1.4

980 100 386
                                    

Pazartesi ekonomi vizem var, bu satırı okuyan herkes bana şans dileyebilir mi? 🥺 💓

🌟

-2012, Yancy ve Zena'nın Yollarının Kesiştiği Hamburgerci-

"Önüne bak!" diye bağırdım elimde tuttuğum ikili menüye pat diye çarpıp kolalarımdan birinin yere düşmesine sebep olan çocuğa. Yere düşürdüğü kolama basmamak için iki adım geriledi.

"Özür dilerim." Diğer elimde tuttuğum menüyü düşürmemek için büyük çaba sarf ediyordum. Bunu görüp aklımdan geçenleri anlamış gibi elime uzandı ve bu işkenceye bir son verdi. "Eğer arkadaşın sana yardıma gelseydi tek elinle taşımak zorunda kalmazdın böylece sana ufacık dokununca kola dökülmezdi."

"Ne anlatıyorsun sen ya?" dedim alayla. Kaşları çatıldı. "İkisinide ben yiyeceğim. Arkadaşım falan yok."

Kahverengi gözleri zaten kocaman olduğu için çok güzeldi ve şimdi yuvalarından fırlayacakmış gibi bana bakarken oldukça sevimli gözüküyordu.

Ensesini kaşıdı. Ne diyeceğini bilemiyormuş gibi bir hali vardı. "Ben.." Duraksadı. "Yanii, şeyy.."

"Evet iki menüyü birden yiyecek bir kıza benzemiyorum." diyerek onu bu azaptan kurtardım. Başını salladı.

"Ben sana yardım edeyim." dedi mırıldanarak. Önüne geçip boş gördüğüm cam kenarı bir masaya doğru yürüdüm. Beni takip etti ve menüyü masaya bıraktı. Oldukça mahçup gözüküyordu. Sandalyemi çekip oturdum. Patatesleri tepsinin üzerine döktüm.

"Ne dikiliyorsun başımda?" Ballı hardalı açıp patateslerimden bir tanesini içine batırdım.

"Ö-özür dilerim."

Kafamı kaldırıp ona bir kez daha baktım. Bir askerinkiler kadar kısa olan kahverengi saçları vardı. Üç numara saçın bile yakıştığı erkeğin, yakışıklı olduğu gerçeğini kabul ediyordum ve bu çocuk gerçekten yakışıklıydı. Kahverengi gözlerini kısmış beni izliyordu. Üzerinde lacivert bir hırka vardı. Kollarını sıyırmıştı. Bileğinde saat, parmağında yüzük yoktu.

Önümde duran sandalyeye ayağımla vurup itekledim. "Otursana."

"Ben seni anlayamadım." dedi açıkça. Güldüm. Ben gülünce, o da güldü. Dişleri düzgündü.

"Birlikte yiyelim," dedim gülmeye devam ederek. "Madem iki menüyü birden yiyebilecek bir kıza benzemediğimi düşünüyorsun, birini sen yiyerek bana yardım et."

Dediğimi yapıp masaya oturduğunda az önce kolasını döktüğü menüyü önüne ittim. "Kuru kuru gitmez şimdi..." dedim dudaklarımı büzerek. "Eğer dökmeseydin senin de kolan olurdu."

Güldü. Patatese bulaştırmadığım elimi ona uzattım. "Ben Zena."

Uzattığım elimi tutmadan hemen önce önümde duran kolayı aldı. Ne yaptığını izledim merakla. Pipeti dudaklarının arasına alıp benim kolamdan koca bir yudum içtikten sonra tıpkı benim gibi dudaklarını büzdü.

"Benimle menüsünü paylaşan bir kızdan iğrenmediğim iyi olmuş, yoksa ne içecektik biz?" Şaşırma sırası bendeydi. Uzattığım elimi tuttu. "Memnun oldum Zena, ben de Yancy."

GÜNÜMÜZ (2017, Aralık.)

"Neden burada buluştuk?" Yancy ile tanıştığımız gün oturduğumuz masaya kuruldum. O, çoktan gelmiş beni bekliyordu.

Target | h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin