0.1

227 24 20
                                    

"Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz."

Bölüm 1| Yalnızlık

...


Siyah topuklu botlarımın ucunda biriken kar tanelerini sinirle silktim. Soğuktan kızaran burnum yavaş yavaş akmaya başlamıştı ve  siyah saçlarım beyaz kar taneleri ile tıpkı kar bahçesi gibi görünüyor olmalıydı. Soğuktan tir tir titreyen kızarmış etli dudaklarımı es geçerek kollarımı vücuduma sarıp, kendimi ısıtmaya çalıştım.

Her adımımda kara batan siyah topuklu botları hangi akılla giydiğimi sorguluyordum. Bir elimde proje ödevim içim hazırlamış olduğum dosyalar, diğer elimde evden çıktığımda arabaların üzerinden almış olduğum kar topu.

Avcumun içine hapsettiğim kar topu, tenimin sıcaklığına mağlup olmuş, erimişti. Elimden damla damla akan su damlaları ile istemsizce irkildim. Erimeye başlayan kar topunu yere fırlatıp, ıslak ellerimi kırmızı ve bir hayli sıcak tutan kabanıma sürdüm. Kafamdaki bereyi uzun uğraşlar sonucunda düzelttiğimde gözlerim elimdeki dosyalara ilişti.

Sıkıntıyla kızarmış dudaklarımı ısırdığımda dudaklarımdan acı dolu bir ses çıkmıştı. Yavaş adımlarla varmayı başardığım kafeye bakıp iç geçirdim. Karla dolu botumun tabanını paspasa sürtüp, yavaşca içeri girdim.

Bedenime yayılan ısı ile olduğum yerde bayılmamak için kendimi zor tutuyordum. Bir yandan kahve kokusu diğer yandan arkadan çalan kısık sesli klasik müzik, içimde istemsizce bir huzura neden olmuştu.

Yüzümdeki bir o kadar gereksiz gülümsemeyle cam kenarındaki sandalyeye oturup, elimdeki dosyaları masanın üzerine bıraktım. Boynumu yorgunlukla arkaya attığımda, yanıma gelen garson ile arkaya attığım boynumu düzelttim.

"Ne istersiniz hanımefendi?" Neşeli ve bir o kadar tatlı sesiyle konuşan garson kız, heyecanla yutkundu. İlk iş günü olmalıydı. Onun moralini ve hevesini, ciddiyetim ve bir o kadar asık suratımla bozmak istemediğim için gülümsedim.

"Filtre kahve lütfen." dediğimde memnuniyetle başını sallayıp başka bir sipariş için diğer insanların masasına gitmişti. Arkasından bakakalmıştım. Kahverengi küt saçları, bal rengi gözleri ile iyi görünüyordu.

Baygın bakışlarımı masanın üzerine koyduğum dosyalara çevirdiğimde, küçük bir çocuk gibi mızmızlandım adeta. Siyah ve gri karışımı çantamdan tükenmez kalem çıkarıp, masanın üzerine koydum. İnce kemikli ellerim benden habersiz tükenmez kalemin üstünde gezinmeye başladığında, acı bir şekilde gülümsedim.

Masaya konulan tepsi ile yorgun bakışlarım tepsinin üzerindeki filtre kahveye ve yanındaki çikolataya çarptığında, derin bir nefes verdim. Garson kız, kahveyi ve yanındaki çikolatayı masama bıraktığında bir isteğim olup olmadığını sorarcasına bana bakıyordu.

poetry alone || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin