Ne kadar istemesem de Tugay'a karşı çıkamamıştım. Parti işi gittikçe daha da kötüye gidiyordu ve orada Buğra'yı görürsem bir bardak içecekle herkesin önünde kendimi boğmaya çalışacaktım.
Parti kapalı bir salonda yapılıyordu, fazlasıyla doluydu. Açıkçası bu kadar dolu olmasına şaşırmıştım çünkü kimsenin umursamayıp akşamı içecekler ve şarkılarla dolu salak bir alan yerine evde kafasını dinleyerek geçirmeyi tercih edeceğini düşünüyordum. Benim de planım her ne kadar o olsa da işe yaramamıştı.
Tugay'a gülümseyip yanından ayrıldım. Şükürler olsun ki peşime düşmedi. Etrafa bakındım ve Pelin'i aramaya başladım. Ne kadar bana uygun olmayan bir kız olsa da şu an için tek arkadaşım oydu. Yalnızlığı yanımda birisinin dedikodu etmesine her ne kadar tercih etsem de sülük gibi kalmak da maalesef hobilerimde yer almıyordu.
En sonunda Pelin'i görmeyi başardım. Bir masada oturup sohbet ettiği bir kaç kişiyle beraber bana döndü ve bana gülümsedi. Yanına gelmemi işaret etti. Masada boş bir sandalye bulunca rahatladım çünkü diğer masalarda sandalye avcılığı oynayacak havamda değildim.
"Bu Hale, okula yeni geldi. " diyerek beni tanıttı. Diğer kızlar da gülümseyerek bana selam verdi.
Sarışın olanının ismi Eylül, simsiyah saçları olanın ismi Burcu'ydu.
Tanıştığım tüm sarışınlar aptal olmak zorundaydı sanırım ki konuşmalarından dolayı bir an Eylül'ün beyninin varlığından şüphe ettim.
Her ne kadar okul partisi olsa da içki bulunuyordu, doğrusu gençlerin kendilerinin getirmiş olduğu şişelerden içiyorlardı.
Pelin büyük bir bardağa dolusuyla içki doldurarak bana uzattı. "Umarım zararlı alışkanlıklardan uzak sülük kız tiplemesi değilsindir." İlk karşılaştığımızdaki kişiliğinin aksine fazlasıyla asi davranıyordu. Fakat hangisi asıl Pelin keşfedememiştim.
Güldüm, sonra da elinden bardağı aldım ve bir dikişte hepsini içtim. Sıvı boğazımdan geçerken berbat ve ekşi bir tat bırakmıştı. Yüzümü buruşturmamak için kendimle savaş verdim. Tadı ne kadar iğrenç olsa da bir bardak daha içmek istemiştim. Şişeye uzandım ve bardağıma doldurdum, bir derin nefesten sonra yine tek dikişte içtim.
"Yavaş, sarhoş olacaksın. " dedi Burcu gülerken." Ortama fazla hızlı alıştın, " dedi Eylül ve ardından ekledi,"sürtük durumuna düşmek istemiyorsan yavaşlamanı öneririm."
Gülümseyerek geçiştirdim. Her ne kadar Eylül'ün ağzına bir tane çakmak istesem de kendimi tuttum. Bu da sarhoş olmadığımın kanıtıydı.
Şişeden biraz daha içtim son bir cesaret patlamasıyla. Gözlerim bulanıklaşmaya başladığında hala ayık olduğumu hissettim ve herkesin ortasında yalpalayarak ilerlememek için kızlardan izin isteyip lavaboyu aramaya başladım.
Ayaklarım bedenimi taşıyamaz olduğunda birisi kolumdan tuttu ve yere düşmemi engelledi. Kim olduğunu çözememiştim çünkü suratı fazla bulanık görünüyordu ve, etrafta yaklaşık 4 tane aynı surattan vardı.
Belimden tuttu ve kendisine yaslanmamı sağlayarak dengede kalmama yardımcı oldu. "İçtin mi sen?" ses tonundan kim olduğunu ancak kesin bir karara vardırabildim. Buğra'ydı.
"K-Klonlandın mı Buğra? " dedim ciddi ciddi. Etrafımda 4 tane Buğra dönmeye başladığı için o kadar da garip gelmemeliydi aslında. Ama Buğra gülmeye başladı." Ne gülüyorsun be? " gülmekten sendeledi ve az daha yere devrilecektim.
" Uslu kız olup içkiye dadanmasaydın böyle olmayacaktı, Hale. " dedi bir yandan gülmesini bastırmakla uğraşırken.
Bir anda görünüşü bana fazla çekici gelmeye başladı ve alkolün verdiği nahoşlukla ona daha da sokuldum." Seni eve götürmeliyim. " dedi. Sonra tartar gibi kaşlarını kaldırdı ve," Dur tahmin edeyim, evinin yerini sen de bilmiyorsun. " aslında bilebilirdim fakat şu an evimi düşündüğümde aklıma fare deliği geliyordu. Fazla içmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Kutbum Olur Musun?
Romance''Zıt kutuplar birbirini çekmez miydi, sevgilim?' ' Hale, büyük kayıplar yaşamış bir gençtir fakat o, güçlü kalmak yerine acısını kendisine hatırlatarak kendi canını yakmayı tercih ediyordur. Diğer aptal kızların aksine, acısını içinde yaşayarak ken...