İnsanlar açık kitaplar gibi olmalıdır,karşısındakini ürküten gizeme sahip kişiliklerden nefret ediyordum.Tabii ki açık bir kitaptan kastım eski sevgilisinin ismini alnına yazması değil , normal yaşamını gözler önüne serebilmesidir. Buğra ise tam anlamıyla aklımı çelmeye başlamıştı,zararlı bir kişilik olduğunu fazlasıyla hissettiriyordu ve bir baş belasına ihtiyaç duymuyordum. Benim ile bir problemi olduğunu keşfetsem de bu problem neydi, çözemiyordum ve hayatımda daha önce hiç görmediğim birisinin bana takık olması beni çok fazla ürkütmeye başlamıştı.
Öğretmenin gözleri sınıfta dolaştı ve bende durdu. ''Yeni öğrenciyi mi kastediyorsun?'' Buğra başıyla onayladı, kararsız kalsam da kendimi korkak gibi göstermemek için yerimden doğruldum. ''Kim çağırıyor, aranızdaki özel meseleleri teneffüse bırakmak zorundasınız.'' dedi ve bana yerime oturmamı başıyla işaret etti.
''Müdür çağırıyor.'' Bu iki kelime beni az çok rahatlatmıştı. Belki de özürlü bir müdürleri vardı ve ilk günden bir ders geciktiğim için beni azarlayacaktı.
Öğretmen başıyla onayladı ve yerimden yeniden doğrularak kapıya ilerledim. Sınıftan çıktım ve müdürün odasına doğru ilerledim. Buğra'yı umursamam gerekmiyordu sonuçta.
Arkamdan ayak sesleri duydum ve saniyeler sonra Buğra kolumu sert bir şekilde tutup beni kendine çevirdi. Alay ediyordu, değil mi? ''Bu kadar aptal olman beni üzüyor, gerçekten seni müdürün çağırdığını sanmıyorsun değil mi?'' tek kaşını kaldırıp sorgularcasına bana baktı.
''Müdür yardımcısı mı çağırıyor o zaman?'' aptalı oynamak çoğu zaman işe yarardı. Aşağılarcasına sırıttı ve kolumu daha da sıkarak beni tamamen kendisine çevirdi. ''Hale,'' dedi bakışlarını yere yönlendirirken. ''boş hayallere kapılmanı istemiyorum, benden uzak durman lazım.''
Salak mıydı bu çocuk?! Her şeyi kıçından anlamış, üstüne ondan uzaklaşmaya çalıştığımı anlayamadan bana ondan uzaklaşmamı söylüyordu. Kekeleyerek ''Pardon?'' diyebildim ancak.
Uzun bir nefes aldı ve suratıma üfledi. Yüzüme düşen saçlar nefesiyle havalandı. Ayrıca yüzümdeki ifadenin daha da aptallaştığını hisseder gibiydim. ''Bak, amacın ne bilmiyorum fakat sana zarar vermek istemiyorum. Sadece benden uzak dur.''
Tamam, bu çocuk tescilli bir maldı. ''Amacım sana yakınlaşmak değil, böyle salak bir açıklamaya ihtiyacım yoktu.'' fazlasıyla sinirlenmemi sağlamıştı fakat bunu tam olarak dışıma vurmama herhangi bir şey, -ne olduğunu benim de çözemediğim bir şey- engel oluyordu.
''Amacının ne olduğunu bilmiyorum, sadece benden uzak dur!'' diye gürlemesiyle irkilmem bir oldu. Buğra'da öğrenemeyeceğim çok daha farklı şeyler vardı. En fazla ne olabilirdi ki? Dolunayda kurda mı dönüşüyordu?
İstemeden düşünceme kıkırdadım.
YAZAR NOTU- merak etmeyin hikaye fantastik macera falan değil kjşkjhşkgj
Cesaretimi toplayıp Buğra'nın gözlerine baktım. Anlayamadığım çok farklı şeyler yaşadığını fark edebilmiştim, bakışları öyle diyordu. Bu sefer önceki alaycılığından hiç bir eser yoktu. Gözlerinin hangi duyguyla yüklendiğini çözemiyordum.
Bu saçmalığı daha fazla uzatmamak için yanından hızlı adımlarla sınıfa ilerledim. Öğretmenden özür dileyerek yerime geçtim.
Yerime geçmemle Pelin'in şaşırmış bakışları beni buldu. 'ne' dercesine omzumu silktim. ''Seni müdürün çağırmadığını biliyorum, sesiniz sınıfa kadar yankılandı.''
Lanet olsun.
Ellerimi başıma koydum ve oldukça gereksiz bir olay olmuş gibi davranmaya çalıştım. ''Müdürü odasında bulamadık,'' diye yalanıma başlangıcı atmıştım ki bunun ne kadar aptal bir yalan olduğunu fark ettiğimde derin bir nefes alarak kendi lafımı kestim. ''Buğra hakkında bir şeyler biliyor musun?'' dedim bakışlarımı önümdeki tahta masadan çekip Pelin'e çevirirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Kutbum Olur Musun?
Romance''Zıt kutuplar birbirini çekmez miydi, sevgilim?' ' Hale, büyük kayıplar yaşamış bir gençtir fakat o, güçlü kalmak yerine acısını kendisine hatırlatarak kendi canını yakmayı tercih ediyordur. Diğer aptal kızların aksine, acısını içinde yaşayarak ken...