Tanrım aklımı kaçıracağım! önüme düşen şeyler arasında en dikkatimi çeken kan olduğunu düşündüğüm şeyle mühürlenmiş mektubu elime aldım ve okumaya başladım.
Cici kıza;
Aferin Tuğçe eğer bu satırları okuyorsan buda demek oluyor ki geldin. Şimdiki görevin bir şifreyle çözülür türden olacak ve şifremi çözersen asıl eğlencemiz başlayacak.
"elinin altında duran eskimiş şeyleri kaldırıp atabilirsen ancak öğrenebilirsin şifremi "
umarım anlamışsındır yoksa bedeli ağır olur.
bu seferki bitti bir dahakini bulursan görevlerde görüşürüz , bulamazsan senin için çok güzel hediyelerim olur.
...
4 gündür düşündüğüm tek şey şifreydi fakat şifre neydi ?en son uzanmaya gitmeye karar verdim çünkü 4 gündür düzgün uyuyamıyordum ama lanet şifreyi bir türlü bulmamıştım, zihnim düşüncelerle dolmuştu birden bir ağırlık çöktü ve gözümü kapattım. Uyandığımda akşam olmuştu yataktan kalktım ama birden başım dönünce yatağımın yanındaki komidine tutundum ve an kafamda bir ampul parladı hemen komidini fırlattım yere fakat aradığım şey burada yoktu, lanet olsun bu gidişle bulamayacağım diye düşünürken telefonum çalmaya başladı ,ekrana bakınca gizli numara yazdığını gördüm ilk başta açmama kararı aldım fakat açmazam her şeyi yapabilecek bir manyak bize zarar verebilirdi.
Açtım.
Titrek bir nefes alıp "Alo" dedim.
Karşıdaki kişinin sesi ürpertici derece kalın ve çatallı ses "Bulmacamı bulamadın Tuğçe ve bunun bedelini ağır bir şekilde ödemelisin. Artık bu oyun ikimizin arasında değil, piçinin babasıyla konuşmaya ne dersin?" dedi. O an korkum karnımda bir ağrıya neden oldu ağlamak üzereydim ve o anda Fredin sesini duydum "Tuğçe hayatım sakın bu şerefsizle anlaşma yapma" diye bağırdı, sesi çatallaşmış ve titriyordu demek ki ağlamıştı ve zor durumdaydı o an sol gözümden düşen küçük damlaya aldırmadım "Vahşi herif, Frede ne yaptın" dedim.
"Beni sinirlendiriyorsun"
Artık güçlü duramayacağım, benden bu kadar bu psikopatla baş edemem ki zaten, anlaşmayı kabul edeceğim diye düşünürken birden telefondan Fredin çığlık sesi geldi. Manyak herif bizden ne istiyordu bilmem ama Fredin canının fazlasıyla yandığı ortadaydı.
düşünürken ani bir telaşla "Tamam ne dersen kabul sen kazandın" Dedim.
Karşıdaki o ürpertici ve çatallaşmış ses tatmin olmuş bir tınıyla "Aferin Tuğçe her zaman akıllı bir kız olduğunu biliyordum, evinizin yakınındaki plaj tarafında bir orman var, oradaki kuyunun yanına yarım saat içinde gel ben ve Fred orada olacağız ama tek gel tek gelmezsen yanında Fred için tabutta getir" dedi hayatımızın ortasına sıçmak üzere olan adam.
Mecbur kalarak ona titrek bir iç çekişimden sonra "Tamam" dedim. Ne kadar güçlü görünmeye çalışsam da sesim titremişti.
Hemen hazırlanıp dışarıya çıkmayı planlıyordum fakat tam kapıdan çıkarken ağabeyim nereye gittiğimi sordu bende hemen bir yalan sallayıp on dolaşmaya gidiyorum buralardayım dedim, haliyle şaşırdı çünkü bu ürkünç kasabada gece bir başıma ne yapacaktım ki ? yalnız mı gideceksin geleyim mi dedi fakat ona beni rahat bırakmasını söyleyip bağırdım.
Zorda olsa evden çıkabildiğim için tanrıya şükrettim, bir ara ona ibadet etmeliydim, kaybola kaybola yolu buldum ve oraya vardığımda şaşkınlıktan gözlerim yerinden çıkacaktı gözlerimden yaşlar akmaya başladı ama umursamadım çünkü karşımda ağzı iple dikilmiş Fredi görünce kendimin bir önemi olmadığı düşüncesine vardım.
Aman tanrım gördüklerime inanamıyorum.
Yüzünde ağzı dikili olan maskeli adama baktım bu adamın gözleri gök mavisiydi ama etrafında bıçakla çizildiği belli olan yaralardan kan akıyordu. Kesinlikle eğer korkutucu kelimesi bulunmasaydı bile bu adamı betimlemek için bu kelimeyi kullanırdım. Ve adamın yanında bu sefer ağız dikişinin maske olmadığını anladığım, sandalyeye bağlanmış Fred vardı onunda yüzü kan içindeydi.
Etrafımızı sadece büyükçe alanda olan ve gayet harlı yanan ateş vardı ateşin içine ne olduğunu bilmediğim ve bilemekte istemediğim çubuklar sokmuştu adam.
"Sonunda geldin Tuğçe bir an hiç gelmeyeceksin ve piçinin babasını ateşe atacağım diye düşünmedim değil" dedi ve eline ip aldı gelmemi işaret etti ve bende gittim, beni kuyunu hemen yanındaki gövdesi benden kalın lan ağaca bağladı. Eline gayet büyük bir bıçak aldı, içimi bir korku kapladı ama çaresizce beklemeye başladım .Adam bana doğru gelince Fred " hey kıza dokunma seni piç " diye bağırdı. Bir fayda sağlamadı.
Adam yanıma gelince kulağıma eğilip "bunu senin için yapıyorum Tuğçe eğer ben yapmazsam abin bu piçle seni öldürür fakat ben şimdi sadece piçi öldüreceğim " diye fısıldadı ben acı içinde ağlayıp adama yalvarırken o ise elindeki bıçağı ustaca rahmimin altı saplayıp orayı yardı.
Tanrım acıdan ölecektim.
Acıyla bağırdım kanıyor, adam yarıktan daha tam büyümemiş fakat bir insan embriyosu olacak kadar büyümüş çocuğumu çıkarıp ateşe fırlattı anında acıyla ağladım. Galiba annelik duyguları diye buna deniliyordu. Adam bütün soğuk kanlılığıyla embriyoyu ateşe atıp yardığı yeri dikmişti
Bayıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUNLAR
TerrorElizabeth , Tunahan , Fred , Archie ve Tuğçe eğlenmek isteyen gençler beraber tatile çıkarlar fakat sadece onlar eğlenmek istemiyorlardı ,köyde onları bekleyen ve eğlence anlayışı biraz değişik olan biri daha vardır. Gençler eğlenceye giderler fak...