Oturduğum banktan kalkmış ve kızların yanına vokal stüdyosuna gitmiştim. Bu saatte genelde vokal dersimiz olurdu çünkü. Beni görmeleriyle birlikte şaşırmışlar ve sevinmişlerdi.
Jisoo: Jendeuk, iyi misin? Buraya gelmişsin ama umarım sıkıldığın için değil de iyi olduğun için gelmişsindir.
Jisoo'yu rahatlatmak amaçlı hafifçe gülümsemiş ve iyi olduğumu söylemiştim. Ses sistemleri kurulmuş bir mikrafonun başına geçmiştim, her şey aynıydı sadece bir kaç gün sonrasıydı ama aynı olmayan tek bir şey vardı. O da Kim Taehyung'a karşı beslediğim duygular. Etrafa göz gezdirince beni dinlemeye gelmediğini fark ettim, fakat çok bozuntuya vermedim. Grup arkadaşlarımla PinkPunk olarak debut şarkımız Whistle'ı söylemeye başlamıştık. Şarkının sonlarına geldiğimizde herkes bizi ayakta alkışlamaya başlamıştı ve ben bundan onur duyuyordum. Söylediklerine göre çıkış yaptıktan sonra monster rookies adında bir ödül bile alabilirdik. Kızlar prova sonrası bir şeyler içmek için kafeterya'ya iniyordu. Beni de davet ettiler fakat pek iyi hissetmediğim için onlara yurda gideceğimi söyledim. Tabii ki hemen yurda gitmeyecek Taehyung'u görmeye çalışacaktım. Bu aralar hem o hemde ben çok yoğundum, birde üzerine dargın olma konusu eklenince hiç görüşememiştik. Dalgınca onu ararken bir anda kolumdan tutup çekiştirilmemle kendime gelmiş ve beni çekiştiren kişiye bakmıştım, bu kişi Kim Taehyung'dan başkası değildi. Beni otoparka kadar çekiştirip hiç görmediğim bir arabaya bindirmişti. Şaşkın bir ifade takınıp konuşmaya başladım.
Jennie: bay Taehyung, nereye gidiyoruz böyle?
Taehyung: Bay kelimesini bir kenara at artık Jennie.
Söylediğine karşılık hiç bir şey söylememiştim ve nereye gittiğimizi çok merak ediyordum. Bir süre sonra arabayı kenara çekip deniz kenarında durdurdu ve keskin bakışları beni buldu.
Taehyung: Bak Kim Jennie, amacını anlamadım sanma. Beni kendine aşık etmeye çalışıyorsun ama benim kalbim de sana yer yok. Kalbimde kimseye yer yok daha doğrusu. Bu yüzden boşuna davranışlarımdan işkillenme ve işine bak.
Sözleri beni paramparça etmişti, ciddi anlamda nutkum tutulmuş ne söyleyeceğimi bilemez olmuştum. Gözlerim dolmuştu ve ben ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Sonunda kendimi toparlayıp öfkeli ve üzgün bakışlarımı ona çevirdim.
Jennie: Sen nasıl böyle bir şey düşünebilirsin? Sana karşı hiç bir yanlış davranışım bile olmadı. Sadece saçmalıyorsun kalbinde olmak isteyen yok. Senin gibi aptal bir adamı da kimse sevmez zaten.
Biraz fazla mı yüklenmiştim ona? Açıkçası umrumda değildi. Duygularımla oynayıp beni bir köşeye atamazdı çünkü ben onun oyun oynayabileceği kızlara benzemezdim. Arabadan inmek için elimi kapıya attığımda bileğimi sıkı bir el sertçe tutmuştu.
Taehyung: Seni yurda bırakacağım.
Birde utanmadan yurda bırakmak istiyordu? Tanrım gerçekten delirecektim.
Jennie: Senden yardım isteyen yok defol git burdan.
Bileğimi sertçe ondan çekmiş ve arabadan inmiştim, o da arkasına bile bakmadan beni şirkete çok uzak bir yerde bırakıp gitmişti. Yanımda ne telefonum ne de param vardı. Yolları da pek iyi bildiğim söylenemezdi ama şirketi sorarak bulabilirdim. Ve şimdi harika şansım üzerine sağanak yağmur bastırmıştı. Gerçekten delirmek üzereydim, ayaklarımı yere vurarak ilermeye başlamıştım. Saatlerce yürümüştüm ve aklıma yurtta ki kızlar geldi, beni eminim ki çok merak etmişlerdi. Sonunda yurdun önüne vardığımda sırılsıklam olmuştum. Kızlar da içeri girmemiş ve orda beni beklemişlerdi. Beni gören Chaeyoung hemen elindeki battaniyeyi bana sardı. Diğer kızlarda beni hızlıca yurda soktular ve bana sıkıca sarıldılar. Sadece ağlıyordum, sinirlerim çok bozulmuştu ve ağlıyordum. Ne olduğunu elbet soracaklardı ama ben ne diyecektim? Onları gerçeği anlatmaya karar verdim ama ilk önce duşa gidecektim. Sıcak bir duştan çıktım ve sıkıca giyindim. Çıktığım gibi de olanların hepsini anlattım, kızlar da benim gibi Taehyung'a çok sinirlenmişlerdi.
Lisa: Bu aptal adam nasıl böyle bir şey yapabilir? Resmen duygularını hiçe saymış.
Kızları yatıştırmak için ona karşı kuvvetli duygular hissetmediğimi söylemiştim, ama bu katiyen yalandı. Sadece kalbime söz geçirmeye çalışıyordum. Bir süre sonra telefonumun titrediğini fark ettim ve telefonumu alarak balkona çıktım.
Jennie: Alo, kimi aramıştınız?
Taehyung: Jennie, iyi misin?
Bu Taehyung'un sesiydi. Birde iyi olup olmadığımı soruyordu? Sinirle hiçbir şey söylemeden telefonu kapatmıştım. Ama tekrar aramıştı, tabii ki onuda açmamıştım ve tekrar tekrar aramaya devam etmişti. En sonunda açmaya karar verdim.
Jennie: Ne istiyorsun Taehyung ne ne?
Taehyung: Sadece 2 dakika aşağı gel.
Bunları diyip telefonu yüzüme kapatmıştım, gitmek istememiştim ama ayaklarım beni oraya götürüyordu. Yurdun önüne çıktım ve boş bakışlarımla ona bakmaya başladım.
Jennie: Beni götürüp orda bıraktıktan sonra, üstüne üslük yağmur altında saatlerce yürümemi sağladıktan sonra ne istiyorsun?
Taehyung: Ben özür dilerim Jennie, sana çok yanlış davrandım.
Özürü benim için boş bir teneke kutu gibiydi, söylediklerinin bitip bitmediğini sordum cevap alamayınca da yurda dönmek için ilermeye başladım. O sırada damarlı kollarıyla beni kendine çekip kendine doğru çevirmiş ve dudaklarıma yapışmıştı. Kim Taehyung beni tekrar öpmüştü, ne tepki vereceğimi bilememiştim. Beynim geri çekilmemi kalbim ise karşılık vermemi istiyordu. Bende tabii ki kalbimi dinleyip karşılık vermiştim. Ne yapmaya çalıştığı hakkında hiç bir fikrim yoktu ama karşılık veriyordum. Gardım düşmüştü, artık Kim Jennie'nin gardı yoktu...
Selamm bölümleri çok hızlı atıyorum, lütfen okuduysanız oy verip yorum yapın çünkü benim için çook önemli <3
Sınır: 4 Oy 3 Yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tenant Of My Heart | Taennie
Fanfiction"Buraya bunun için mi gelmiştin? Sen bizi çok yanlış anlamışsın Kim Taehyung."