Hemen kapılardan pata küte içeri girdim. İnsanlar bana bakıyordu. Ne vardı bu kadar şaşıracak? Hayatımdaki belki de aşık olduğum tek adam kaza geçirmişti. Dönsenize önünüze salaklar!
Danışmaya koşup ''Me-Mert K.. kaza geçirmiş o-o hangi odada?'' diye kekeledim endişeli bir şekilde.Ağlamaktan kendimi kaybetmiştim. Kadın ''Siz neyi oluyorsunuz?'' deyince Mert'i görmemi iki saniye ertelediği için kadına bağırıp çağırdığımı da bilirim.
Hemen kaçıncı katta olduğunu öğrenip merdivenleri üçerli beşerli çıktım. 121 numaralı odayı aradı gözlerim. Çok geçmeden buldum amaa...
İçeri girmeli miydim? Tepkisi ne olurdu acaba? Kavga ettiğimiz günden beri hala bana kızgın mıydı? Bana ''Sen aptalın tekisin'' demişti.Sanırım onu bu kadar çok sevdiğim için aptal olduğumu düşünmüştü.
Bu düşünceyi kafamdan atıp 'yanında olmam lazım' diye düşündüm. Yanında olmam lazımdı öyle değil mi? Onun hiç bi zaman yanımda olmayışına karşın yanında olmam lazımdı? Eğer yanında olmazsam ondan bir farkım kalmazdı ki.
Cesaretimi toplayıp kapıyı açtım.
...
Uyuyordu.. En merak ettiğim halini görmüştüm. Bir an büyülendiğimi hissettim. O nasıl bir tatlılık Mert? Beni öldürmek mi derdin^^
Ne diyorum ben ya. Farkında olmadan birkaç dakika Mert'e bakmışım, sadece yüzüne ama.. Annesi babası bana bağırıyorlardı kendime geldiğimde. Melek Teyze ve Taner Amca. Neden hiç bir zaman benden hazetmemişlerdi hiç bir fikrim yok gerçekten.
''Sen ne yüzle buraya geldin?!''
''Hemen çık buradan!''
''Burda görmek isteyeceğimiz en son kişi sensin!''
Bu duyduklarım gerçek miydi? Neler oluyor? Neden gelmeyeyim aşık olduğum adamın yanına?
Ben şaşırmıştım, öylece kalakalmıştım olduğum yerde. Ağzım açık kaldı. Neler söylüyorlardı? Onlara asla saygısızlık etmek istemem, etmem de.
Anlayışlı olmaya zorladım kendimi. Düşün Merygül.. Düşün, empati kur.. Kendini onların yerine koy.. Eğer Mert'le aramızda geçen kavgadan haberleri varsa -ki kesinlikle var- bu davranışlarını normal sayabilirdik. Ya daa, sayabilir miydik?
Resmen benim yüzümden olduğunu düşünüyorlardı. Gözyaşlarım gözümde kurudu, hissediyorum. Kendimi düşüncelerden sıyırıp birkaç kelime söylemeye zorladım. Kendime geldim ve ''Mert'e ne oldu Melek Teyze, ka-kaza nasıl olmuş? Durumu nasıl?'' dedim donuk bir şekilde. Kadın söylediklerime şaşırmış ve sinirlenmişti. Sinirlendiğini görebiliyordum, hissedebiliyordum. ''Sen hala ne söylüyorsun? Oğluma daha fazla zarar vermene izin vermeyeceğim! Şimdi hemen çık git burdan!'' diye inledi.
Ben, ben hiç böyle bi tepki beklemiyordum. Açıkçası onların ne yapacağını düşünmemiştim, sadece Mert'i düşünerek gelmiştim buraya.
Resmen benim yüzümden olduğunu düşünüyorlardı. Ya Mert? O da mı benim yüzümden olduğunu düşünüyordu? Umarım kendini salakça bir fikre kaptırmamıştır.
Hala şaşkınlıkla odanın ortasına donuk bir şekilde bekliyordum. Melek Teyze bu sefer beni itmeye başladı. ''Git burdan! Defol!''
Güçlü olamadım. Kendimi bıraktım ve beni odadan çıkarmasına izin verdim.
Yüzümün gerildiğini hissediyordum. Lavaboya gittim. Tüm göz makyajım akmıştı ve yüzümü germişti. Tıpkı bir hortlağa benzediğimi düşündüm. Hemen yüzüme birkaç kez su çarpıp kendime gelmeye çalıştım. Çok fena başım ağrıyordu. Bu olanlar tuhaf geliyordu.
Hala Mert'le konuşamamıştım. Uyanıp uyanmadığını bile bilmiyordum. Odaya girdiğimde kolunun sarılı olduğunu gördüm bir tek. Sonra da apar topar çıkarılmıştım zaten. Ama Mert uyanmamıştı.
Kendimi toparlayınca tekrar 121 numaralı odanın önüne gittim. Beklemeye başladım kapının önünde. Melek Teyze'yi tekrar kızdırmak istemiyordum. 'Sonra bir şekilde kendimi savunurum' diye geçirdim içimden. Doktorun kontrole gelmesini bekledim.
Yarım saat sürdü. Doktor içeri girecekken durdurdum hemen. ''Ben Mert'in (başımı eğdim) ... sevgilisiyim. İçeri girmeme izin vermediler. Neyi var Mert'in? Çok ağır mı?'' diye konuştum bir çırpıda. Doktorun yaka kartından isminin Cem olduğunu gördüm. Düşünceli bir şekilde ''Hımm erkek arkadaşınızın kazada kolu kırılmış. Dizinde de hafif bir sıyrık var fakat ciddi yaralanmış olan kolu. Bir süre fizik tedaviye gelmesi gerekecek. Elimizden geleni yapacağız. Tahminlerime göre kolunu tekrar kullanabilecek. Fakat iyileşene kadar ona çok yardımcı olunması gerek. Şimdi dinlendirici iğne yaptık. Bir süre uyuyacak, endişelenmeyin'' dedi ve içeri girdi.
İçim biraz olsun rahatlamıştı. En azından durumu hakkında bir şeyler öğrenmiştim.
Saat 9.30 du. Eve gidemezdim bu saatten sonra. Babamı aradım ''Baba Şansel'le işimiz biraz uzun sürdü hala onlardayım, burda kalmam gerekecek'' dedim. Güzel yalan söylemeye başlamıştım bu aralar. ''Tamam dikkat edin iyi geceler'' dedi. ''İyi geceler'' deyip kapattım ben de. Allah'tan babam bana güveniyordu.
Hastane kantinine indim. Bir çay bir poğaça aldım. Sabahtan beri bir şey yememiştim ama acıktığımı yeni yeni hissediyordum. Dışarı çıkıp bir banka oturdum yemeye başladım. Bir yandan da düşünüyordum. Mert benim hakkımda ne düşünüyordu? Kendime moral vermeye çalıştım. Neden benim hakkımda kötü düşünsündü? Neden bana anlayış göstermesindi? Umarım yanında olmama izin verirdi.
Tekrar yukarı çıktım, odasının önüne gittim. Taner Amca, Melek Teyze'ye gitmesini söylüyordu. Çok yorulmuştu kadıncağız. Melek Teyze odadan çıkarken hemen saklandım. Gidince kapıyı tıklatıp odaya girdim. Taner Amca bana daha yakın davranıyordu. Benim geldiğimi görünce dışarı çıkıp bizi yalnız bıraktı.
Mert hala uyanmamıştı. Yatağının yanına oturdum. Bir elini elime aldım. Üşümüş elleri. Bir yandan elini öpüp ovuştururken bir yandan da beni duyarmışçasına kelimeler dökülüyordu ağzımdan. ''Seni çok seviyorum. Sen.. hayatımın anlamı olmuşsun artık. Sensiz yapamam, yapamıyorum. Sana bir şey olduğunu öğrendiğimde nasıl korktum bir bilsen. Neden dikkat etmiyosun kendine salak herif?Be-ben çok özür dilerim.. Biz ayrılamayız ki. Her zaman birlikte oluc-''
- ''SENİ İSTEMİYORUM GİT BURDAN!''
--
Medya : Merygül
Arkadaşlar şimdilik bölümleri biraz kısa tutuyorum ama 3. bölüm ve sonrası daha uzun ve heyecanlı olacak. İyi okumalar :) Görüşlerinizi belirtmenizi istiyorum :) Vote yaparsanız sevinicem :):):):)):):)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR ADAM
ChickLitİnişli çıkışlı bir ilişkimiz vardı. Hep öyle olmuştu. Değişmiyordu, değiştiremiyorduk. Mert'in kişiliğiyle ilgili bu lanet şey her zaman beni çok üzdü. Bir öyle bir böyleydi. Çok güzel bir şekilde kouşurken illa bir patavatsızlık yapıp sinirlerimi b...