"Demek bu yüzden dersi astın?" Jennie unni muzhipçe sırıtırken ellerini sol tarafımdan yanaklarıma uzatıp kafamı göğsüne bastırdı. "Benim küçük lilim büyümüşte dersi asarmış, uyyş!""Yah! Unni. Bebek miyim ben ayrıca sakın Rosé'ye söyleme, beynimi ivik ivik yemesini istemiyorum." avuçlarını yanaklarıma bastırarak dudaklarımın öne doğru çıkmasına neden oldu. "Yah! Tabi ki de o zilliye bir şeye söylemeyeceğim. Sabaha kadar nefes almadan konuşması hiçbirimizin işine gelmez."
"Neyi söylemeyecekmişsin?" Chaeyoung'un sesiyle ikimiz de yerimizde sıçradık. Bayık bakışları ikimiz arasında mekik dokuyordu.
"Hiiiiiiç." aynı anda kelimeyi uzatırken söyleyecek bir yalan bulmak için zaman kazanmaya çalışıyorduk.
"Neyse çok da önemli değil." omuzları düşük bir şekilde önümüzden ilerlemeye başlayınca birbirimize bakıp iki yanına adımladık.
"Ne oldu kuzusu? Neyin var?" Jennie unnie yumuşak çıkan sesiyle Chae'nin saçlarını okşadı. Chaeyoung omuz silkti.
"Jungkook'u kütüphane koridorunda gördüm. Yanında bir kız vardı."
"Bir dakika bir dakika Jungkook kim?" diye lafını böldüm.
"Peşinde dolandığım çocuk var ya." onaylayarak devam etmesini bekledim.
"Zaten pas vermiyordu ama ne bileyim. Zoru oynuyor falan sanmıştım ama galiba hoşlandığı biri var."
"Nasıl anladın bunu?" Jennie unnie merakla sordu.
"Bir önceki teneffüs Jisoo unnieye bakmak için kütüphaneye gidiyordum. Kütüphane koridoru genelde hep ıssız olur ama bu kez onlar vardı. Jungkook kızı kolundan tutup duvara yasladı. Sonra ne oldu bilmiyorum, hemen sınıfa döndüm." dudaklarımı birbirine bastırdım ve kolumu omzuna attım. Gerçekten üzülmüşe benziyordu.
Chaeyoung genelde böyle şeylere aldırmazdı, anlaşılan Jungkook dediği çocuktan gerçekten hoşlanmıştı.
"Kafana takma kuzum sen de başkalarını rahatsız edersin." söylediklerime gülerek kafasını omzuma yasladı.
"Eğer için rahatlatacaksa bugün film gecesi yapabiliriz. Sabaha kadar Twilight izleriz ve ben gıkımı çıkarmam." dedim zar zor can çekişirken. Belerttiği gözleriyle bana baktı. Twilight serisinden nefret ederdim. Hatta hayatımda daha cringe olduğum bir şey yoktu.
Chaeyoung ise buna inat seriye tapıyordu. Hatta bir keresinde doğruluk mu cesaretlik mi oynarken on beş yaşına kadar bir vampirin gelip onu kurtarması için evlerinin çatısına çıkıp sözde vampirin ortaya çıkması için bağırdığını itiraf etmişti. Buda yetmeyip olmayan vampiri ortaya çıkmadığı taktirde kendini çatıdan atmakla tehtit ettiğini de söylemişti. Göbeğimiz çatlayana kadar gülmüş ve o günden sonra ne olur ne olmaz diye bir daha seriden hiçbir filmi izlemesine izin vermemiştik.
"Bundan emin misin?" Jennie unni kaş göz yaparak sözlerimi geri almamı söylerken çaresizce omuz silktim. Söz ağzımdan çıkmıştı bir kere.
°°
Yüzümdeki maskeyi ellerimle masaj yaparak iyice yapıştırdım. Üzerimdeki, bana zorla giydirilen pembe pjamayı da çekiştirerek yerimde iyice yayıldım. Chaeyoung'un morali yerine gelsin diye sarf ettiğimiz çaba sonucu evi bakım merkezine çevirip bir aylık bakımımızı saatler içinde yapmıştık. Şuan saat üçü on geçiyordu ve biz gözlerimizden akan uykuya rağmen daha birkaç gündür tanışıklığımızın olduğu insanların dedikodusunu yapıyorduk.
"Bak o şıllık kesin sınıf başkanına yanık. Çocuk yoklamayı alırken gözlerini böyle bö-böyle açıp açıp çocuğu yiyor." Chaeyoung parmaklarını gözlerinin iki yanına koyarak daha da belermelerini sağladıktan sonra burnunu kırıştırarak kafasının geriye düşmesine engel olyama çalıştı. Ama beceremeyerek kafasını pembe yastığıyla buluşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Swag Love ✔ վօօղӀíςҽ
FanfictionLisa: Yanlış numaraya mesaj atan bir gerizekalıya göre fazla dilin uzun Bilinmeyen numara: Emin ol elim de uzun Bilinmeyen numara: Sana ulaşmak fazla zamanımı almaz Lisa: Göt herif Bilinmeyen numara: Ne dedin sen Lisa: Demedim gerizekalı yazdım Bili...