"Kendini ve anneni kurtarman için sana fırsat veriyorum ve sen kısmi dönüşüm saçmalığının gerçek olduğunu mu söylüyorsun Stiles?" babamın yüzü kızarmıştı, gözleri alev alevdi. "Gerçek bu," gözlerimde korkudan yaşlar birikmişti. "Zor bile olsa doğruyu söylemeyi, doğru olanı yapmayı bana sen öğrettim baba. Şimdi de kolay olduğu için yalan söylememi mi istiyorsun?" gözümden bir damla yaş aktı. "Ne olursa olsun, kendini ve anneni kurtarmanı istiyorum!" babam gözlerini benden ayırmayarak sandalyesine yaslandı. "Senin ve annenin hayatından bahsediyoruz, Stiles. Geleceğimizden." Derek camın kenarında sessizce bizi izliyor, Scott ve Matt koltukta bakışları yerde oturuyordu. "Stiles, bu bir oyun değil. Terapi de değil. Senin hayatın." gözlerime biriken yaşları kolumla sildim. "Ve annemin," diye söze daldım. Sesim titriyordu. Babamdan korkmaktan utanmıyordum. "Bir lider olarak görevim sürümü her türlü tehlikeden kurtarmak. Ama bir baba olarak görevim, seni ne pahasına olursa olsun korumak. Bana çok az birşey vermen yeterli Stiles." bakışlarımı yere indirip derin nefes çektim. "Son kez söylüyorum baba, kısmi dönüşüm gerçek. Derek gördü. Ah! Lanet olsun doğruyu söylüyorum baba." sesim yine titremişti. "Derek seni..anneni korumak için herşeyi yapar." dedi baskılı bir şekilde. Bakışlarım Derek'e döndüğünde gözleri parlıyordu. "Onu suçlamak istemiyorum ama konsey asla ona inanmaz. O bir Serseri. Konseyin yarısı Derek'in sözünün değersiz olduğunu düşünüyor zaten. Eğer böyle bir olayda seni desteklemesini istersen, güvenirliği tamamen zarar görür." başım yenilgiyle yine aşağı düştü. Eğer babam bile bana inanmazsa, başka kim inanırdı? "Benden ne istiyorsun? Yalan söylememi mi?" babam koltuğundan hızlıca kalkıp önümde durdu. Gözleri alev gibi yanıyordu. Kaşlarını çattı. Geri gitmeye çalıştım ama çenemi tutup başparmağı ile işaret parmağının arasında sıktı. Çeneme acı saplandı. Gözlerime biriken yaşlar yanaklarımdan süzüldü. Çenemden yayılan acı ile inledim. Güçsüzlüğümün sesinden utanamayacak kadar çok, korkmuştum. "Kanıt istiyorum," diye kükredi babam. Gözlerimi kırpmadan gözlerine bakıyordum. Onu hiç böyle görmemiştim. Bu kadar korkmuş. Bu kadar korku verici. "Yap şunu." diye tekrar kükredi. Göz yaşlarım yanaklarımdan akmaya devam ediyordu. "Göster bana. Yoksa yemin ediyorum Stiles, boğazını kendim parçalarım." ölüm cezası buydu. İnsan formundayken, boğazının parçalanması. Paniklemiştim. Çenemde birdenbire yeni bir acı dalgasını hissettiğimde gözlerimi kapattım. O anda anlamıştım; kısmi dönüşümü tetikleyen duygulardan biride panikti. Kemiklerin çıtırdama sesi odayı hafifce inletti. Babam nefesini tutup elini çenemden çekti. Gözlerimi açtığımda babamın benden geri geri kaçtığını, Derek hariç Scott ve Matt'in şaşkınlıkla beni izlediğini gördüm. Dişlerim uzadı, görmem değişti. Babamın gözlerine baktığımda parlayan gözlerimin yansımasını görebiliyordum. Elim pençeler haline gelmiş, yüzümü ince tüyler kaplamıştı. Bittiğini anladığımda bakışlarımı babama diktim. Babamın nefesini hızlıca içine çekişi, canavar gibi göründüğümü belirtiyordu. Scott ve Matt koltuğun üstüne çıkmış bakışlarını benden ayırmıyorlardı. "Evet? Bir şey söyle baba?" dedim. Yada demeye çalıştım. Ses tellerimde dönüşmüştü. Bana bakmak için yaklaştı ve gözlerini kıstı. "Bu, mükemmel!" Yüzünde görmeyi umduğum şaşkınlığın sesine vurması beni mutlu etti. Fakat beni korkudan ağlattığı için pişman değildi. Korku normal birşeydi. Bana doğru emin adımlarla geldi. Önümde durduğunda çenemi bu kez nazikçe eline aldı ve ışığa doğru çevirerek dikkatlice inceledi. Uzayan dişlerime bakmak için çenemi aşağı çekti. Ağzım zaten kapanmadığı için bu gereksiz bir davranıştı. "Memnun oldun mu?" demeye çalıştım babamın elini parçalamamaya çalışarak. "Gördüğüm en..inanılmaz birşey bu," elini çenemden çekip ellerimi iki eline aldı. "Bunu nasıl yapabildin?" konuşmakta zorlansamda cevap verdim. "Öfke, stres, korku ve panik," babam ellerimi bırakıp tekrar yüzüme baktı. "Biraz daha ışığa dön." dediğini yaptım. Derek'in olduğu tarafa döndüm. Kollarını dizlerine yaslamış bizi izliyordu. "Ağzın ve gözlerin insani ama dişlerin ve irislerin kurtlara özgü." dedi özet geçiyormuşcasına. "Ellerin hala insani ama tırnakların..pençe." gözlerim güneşe bakmaktan rahatsız olmuştu. Tekrar babama döndüm. "Tatmin olduysan, geri dönüşeceğim. Bu halde fazla duramıyorum. Özellikle gündüzleri." dedim peltekçe. Babam başını sallayıp en yakınındaki koltuğa oturdu. Nihayet etkilenmiş gibi gözüktü. Geri dönüşüyordum. Ama onlar beni seyrederken bu hiçte kolay olmamıştı. Her şey normale döndüğünde, rahatça konuşabilmek için karşısındaki koltuğa oturdum. "Şimdi bana inanıyor musun baba?" babam kısık sesle güldü. "İnanmıyordum. Ama şimdi..hayrete düştüm. Rahatladım." kollarımı dizlerime yaslayıp ellerimi birbirine bağladım. "Annemin suçsuz olduğunu biliyorsun." babam el parmaklarını kıtlattı. Bu kötü birşeyin habercisi olan bir hareketti. "Konseye bunu kanıtlamak için, onlara da göstermen gerekiyor. Ama annenin suçsuz olması, senin suçsuz olduğun anlamına gelmiyor. Gerard her ne kadar Serseriler için çalışmış olsada, o bir insandı. Kendini ve anneni korudun biliyorum ama konsey seni cezalandırmadan bırakmaz." sadece beni değil, hepimizi. "Bu ceza, ölüm cezası değil mi?" babam yüzüme bakarak gözlerini kıstı. "Hayır, Stiles. Herşeyin cezası ölüm değil." bakışlarımı yere indirdim. "Duruşma ne zaman?" babamdan gelecek cevaba hazırlık derin nefes alıp gözlerimi kapattım. "Önümüzdeki hafta, salı günü." çok az bir zaman kalmıştı. Sekiz gün, savunmamı hazırlamak için asla yetmezdi. Ama ben masumdum, yani kendi düşüncemde. Nefesimi dışarı vererek gözlerimi açtım ve Derek'in gözlerindeki saf korkuyu gördüm. Sonra babama baktım ve ilk kez, bu odada hangimizin daha endişeli gözüktüğüne karar veremedim. Babam bana bakarken yorgun bir şekilde nefesini bıraktı ve bende gözlerimdeki korkuyu gizlemek için hafifce gülümsedim.
Eveett, eğlence başlasın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Wolf Beneath the Tree: Stray #1
FanficDaha çok Sterek'i konu almış, Stiles'ın ağzından anlatılan Teen Wolf karakterleri ile bambaşka bir hikaye.