Üzerimdeki tüm gözlerkalkmıştı. Kendimi yatağımda gibi hissediyordum. Bacaklarım acısı durmuştu.Aramdaki mesafeyi hızlıca kapattım ve artık onun yanındayım... O kadar uzunsürmüştü ki onun yanına yaklaşmam, o kadar acı doluydu ki, onun yanında oturmakbenim için bir ödül gibiydi. Kırmızılığı beni cezbediyordu. Kırmızının o acımsıtatlı tadını ağzımda hissediyordum. O bu yerde bana yardım eden tek ışıktı.Onun yanında aşırı rahatlamıştım, git gide göz kapaklarım ağırlaşmayabaşlıyordu ama burada uyuyamazdım. Direnmem lazımdı ama direnmek istemiyordum,kendimi saldım ve onun büyüsüne kapılmayı seçtim. Kendimden çok çabukgeçmiştim. Bu sefer yatağım dışında bir yerde uyuyordum. İlk defa bu yerde evimdışındaydım... Burnuma çok lezzetli bir koku geliyordu. Kendimi sıcacık biryatağın içinde gibi hissediyordum. Üzerimde bir şey vardı, hemen gözlerimi açtımve uyuduğum yerde olmadığımı görmüştüm. Kendimi tuhaf bir odanın içinde buldum,tamamen düzenliydi. Duvarları rengarenk ve yerleri parkeydi. Çok lüks birodaydı. Yatak ise aşırı rahattı. Benim odamdan farklıydı ve bu odanın kapısıaçıktı. Leziz kokuyu takip etmeye karar verdim. Mutfağa doğru gitmemgerekiyordu çünkü koku oradan geliyordu. Mutfağa doğru gittim. Mutfakta tavadabir et ve yanında bin türlü baharat vardı. Bazıları tavaya atılmıştı ve etleberaber pişiyorlardı. Ben kokunun kaynağını buldum ama başka odalardan sesgeliyordu. O seslere doğru gitmeye karar verdim. Seslerin geldiği yer bir yatakodasıydı. Odanın içinde 2 kişi vardı. Uzun zamandır benden başka insanlarıgörmemiştim. Odayı izleyen tek kişi ben değildim üzerinde önlük olan bir kişidaha vardı. Eti bırakıp bu konuşmayı dinlemek için gelmiş olmalıydı. Ciddentuhaftı eğer bu kişi yemeğini bırakıp bu konuşmayı dinlemeye geldiyse ciddenkayda değer bir şey olmalıydı. Bir kişi diğer kişiye bir eşya uzatıyordu vediğer kişi bu eşyayı reddediyordu. Eşya mavi bir gömlekti. Herhalde ona hediyealmıştı ve diğer kişi bu hediyeyi beğenmemişti. Veren kişi ısrarla ona o eşyayıvermek istiyordu ama karşı taraf almamakta inatçıydı. Olayı izleyen önlüklükişi ise daha fazla dayanamayıp eşyayı vermeye çalışan kişiye tokat attı.Onları büyük bir şaşkınlıkla izliyordum ne için böyle bir şey yapmıştı.Tavadaki et gitgide yanmaya başlıyordu ev yanık kokularıyla dolma başlamıştıçoktan. Önlüklü kişi tokat attığı kişiye sarılıp ağlamaya başlamıştı. Sarıldığıkişi ise boş gözlerle tavanı izliyordu ona attığı tokat onun üzerinde herhangibir etki yaratmamış gibiydi. Diğer kişi ise kafasını hayır manasına gelecekşekilde sallayıp odadan ayırılıyordu. Ayrılmadan önce tokat yiyen kişininelindeki o gömleğe son bir kez baktı. O bakıştan sonra gözleri dolmuştu vekıpkırmızı olmuşlardı ama sanırsam o bunun farkında bile değildi. Kafasınıçevirip evden çıkmıştı. Önlüklü kişi ağlamaya devam ediyordu ve o tokat yiyenkişi elindeki gömleği yırtıp çöpe atmıştı. Boş gözleriyle son kez o gömleğebakıp odadan dışarı çıkmıştı. Önlüklü kişi ağlayarak mutfağa doğru gitti.Burada ne olduğunu hiç anlamamıştım ve gömleğin atıldığı çöpe bakmayagittiğimde çöpte hiçbir şey yoktu. Kaybolmuştu... Evdeki yanık kokusu her yerikaplamıştı ve arkamdan biri bana dokundu. Arkama döndüğümde gördüğüm kişi ogömleği reddeden bir kişiydi. Ağlıyordu... çok fazla ağlıyordu o kadar çokağlıyordu ki sanki büyük bir hata yapmış gibiydi ve bana özür dilerim demişti.Özür dilediği gibi bir anda kaybolmuştu ve arkasında ufak bir kilitli günlükbırakmıştı. Günlüğü aldım ve cebime koydum. Bana ne için özür dilediğinianlamamıştım. Ne için benden özür dilemişti? Ben ona bir şey mi yapmıştım?Hiçbir fikrim yok ama bildiğim tek şey farklı boyutlarda olduğumuzdu. O ise birşekilde benim boyutuma girmişti. Oyuncuyken izleyici olmuştu... O günlüğü birgünlüğe göre çok ağırdı içindeki yaşanmışlıklar o günlüğü daha da ağırkılıyordu. Evden dışarı çıkmıştım. Dışarıya çıktığımda direk kendimi binadışında buldum. Yağmur yağıyordu, çok faza araba vardı. İnsanlar simsiyahşemsiyeler altında kendilerini yağmurdan korumaya çalışıyordu. Yağmursa onlarasaldırıyor gibiydi çok şiddetliydi. Fakat insanlar bunu umursamıyordu. İşlerinedevam ediyorlardı. O topluluğu izlerken kendimi tekrardan Kırmızı Gül'ünyanında buldum. Cebime koyduğum o günlük kaybolmuştu. Gördüğüm şey bir rüyamıydı? Hiçbir fikrim yoktu. Rüya olsa da olmasa da bir kişi ağlayıpkaybolmuştu. Kırmızı Gül sanırım o da uykuya dalmıştı. Hava kararmıştı. Bu yeren başından beri soğuktu ama şimdi geceyle birlikte daha da soğuk. Evime geridönmek istiyordum ama geri dönebilecek gücüm kalmamıştı. Yattığım yerden biledoğrulamıyordum.