2- Substitutes

139 13 11
                                    

Arabaya doğru ilerleyen Taehyung'u takip etmiştim. O gün gördüğüm siyah lüks arabasının yanına vardığımızda ön koltuğuma mı yoksa arka koltuğumı oturmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Fazla düşünmüş olmalıyım ki Taehyung gıcık ses tonunu takınıp konuşmaya başlamıştı.

Taehyung: Gelip seni kucaklama mı falan mı bekliyorsun, hm?

Gözlerimi devirmiş ve ön koltuğa oturmaya karar kılmıştım.

Jennie: Küpemi düzeltiyordum bay Taehyung.

Taehyung bir kere bile dönüp yüzüme bakmadığı halde bana küpemin olmadığını söylediğinde hafif bir şaşkınlık yaşamıştım, çünkü bir kere olsun yüzüme düzgünce bakmamıştı. Nasıl oluyordu da küpe takıp takmadığımı biliyordu? Kafamda ki tüm düşünceleri bir kenara koymuştum. Lüks bir mekanın önüne geldiğimizde Taehyung arabadan inmiş ve arabayı valeye vermişti. Ne yani kapımı açmayacak mıydı? Tamam ben onun asistanı olabilirim ama neticede bende bir kadındım. Bir kaç dakika sonra arabadan inip restorantın içinde onu aramaya başladım. Çoktan oturmuştu bile, hızla yanına doğru ilerledim ve karşısındaki sandalyeye oturdum. Menüye bakarak konuşmaya başlamıştı.

Taehyung: Ne yemek istersin?

Jennie: Canım pek bir şey istemiyor bay Taehyung, bir bardak su benim için yeterli.

Ah ne diyordum ben? Deli gibi aç olduğum halde sadece bir bardak su isteyecek kadar aptaldım. Taehyung beni dinlememiş olacak ki iki tabak soslu makarna ve bir bardak su istemişti. Düşünceli olması hoşuma gitmişti, en azından düşüncesiz bir patronum olsun istemezdim. O sırada gözlerimin içine bakmaya başladı, tanrım o öpücükten sonra onunla ilk defa göz göze gelmiştim. Gözleri derin ve korkutucuydu ama bir o kadar da şefkatli bakıyordu. Bir kaç dakika gözlerine kenetli kaldıktan sonra gözlerimi gözlerinden alabilmiştim. O sırada yanımıza bir kadın gelmişti, bu kadın da kimdi? İkimiz olacağız sanmıştım. Kadın yanımıza geldiğinde Taehyung kalktı ve kadının elini öpüp oturması için sandalyesini çekti. Açıkçası kim olduğunu düşünmeden edemiyordum, fakat beni çokta ilgilendirmiyordu.

Mina: Ah Taehyung yakışıklılığın hiçbir zaman azalmıyor, aksine daha karizmatik oluyorsun.

Taehyung gülümseyip kadına teşekkür etmişti, o sırada kadın bana döndü ve beni bir süre süzdükten sonra konuşmaya başladı.

Mina: Merhaba tatlım özür dilerim seni görmemişim, ben Mina Taehyung'un Öz ablası gibiyimdir. Yurt dışından geldim ve ilk onu görmek istedim. Sende sevgilisi olmalısın?

Mina'nın dedikleriyle birlikte öksürük tutmuştu, hızlıca kendimi toparlayıp aynı gülümsemeyle Mina'ya döndüm.

Jennie: Merhaba Mina hanım, ben Jennie ve tanıştığıma memnun oldum. Lâkin ben bay Taehyung'un sevgilisi değil özel asistanıyım.

Cümlem bittiğinde Taehyung başıyla beni onaylamıştı. Yemeklerimiz geldiğinde bir makarna tabağı Taehyung'un önüne, diğeri de Mina'nın önüne gelmişti. Bana ise sadece bir bardak su verilmişti. Bu durum ister istemez moralimi bozmuştu. Yavaşça suyumu yudumlamaya başlarken onları dinliyordum.

Mina: Eee, şirketinin başarılarını her yerden duyuyorum. Yeni bir kız grubuna çıkış yaptıracakmışsın, her şey tamam mı?

Taehyung: Maalesef sadece 1 üyemiz eksik, hâlâ istediğim özelliklere uygun bir stajyer bulamadım.

Taehyung'un bu lafıyla Mina bana dönmüştü, ardından tekrar Taehyung'a döndü.

Mina: Sanırım burnunun dibinde ki bu güzeli görmüyorsun? Bak ben hemen eksiği buldum. Jennie kesinlikle bu işi yapabilecek bir kadına benziyor.

Mina'nın söyledikleriyle şok olmuştum, ben ve idol olmak çok ayrı iki kavramdı. Kendimi hiç bir konuda yetenekli bulmazdım ki ben.

Taehyung: Ama o daha stajyer bile deği-

Mina: Sus Taehyung, şirkete gidince sadece onu dinle, gözlemle ve kararını öyle ver.

Jennie: Çok teşekkür ederim bu güzel iltifatlar için Mina hanım, fakat emin olun beceriksizin tekiyim.

Mina: Büyük konuşma Jennie, seni izlemeye bende geleceğim.

Al işte aldın başına belayı Jennie... Rezil olacaktım resmen. Bir süre yemek yiyip sohbet edişlerini izlemiştim. Yemekleri bittikten sonra Taehyung hesabı ödemiş ve kalkmıştık. Arabaya bindiğimizde derin bir sessizlik vardı. Stres olmuştum, bunun düşüncesi bile beni gererken resmen kaç yıllık stajyerlerin önünde rezil olacaktım. Düşüncelerime dalmışım ki şirkete geldiğimizi bile fark etmedim. Beni derin düşüncelerimden alan şey Taehyung'un sesi olmuştu.

Taehyung: Jennie arabadan inip kayıt stüdyodolarından birine gir.

Lafını ikiletmeden dediğini yapmıştım, arabadan inip bulduğum boş bir stüdyoya girdim ve beklemeye başladım. Benim için mikrafon ve ses sistemi kurulduktan sonra Mina ve Taehyung stüdyoya girmişti. Heyecanımı yatıştırdıktan sonra gözlerimi yumup en sevdiğim ve en iyi söylediğim şarkıyı söylemeye başlamıştım. "Sure Thing"
Şarkı bittiğinde gözlerimi yavaşça açmış ve bana şaşkınca bakan Taehyung'u görmüştüm.

Mina: Tanrım sektördeki çoğu idolü sollarsın sen Jennie, kesinlikle grupta olmalısın.

Taehyung: Gerçekten etkilendim Kim Jennie, seni yeni kız grubum PinkPunk'a eklemek istiyorum.

Mina'nın telefonunun çalmasıyla acil bir iş için şirketten çıktığında stüdyoda sadece ben ve Taehyung kalmıştık.

Jennie: bay Taehyung, ben gerçekten bilemiyorum. Yani dediğiniz şey öyle kolay değil ve ben bunları yapabilecek bir kız değilim.

Taehyung gülerek yanıma gelmişti, gerçekten çok güzel gülüyordu.

Taehyung: Kim Jennie, sen koskoca şirketin Ceo'su Taehyung'a tokat atmış kişisin, bunu mu yapamayacaksın?

Söyledikleriyle beraber kafamı eğmiş ve utanç duymuştum ki yanaklarım kızarmıştı. O anda beklemediğim bir atakla Taehyung eliyle narince çenemden tutup beni kendi gözlerine bakmaya zorlamıştı.

Taehyung: Sen hep utanınca böyle kızarır mısın?

Gözlerine bakmak bile kalbimin hızlanmasına neden olmuştu. Bir süre sonra çenemi elinden kurtarıp hızla odayı terk ettim ve lavaboya doğru koştum. İçeri girip bana ne olduğunu düşünmeye başlamıştım. Yoksa ben, Kim Taehyung'a aşık mı oluyordum? Saçmalama Jennie patronuna aşık olan bir sürtük olarak mı bilinmek istiyorsun? Senin diğer kızların yanında şansın bile yok, boşuna kendini rezil etme. Yüzüme soğuk su çarptıktan sonra lavabodan çıkmıştım ki Taehyung'un kapıda beklediğini gördüm. Çıktığımı görünce yanıma gelip endişeli gözlerle bana baktı.

Taehyung: İyi misin? Bir anda koşunca endişelendim.

Ne yani benim için mi endişeleniyordu? Üzgünüm Kim Taehyung sen bir cehennemsin ve benim sende yanmaya niyetim yok.

Jennie: bir şeyim yok bay Taehyung, sadece midem bulanmıştı.

Bay kelimesini bastırarak söylemiştim amacı ise aramızda sadece patron- çalışan ilişkisi olduğunu hatırlatmaktı. Hatırlatmam başarılı olmuş ki kafasını sallayıp yanımdan ayrıldı. Arkasında düşünceli bir Kim Jennie bırakmıştı...

Selamm umarım kurgu hoşunuza gidiyordur seviliyorsunuz.

Sınır: 3 Oy 2 Yorum ♡

Tenant Of My Heart | TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin