7

370 36 51
                                    

Saat iyice ilerlemişti, hava iyiden iyiye soğumuştu ve Draco dizimde uyuya kalmıştı.

"Malfoy, Malfoy.. Hadi uyan! Kalk evine git."

"İyi de benim evim zaten burası."

Mırıldandığı şeyle ufak çaplı bir şok geçirdim. Kendini evinde sanıyor sanırım.

içses:Katıksız mal amk. Senin yerinde ben olacaktım var yaaa, üf.

"Hadi ya!"

Malfoy oflayarak uyandı. Bende ayağa kalktım ve üstümü silkeledim.

"Bundan kimseye bahsetme."

"Gerçekten Malfoy, dizime yatan sendin!"

"Saçımla oynayan sendin!"

"Ben- Ben gidiyorum!"

Gitmek için arkamı dönmüştüm ama beni bileğimden nazikçe tutup kendine çevirdi ve ellerini belime koyup kafasını boynuma gömdü.

"Teşekkür ederim, yani anlayışla karşıladığın için."

Sesi boğuk çıkmıştı. İlk başta şok geçirsem de sonra ellerimi dostça sırtına koydum.

"Rica ederim Malfoy. Hadi artık evine git. Biri seni burda görürse yanlış anlaşılabilir."

İç çekerek ayrıldı.

"Peki, iyi geceler."

"Sana da."

Kovuğa girdiğimde Harry mutfaktaki masaya oturmuş elleri ile oynuyordu. Kapı sesine kafasını kaldırdı.

"Aa, October."

"E-Evet Harry?"

"Nerden geliyorsun böyle?"

"Uyku tutmamıştı, bende biraz bahçeyi gezeyim dedim."

"Öyle olsun bakalım, October."

Neden soy adımla seslendi bu şimdi?

Yazar:

Genç yüzünde kocaman bir sırıtış ile Malfoy Malikanesinin önüne kadar geldi. Malikanenin önüne gelince yüzündeki sırıtış soldu. Çünkü babası gerekirse sabaha kadar beklerdi onu. Sonra aklına küçükken ceza aldığı zaman odasından kaçmak kullandığı ağaç geldi.

Penceresini açık bırakmıştı o yüzden girmesi kolay olacaktı.

Tabii babası pencereyi kilitlemeseydi.

Asasını yanına almadığı için büyü yapamıyordu. Odasının kapısı birden açıldı. Genç hızla kafasını eğdi. Pencere açıldı.

Narcissa oğlunun ağacı kullanacağını tahmin ettiği için oğlunun odasına gelmişti. Ve tahmin ettiği gibi de olmuştu. Sonuçta anne yüreği, oğlunun bu soğukta dışarıda kalmasına izin veremezdi. Pencereyi açıp oğlunun girebileceği kadar boşluk bıraktı. Kocası sabah erkenden işe gideceği için odasına bakmak aklına bile gelmezdi.

Genç ise saklandığı yerden çıkmamıştı. Annesinin iç çekişini ve ayak adımlarını duyduktan sonra kafasını kaldırmış, içeriye bakmıştı. Narcissa ise kapıyı kapatıp yatağına gitmişti bile.

Genç gülümseyerek pencereden içeri girdi. Yatağa uzandığında mutluluktan kafayı yemek üzereydi. Elleri ile saçlarına dokundu. Saçlarını yıkamasa ne olurdu acaba? Sonra aklına Snape geldi. En fazla onun gibi olurdu.

Aklındaki saçma düşünceleri bir kenara bırakıp tekrar kızı düşünmeye başladı. Onun kokusunu ilk defa bu kadar yakından duymuştu! Mutluluğu iç sesi konuşana kadar sürdü.

"Aah, hadi ama! Kız sana dostça yaklaştı!"

"Git ve beni mutluluğumla baş başa bırak!"

"Sana söylüyorum, o kız seni asla sevmeyecek."

Genç iç sesini takmadı. Çünkü o kısa bir süre de olsa mutlu olmak istiyordu. Tişörtüne kızın kokusunun sindiğini umarak tişörtünü kokladı. Onun kokusunu aklına kazımak istiyordu. Bu günü düşünerek uykuya daldı.

"Hadi uykucular uyanın!"

Bayan Molly'nin sıcacık sesi tüm kovuğu doldurmuştu. Herkes kapılarda belirdi ve gözlerini ovalayarak çıktı.

Tabii Hannah hariç.

Herkes sofradaki yerini aldığında Bayan Molly merakla sordu:

"Hannah nerde?"

O sırada kapıda Hannah belirdi.

"Üzgünüm Bayan Molly! Dün biraz geç uyudum."

Hannah masadaki yerini aldığında Molly sordu:

"Neden tatlım uyku mu tutmadı?"

Harry araya girerek cevap verdi:

"Dün gece Malfoy ile bahçede uyurken gayet uykun var gibi gözüküyordu, October."

Harry'nin bu sözü üzerine herkes kıza döndü. Hannah ise kaskatı kesilmiş, nefes almıyordu.

Ginny bağırdı:

"Hannah nefes almıyor!"

Kızın suratı kırmızıya ondan da yavaş yavaş mora dönmeye başlamıştı.

Herkes telaşla bir şey yapmaya çalışırken Hermione soğukkanlı bir şekilde asasına davrandı:

"Anapneo!" (Boğazına bir şey kaçan birini kurtarma büyüsüdür.)

Kız birden kendine geldi ve öksürmeye başladı. Ron ona hemen su uzattı.

"Al iç."

Kız suyu aldı ve içmeye başladı. Harry ise alaycı bir sırıtış ile onu izliyordu.

"Bu ne demek oluyor?"

Harry tekrar araya girdi:

"Sana anlatayım çok sevgili George, October ve Malfoy çıkıyor."

"Öyle bir şey yok! Dinlemeden yargılama!"

Harry sinirle sana döndü:

"Dinlesem ne değişecek ki?!"

"Diyelim ki Malfoy'la sevgiliyim, bu seni ne kadar ilgilendirir?! Bu ani çıkışların, ani tavırların, bir iyi olup bir kötü olman... Üç yıldır tersliyordun sen beni ne oldu birden?!!"

Harry buna cevap veremedi ve ellerini göğsünde bağlayıp arkasına yaslandı.

Kahvaltı çok sessiz geçmişti, öyle ki Fred ve Gorge ikilisinin şakaları bile ortamı neşelendirmeye yetmemişti.

Yemekten sonra Molly sevinçle bağırdı.

"Buldum! Hadi hazırlanın çocuklar!"

Çocuklar dakikalar içinde hazırlanıp şöminenin önüne sıralanmıştı.

"Fred, George Harry size emanet. Hannah Hermione ve Ron, Ginny ise size emanet. Birbirinize göz kulak olun!"

Ginny bıkkınlıka annesine karşı çıktı.

"Artık küçük bir çocuk değilim anne!"

Annesi umursamaz bir şekilde başını salladı.

----------

abo şrfsz

Still Love You //Harry×Reader//(Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin