Arabayı çok hızlı kullanıyordu. Bu hız gerçekten herhangi bir kazada ikimizi de öldürebilirdi ama ne onun umrundaymış gibi duruyordu ne de benim.
Bir kaza yaparsa tanımadığım bir adamla bir arabanın içinde ölmüş olurdum, sadece bu.
Bu geceyi ölüme çok yakın yaşıyordum. Gerçekten eve sağ salim ulaşabilecek miydim merak ediyordum.
"Biraz yavaş sürer misin?" diye sordum en sonunda. Arabanın hızı ciddi anlamda nefesimi kesiyordu. Ruhum boğazıma kadar çıkıyormuş gibi hissediyorum kasislerden her geçişimizde.
"Hızlı sürmüyorum."
Hız göstergesine baktım göz ucuyla, yüz kırk iki yazıyordu ekranda. Gerçekten ölüme gidiyorduk.
"Korkuyorum."
Başını çevirip saniyelik bana baktı ve "Ne yapabilirim?" dedi umursamaz bir tavırla. Tanımadığı birisi için gerçekten ne yapabilirdi ki? Korkumun umrunda olması için hiçbir neden yoktu. Yine de "Yavaşlayabilirsin." dedim.
Aniden frene bastığında arabanın hızı ani bir şekile düşmeye başladı ve araba en sonunda bomboş yolun ortasında durdu. Emniyet kemerim takılı olmasaydı camdan uçabilirdim.
"Hızdan korkuyorsan yürüyerek git."
Dönüp ona bakmadım bile. Hiç bilmediğim bir yolun ortasındaydık ve yol bomboştu. Bu saatte taksi bile bulmam zordu.
"Martin'e beni yolun ortasında bıraktığını söyleyecek misin?"
Dönüp ona baktığımda kafasını çevirip yola baktı. Yutkunduğunda çıkan ses çok net duyuldu çünkü etrafta çıt sesi bile yoktu. Arabası bile çok sessiz çalışıyordu.
"Cevabın evetse ineceğim."
Yüzüme baktı birkaç saniye ve hiçbir şey söylemeden tekrar gaza bastı.
Dakikalar sonra evimin önünde durduk. Oturma odasının ışığı yanıyordu, annem beni beklemiş olmalıydı.
Ona hiçbir şey söylemeden arabanın kapısını açtım. Beni evime bıraktığı için teşekkür edecek değildim. Beni Martin'e götürmüştü, bunun için ona küfür bile edebilirdim.
Kapıyı kapatmak üzereyken "Martin yarın seni almamı söyledi. Sabah dokuzda kapıda ol, beklemekten nefret ederim." dedi ama bunları söylerken karşıya bakıyordu.
"Ona gelmeyeceğimi söyle."
"Geleceğini ikimiz de biliyoruz. Eğer benimle gelmezsen kendisi gelip alır. Onun gelmesini istiyorsan-"
"Sabah dokuzda kapıda ol, beklemeyi sevmem." dedim ve kapıyı çarptım. Martin'in buraya gelmesini istemiyordum. Onu annemden her türlü uzak tutmak zorundaydım.
Bu bataklığa yine düşmüştüm ve o heriften kurtuluşum mümkün değildi artık.
Annem birini öldürdüğümü öğrenirse üzüntüden ölürdü. Ben onu yaşatmak için bu bataklığa batmıştım zaten.
Anahtarımı kapıya soktuğumda annem kapıyı açtı.
"Lena, başına bir şey geldi sandım. Telefonlarıma da cevap vermedin."
İçeri girip yanağına bir öpücük bıraktım ve anahtarımı dolabın üstüne attım.
"Kızlar içkiyi kaçırdı. Onlarla ilgilendim." diye yalan söyledim. Topuklu ayakkabılarımı çıkarırken beni izliyordu.
"Neden uyumadın?"
Kolumu omzuna atıp onunla salona yürüdüm. "Seni bekledim. Saat kaç oldu, eve gelmedin. Nasıl uyuyayım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Decision
FanfictionBenimle o arabaya binmen kötü bir karardı Lena. O araba seni yoldan çıkardı.