Klaus: çünkü aptal cadı büyüyle beni Elena'nın evine kapattı ve çıkamıyorum, bana yardım etmen gerek.
*Klaus un sesi titremeye başladı*
Klaus: V-ve burda görmen gereken bir şey var. Y-yani şey Elena'nın evine gel.
Klaus bunları dedikten sonra telefonu kapattı. Onu en son ne zaman bu kadar endişeli ve titreyen bir ses tonuyla gördüm hatırlamıyorum. Gerçekten önemli bir şey olmalıydı.
Sophia: Pekala Damon, benim Elena'nın evine gitmem gerekiyor. Sen de uslu bir çocuk olup evine git.
Damon: Ne yani? Beni kovuyor musun?
Sophia: Evet kovuyorum. Ayrıca ben evde yokken evimde ne yapabilirsin ki.
Damon: Bilmem. Belki bu akşam için yatağını hazırlarım.
Damon iki kaşını kaldırarak ve aptal gülüşünü yaparken bana bakıyordu.
Çantamla Damon'a vurdum.
Sophia: bugün olan şeylerden kimseye bahsetmezsen iyi yaparsın.
Evden sonunda çıkabildim. Arabama bindim ve Elena'nın evine geldim. Derince bir nefes aldım ve Elena'nın evine girdim.
Sophia: Evet söyleyin bakalım, hangi aptal cadı benim abimi burda tutuyor?
Herkes ciddiydi ve konuşmuyorlardı. Neden böyle olduğunu anlamamıştım. Az da olsa neşeyle girdiğim evde, bir anda moralim bozulmuştu.
O anda gördüğüm manzara karşısında vücudum sanki buza dönmüştü. Kalbimin acıdığını hissettim. Ten rengi griye dönmüş yerde duran Kol'u görmüştüm. Kol ölmüştü. O an bir rüyadan uyanmayı diledim, ama olmadı. Kol artık yaşamıyordu...
Kendimi bir dakika sonra Klaus'un seslenişleri sayesinde yaşadığım şoktan kurtarmıştım.
Elena: Onu öldürmek zorundaydık yoksa o Jeremy'yi öldürecekti.
Kardeşimi öldürmüştü ve hâlâ kendini savunuyordu. Gücümle Elena'yı boğmaya başladım. Stefan beni durdurmak için kolumdan tuttu, diğer elimle Stefan'ı mutfak masasına fırlattım. Elena'yı öldürmeme kimse engel olamazdı. Ya da ben öyle sanıyordum.
Elijah: Sophia, lütfen bırak onu.
Dedi ve bir kaç sakinleştirici şey daha söyledi ama kin gözümü öyle kör etmişti ki Elena'yı öldürmeden bu evden gitmek istemiyordum. Gücümü daha fazla arttırdım. En son gördüğüm Elena'nın boğazından kanlar akmasıydı...