenbir yerden olduğunu hatırlıyordum o yüzden tekrar bir şey kaybetmekistemediğimden onu sürekli hatırladığım şeyleri tekrar etmeye başladım.Dışarıya bakıyordum bomboş bir sokak ve sokağın yoluna bakan binlerce pencerehepsi kapalıydı. Gün doğmasına rağmen açık olan bir pencere veya perdesiçekilmiş bir pencere yoktu. Dışarıyı izlemeyi seviyordum ve evleri tek tekincelemeyi hepsi benim için değerli özellikle orada ki o pencereli ev hepsindenfarklıydı ve içindeki de farklıdır umarım bir gün oraya da sıra gelecek çünkü...Dışarısının içe çekiciliğinden kurtulup odama tekrar döndüm önümde onca eşya veodamın kapısı ve bir de en sevdiğim yatağım. Kapıya doğru yöneldim mutfağagidecektim nedenini bilmiyordum ama gitmek istiyordum kapının kolunu aşağıçektim ama kapı açılmadı kilitlenmişti herhalde. Hiçbir zaman o kapının biranahtarı olmadı kitlenmesi imkansızdı nasıl olabilirdi ama pekte umursamıyordumbu odada mutluydum çünkü onca eşyanın arasında çürümekten mutluydum galiba... gerçekten mutlu muydum? Sokaktan bir ses geldi biri bana sesleniyordu herhalde,pencereme doğru yaklaştım ve dışarı baktım kimse yoktu bembeyaz evlerin önündeolan Kırmızı Gül dışında bir şey yoktu. O gülü seviyordum çünkü ben buradayımdiye sesleniyordu sanki beyazın önünde durup aslında bir lekeye de benziyordu beyazbir tuvale kondurulmuş kırmızı bir nokta gibi. Bir ressam o yeri özenle seçmişgibi ve tüm resmini onun üzerinden sürdürecekti sanki bir ilham gibiydi onayüklediğim bu hislerim nereden geliyor bilemiyorum ama bu hisler beni çoketkiliyordu sanki ben kırmızı noktadan güç alıyormuşum gibiydi. Odama geridöndüm o seslenişi bulamadan kısa bir süreli o sesleniş içimde bir hisuyandırmıştı sanki tekrardan geri dönmek istiyordum ama nereye? Kendimi bildimbileli bu evin içindeyim ve bu eşyalar arasında çürüyüp gidiyordum. Tekrardanyatağıma uzandım ve tavanı seyretmeye başladım o bembeyaz tavan bana birinianımsatıyordu ama hatırlayamıyordum...Nefes nefese kalmıştım tavanı izlerken uykuya dalmıştım amanefes nefese uyandım ve göğsüm acıyordu, gözlerimden akan yaşlar yastığımısırılsıklam etmişti ama hiçbir anlam veremiyordum neden ağlamıştım, nedengöğsüm ağrıyordu, neden nefes nefese kalmıştım ve göğsüm de hissettiğim busıcaklık nereden geliyordu?