Fazlasıyla güzeldi...
Okulun erken saatlerinde ve teneffüste , alt kattaki kantinde sıraya girmek için merdivenlerden iniyordum. Yaklaşık 6 tane merdiven katı inmem gerekliydi. 3.sünü bitiremeden bilmediğim biri tarafından omuzlandım. Tabiki merdivenden indiğim için ve yer çekim var olduğu için zemine çakıldım. Kızlar ve bir kaç genç bana bakıyordu. Hafif kıkırdama sesi geldi. Sanırım bana omuz atanlar. Çok umrumda değildi. Duvardan destek alarak ayağa kalkıp yola koyuldum. Sanırım zorlarına gitmiş olmalı ki arkamdan geliyorlardı. Hah... Bana bulaşmaları sanırım biraz yanlış oldu. 4 kişiydiler. Hmm demek kendini çete sanan , götleri kalkık ana kuzuları bana bulaşıyorlardı. Ders çalışmayıp A'ya geçip aynı zamanda derece yaptığım için inek sandılar beni. Siyah gözlü sanırım "çete"nin başıydı. Yakamdan tutup duvara yasladı beni. Aaaahhh hadi ama 30 dakikanın 7 dakikası çöp oldu. Siyah gözlü kötü kötü(!) sırıtıyordu.
S: Hey hey inek dur yerinde bakalım. Üzerinde ne kadar varmış? Çocuklar arayın üstünü.
Kimse bana ve Apollo'ya ait olan bedenime dokunamazdı. Yeşil gözlü piç direkt pantolonumu hedef aldı. Ayağımla göğüsüne vurunca yere düşüp sersemledi. Siyah gözlü ise konuşmaya devam etti:
-Sen bizim kim olduğumuzu bilmiyor musun?
Kimler ki? Normal yada kendini bi bok sanan erkek eskort grubu?
Cevap vermeyince sinirlenmeye devam etti. Etraftaki ilgi manyakları da bizi telefonla çekiyorlardı.
+Hayır
Şaşırmış olsa gerek. Kim olduklarına dair hiç bir fikrim yoktu.
-Biz buranın en güçlü çetesiyiz. Bulaştığımız kişiyi yaşatmayız. Bu yüzden herkes bizden korkar.
Komik çocuk sözleri. Bayağı komikti ki kahkaha atmaktan kendimi alamadım. Siyahlı biraz geriye çekildi. Bense hala gülmekten ölüyordum. Öyle ki karnımı tutuyordum. Birden kahkahamı kestim ve ciddileştim. Sanırım korkutucu bakış atmış olmalıyım ki arkasındaki "arkadaşları" olan alçak erkek bokları kaçmıştı. Kendine yediremediğini tahmin ediyorum. Arkaya baktığını ve kimseyi göremeyince iyice sinirlenmişti.
+Senin adın ne bakalım?
Sinirli ve üzgün olmalı ki direkt bana yumruk atmasıyla kavgayı başlatmıştı. İlk vurduğu sertti. Hemde bayağı. Ağzım uyuşmuştu ve muhtemelen dudağım patlamıştı. Kanın bu kadar hoşuma gideceğini hiç tahmin etmezdim. 2.yumruğu havada kaldı. Bense gene gülmeye başladım. Ahhh! O kanın enfes görünümü içimi kıpır kıpır yapıyordu. Hızlı bir şekilde üstümdeki bedene bende yumruk attım. Adam sağa düştü. Çılgınlar gibi kahkaha atıp dövmeye devam ettim. Hareket etmiyordu. Devam ettim. Devam ettim. Beni geriye çekmeye çalışan beden hocasının ellerini hissedene kadar adamı dövüyordum. Ellerim kan içindeydi fakat gözlerim görmemiş. Direkt karşımda duran bedene baktım. Siyah gözlü'nün yüzü kan içindeydi. Yerde öylece yatıyordu. Arkadan bir ses geldi.
-Samuel!
Ah Apollo bana bağırıyordu. Kalbim olduğundan daha hızlı atıyordu. Hoca Apollo'ya benim kanlarımı temizledikten sonra müdürün odasında götürmesini istedi. Apollo apar topar beni lavaboya sürükledi. Endişeli gözleri kanayan yerlerimi buldu.
-Napıyorsun sen? Çeteye bulaşmak nerden çıktı? Yetmiyormuş gibi de en güçlüsüne!
+Hehehehe
-Nasıl gülebiliyorsun?!
Bana bağırıyordu. Endişelendiği için. Biliyorum. Bazı insanlar endişesini bağırarak kalplere ulaştırmaya çalışır. Ve tahminen en yakını olduğum için sadece bana bağırıyordu. Sakinleştirmem gerek çünkü ağlayacağını biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apollo
General FictionO seni hep sevdi ve inanır mısın, karşında duran kişide benim. Böyle olduğu için özür dilerim. Amacım intikam değil adaletti. İnsanları zevkine öldürenlerin de çekmesi gereken bir ceza vardır. Onlara zarar verdiğim için senden özür diliyorum ama üzg...