"Ne oluyor kızım? Telefonu kapatalım diyen sensin trip atan yine sensin. Kafan mı güzel?" diye terslercesine konuştu. Telefonu yüzüne kapatmak istiyordum. "Haklısın. Sen benim hiç bir şeyim değilsin." dedim bu kez bağıran bendim. "O yüzden ne yaparsam yapayım bana karışamazsın, bana bağıramazsın, beni kıskanamazsın, beni kısıtlayamazsın! Beni ilgilendiren durumlar seni ilgilendirmez." dedim. Sinirim kırgın oluşumu bastırmak içindi. Kırgın değilim kızgınım diyebilmek içindi. Başımı bankın masasına dayadım. Bağırdığım için çoğu kişi bana bakıyordu. "Aslında ne var biliyor musun?" diye sordum. "Ne?" dedi sadece sinirli değildi benim aksime. Ona sesimi yükselttiğim için kızacağını düşünmüştüm. "Konuşmaya gerek bile yok." dedim ve telefonu kapattım.
Birisi masaya vurunca kafamı kaldırdım. O kızdı. Sevda. "Oturmamızda sakınca var mı? Her yer dolu da.." dedi. Bende elimde oturun der gibi bankı gösterdim. Yanında bir kız daha vardı. Ellerinde kupa vardı. "Aslında rahatsız etmeyecektik ama başka yer yoktu. Biraz mecbur kaldık." dedi yanındaki kız. "Hiç sorun değil." dedim, gülümsemeye çalıştım ama olmadı. "Telefonda tartışıyor gibiydin, iyi misin?" dedi yine o kız, adını bilmediğim. "İyiyim ya sorun yok." dedim. Sevda diğer kıza göre biraz daha kısaydı. Tahminen 1.60 falandı boyu. Sevda kumral düz saçlı hafif kilolu, kilosu da tahminen 58 falandır. Yanındaki kız esmer kısa düz saçlı uzun boylu ve cidden zayıf bir kızdı. 'Kızım seni aç mı bıraktılar?' diye çemkirmek istedim. Ama tabi ki yapamadım.
"Bu oda arkadaşım Aslı. Mimarlık birinci sınıfmış." dedi. "Memnun oldum." dedim ve tebessüm ettim. "Sen söylemedin ismini." dedi Sevda. Kız haklı tabi. "Ben Elisa." dedim ve elimi uzattım. Tokalaşma olayını gerçekleştirdik. "Yaşlar kaç bu arada?" diye sordum. Benden tepki alan Sevda şaşırmıştı. İkisinin de 19 yaşında olduğunu öğrenmiş oldum. Eğer burada yaşayacaksam arkadaş edinmem lazımdı. Cebimden paketi çıkarıp bir sigara yaktım ve kızlarla konuşmaya devam ettim. Aslı Ankara'dan gelmiş. 11 e kadar oturduk orada. Bir ara Sevda ile kahve almaya çıkmıştık yemekhaneye biz kalkınca Aslı odasına geçmişti. Sevda'ya kısa bir mesaj atmıştı merak etmesin diye. Bu yeni birileriyle tanışma işi çok zordu. Güvenliğin uyarmasıyla odalara dağıldık.
Odaya çıkınca ellerimi yıkayıp bavullarımı boşaltmaya devam ettim. İşim bitince duşa girdim. Uzun uzun sıcak suyun altında durma planlarım vardı ama telefonum çalmasıyla çıkmak zorunda kalmıştım. Saçlarımı havluya sarıp telefona baktım. Arayan oydu, adı batasıca. Gözlerimi devirip telefonu sessize aldım. Altıma eşofman ve tişört giydim, üzerime de diz kapaklarıma kadar gelen lacivert salaş hırkamı giydim. Saçlarımı havludan çıkartıp taradım, kendiliğinden kurusun. Sabah açtığım pencereyi kapattım. Komodine yerleştirmem gerekenleri yerleştirdim. Telefonu alıp Sevda'ya mesaj attım. Saat 2'ye geliyordu.
"Uyudun mu?" 01:55
"Hayır bahçedeyim. Salıncaklarda oturuyorum. Bir sorun mu var?" 01:56
"Sigara içer miyiz?" 01:56
"Bekliyorum..." 01:56
Mesajı görür görmez sigarayı alıp çıktım odadan. B bloğa geçip salıncaklara ilerledim ama orada kimse yoktu. Arasam güvenlik çıkıp gelir diye korkuyorum.
"Neredesin? Göremedim." 01:59
"Spor aletlerinin orda, yerde oturan grubun içinde. Buraya gel." 02:01
İlerlemeye başladım iki grup vardı bahçede. Küçük kavak ağaçlarının altında oturuyorlardı. Altlarında battaniye tarzı bir örtü vardı. Sevda'nın olduğu gruba doğru ilerledim. Sevda beni görünce elini salladı, oradakiler de dönüp bakmışlardı. Tebessüm etmekle yetindim. Hepsi yabancı olduğu için Sevda'nın yanına sokuldum. Kısık sesle "Abi bunlar kim?" diye sordum. Sevda önce beni tanıttı sonra diğerlerini. Kısa saçlı aslında esmer olan ama saçlarını sarıya boyamış, altında kısa bir şort ve tişörtle duran kızın adı Emine'ymiş. Antalya'dan geliyormuş ve 18 yaşındaymış. Emine'nin yanında oturan ben boylarında uzun kıvırcık saçlı kızın adı da Aycan'mış. Aycan benden bir yaş büyüktü,20 yaşındaymış. Nereli olduğunu sorduğumda Türkiyeliyim demişti ve bu cümlesi 6 yaşındaki Belçika'da yaşayan kuzenimi anımsattı. Gülümsemekle yetindim. Aycan ve Emine oda arkadaşıymış, Sevda ile yemekhanede tanışmışlar. Aslı vardı grubun içinde ve onların diğer oda arkadaşı Duygu vardı. Duygu Kumral uzun saçlı bir kızdı İzmir'den gelmiş. Duygu ve Aslı'yla aynı yaştaydık, ve bu iki kız sigara içmiyordu hatta Duygu'nun astımı varmış. Hepimiz aynı anda yakınca kız tıkandı ve Aslı'yla birlikte içeri girdi. Bir sessizlik oluşunca telefonumdan şarkı açtım hafif kısık sesle dinlemeye başladık. Emine'nin ağzı bozuktu baya bozuktu benden de bozuktu. Çalan şarkıya "Anasını sattığımın dünyası." diye bağırarak tepki vermişti ama Aycan hemen ağzını kapattı. "Mal mısın Emine güvenliği toplayacaksın başımıza." dedi. Yalandan kızdı. Emine, Aycan'ın elinin içine güldü, Aycan huylanınca bende güldüm. Yanımızdaki gruptan bir kız şarkıyı sesli bir şekilde söylemeye başladı. Gülümsedim. Yanındaki kız videosunu çekiyordu.
